Yirmi yıldan fazla zaman geçti, o günlerde hükümet Diyanet'ten “halkın doları terk etmesi ve TL'ye geçilmesini” tavsiye eden bir hutbe okutmasını istemiş ve bu hutbe de okunmuştu. Ben de o günlerde bir yazı kaleme almıştım. Nereden nereye geldiğimizi ve o günkü talep ile bugünkü talebin farkını göstermek için bazı kısımlarını sunuyorum:
Bizim tarihimizde para ile hutbe arasında bir ilişki yok değildir; bir devlet kurulduğunda, o devlete mahsus para basılır ve başkanı (sultanı, halifesi, emîri) adına hutbe okunurdu. Bu Cuma günü de câmilerimizde para ile ilgili bir hutbe okundu, fakat ne gariptir ki, bu hutbenin konusu, halkı tarafından büyük ölçüde terk edilen devlet parasının kullanılması, hem halkı hem de idarecileri tarafından büyük ölçüde kullanılan bir yabancı paranın (doların) da terkedilmesi talebi ile ilgili idi. Bu devletin önemli sayıdaki halkı ve aydınları (beyinleri) da, tıpkı parasını terk ettikleri gibi ülkesini de terk etmişler, yabancı ülkelere giderek orada hayat sürmeye ve üretim yapmaya koyulmuşlardı. Diyanet İşleri Başkanlığı'na “dolar yerine Türk Lirası kullanılmasını isteyen, teşvik eden” bir hutbe okutmasını telkin edenlerin, önce TL'nin terkedilmesinin sebeplerini teşhis etmeleri, sonra da bu teşhise dayalı tedbirler almaları gerekirdi. Bir de daraldıkları zaman başvurdukları dine ve dindara karşı tavırlarını gözden geçirmeleri icap ederdi. Ne onu yaptılar, ne bunu; hutbe istediler okundu, ne sonuç vereceğini göreceğiz.
Halk, TL'yi niçin terk ediyor, niçin dolara hücum ediyor? Herkes biliyor ki, bunun sebebi parasının değerini korumak, durduğu yerde, üzerindeki rakam aynı iken satın alma gücünün azalmasını engellemektir. Paranın değeri niçin azalıyor? Yine herkes biliyor ki, bunun da sebebi yıllardan beri süre gelen “kötü ekonomi yönetimidir”. Yapılan ekonomi yönetiminin ülkeyi, bugün gelinen noktaya getireceğini ilkokul çocukları bile bilir hale gelmiş iken bunda ısrar edilmiş, bazı azınlık menfaatleri tercih edildiği ve/veya oy kaygısı ön plânda tutulduğu için köklü ve düzeltici tedbirler alınmamış, almak isteyenler de engellenmiştir. Hükümetlerin bir marifetmiş gibi yaptıkları şey, içeriye ve dışarıya borçlanmak, borçları daha yüksek faizlerle borç alarak ödemek, bütçeyi faiz ödemelerine bağlı/ancak yeter hale getirmek, halkın oran ve derece bakımından yoksulunu ve yoksulluğunu arttırırken, bir avuç kapital sahibi rantiyeri zengin etmek olmuştur. Üretimden değil, paradan para kazanmak o kadar cazip hale gelmiştir ki, işletmeler bir kısım sermayelerini üretimden çekerek faize yatırmışlardır. Şimdi bu uçuruma giden yolculuğa dur diyecek hangi köklü ve yeterli tedbirler, bağımsız bir irade ile alınmıştır da, durum düzelecek, halkın parası dururken erimeyecektir de onlardan fedakârlık istenmekte, dolardan TL'ye dönmeleri talep edilmektedir.
Bulunduğum camide hatip, “paranın onurumuz ve şerefimiz olduğunu, onu yabancılarınki ile değiştirmemizin doğru olmayacağını...” söyledi. Düşündüm, bizim onurumuz, şerefimiz yalnızca paramız mı idi ki, başka parayı ona tercih ettiğimizde bu değerlerimiz zayi olacaktı? Borç insanı esir eder, niçin durmadan borçlandık? Ödemeden aldık, kazanmadan harcadık, üretmeden tükettik? Bir millet dini, kültürü, öz değerleri ile vardır. Biz dinimizi, kültürümüzü, öz değerlerimizi koruduk mu? Bunlar bizim şerefimiz, onurumuz, hatta varlığımız, kendimiz değil miydi? Bunları niçin terk ettik, terk ediyoruz, başkalarına ait olanlarla değiştiriyoruz? Din ve ahlâkımıza karşı mücadele veriliyor, kültürümüz yozlaştırılıyor, bizi biz yapan değerler kaybolup gidiyor... Bunlar karşısında hassasiyet gösterilmiyor, “millet-devlet el ele vererek bu değerlerimize sahip çıkalım, bunları koruyalım” denmiyor da, aman paramızı koruyalım” deniyor…
İşte yirmi otuz yıl önce durumumuz yukarıdaki yazıda kısmen aktardığım gibiydi.
Şimdi başımızda faiz lobisi ile mücadele eden, İMF'ye borcunu sonuna kadar ödemiş ve borç vermeyi teklif eden, paranın değerini korumak için yerli para ile dış ticaret yapmak için teşebbüslerde bulunan, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmiş ve daha da düşürmek için çalışan, halkın gereksiz harcamalarını kısmak ve tasarrufu teşvik için önemli teşvikleri devreye sokan, paramızla beraber öz değerlerimizi korumak için tedbirler alan… bir iktidar var. Bu iktidarın tartışılmaz lideri halkını “yerli paraya veya altına dönmeye” çağırıyor, bu çağrıya halkın, ağyârı şaşırtacak ölçüde nasıl icabet ettiğini de görüyoruz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.