Pencere sigortacılığı ve katılım bankacılığı olmaz

04:0026/05/2017, الجمعة
G: 17/09/2019, الثلاثاء
Hayreddin Karaman

Mevcut faizci bankalar “gelin biz de size katılım bankalarının yaptığı işlemleri yapalım" diyorlarmış. Bu hem aldatmacadır hem de sakıncalıdır.



Aldatmacadır; çünkü faizci bankalar faizle kredi verirler; ticaret yapmazlar, ortaklık yapmazlar.



Sakıncalıdır; çünkü faizi haram bilen Müslümanların hassasiyetlerini aşındırırlar, haram iş yapan binalarına girip çıkmalarına, yüz göz olmalarına, sebep olurlar. Müslüman, haram işleyen bir kimsenin yüzüne gülmez.



Bir de “pencere tekâfül sigortacılığı" çıktı.



Neymiş?




Mevcut kanuna göre primli, ticari, bizim sistemimize aykırı sigortacılık yapan kurumların bir kanunu vardır; bu kanuna göre sigortacı şirket, topladığı primlerin sahibi (maliki) olur, bu primlerle bunu ödeyen sigortalının bir alakası kalmaz. Buna karşılık olarak sigortacı, sigortalının belli risklerini karşılamayı yüklenir. Topladığı parayı istediği gibi kullanır, bu paradan para kazanır ve kazancı kendinin olur. Ayrıca kendi riskini azaltmak için yine onun gibi çalışan reasürans şirketlerine sigortalılarını sigorta ettirir.


Bizim İslâmî (tekâfül, üyelik) sigorta sistemimize göre bu işi yürüten şirket, vakıf, kooperatif yalnızca yöneticidir; fonun (toplanan paranın) sahipleri sigortalılardır, mesela şirket bir hizmet şirketidir, sigortalıların malik oldukları fonu, onların belirledikleri (veya özel mevzûâtın belirlediği diyelim) kurallara ve şartlara göre vekâleten yönetir ve yönetim ücreti alır. Sigortalılar fona para yatırırken bunu “karşılıklı bağış" kuralına göre yaparlar; yani “her birimizin zararını karşılıklı bağışlarla ödeyelim" demiş olurlar. Yatırılan paralar yatıranların namına kayıtlıdır. Ödemelerden artan para, eğer fon kâr getiren işlerde kullanılmış ve kâr etmiş ise bu kâr, hisselerine göre fonun sahiplerine (sigortalılara) aittir. Eğer ödemelere fondaki para yetmez ise üyelerden –karz-ı hasen; yani faizsiz- ödünç alınır. Reasürans (re-sigorta) da yine bu esasa göre çalışan şirketlerle yapılır; fonun yetmemesi sakıncasına bir tedbir de bu yoldan alınmış olur.



Türkiye'de “biz tekâfül sigortacılığı yapıyoruz" diyenlere soruyorum:



Sizin için yeni bir kanun mu çıktı?



Topladığınız paraların sahipleri mevzuata göre kim?



Poliçenize tekâfül esasına göre düzenlenmiştir diye yazıyor musunuz?



Siz hizmet (vekâleten yönetim) şirketi misiniz, sigorta kanununa tabi toplanana sahip olan ve riski telâfîyi üstlenen şirket misiniz?



Reasüransınızı hangi şirketlerle yapıyorsunuz?..



Eğer bu sorulara, İslâmî sisteme uygun cevaplar veriyorsanız tekâfül sigorta şirketisiniz demektir; bu takdirde sizin binanız da pencereniz de ötekilerden bağımsız olacaktır; yani pencere mencere yok, ya kooperatifler kanununa göre kurulmuş üyelik sigortacılığı olacak veya mevzûâtı çıkarılıp yukarıda açıklanan esaslara göre çalışan sigorta hizmet/vekâlet şirketleri veya vakıfları kurulacak.



Dünkü yazımda böyle bir kanunu beklediğimizi ifade etmiştim.



Not


Sevgili

İsmail Kılıçarslan

'ın gazetemizde dün çıkan Kutlu Doğum Haftası ile ilgili

altına imzamı atıyorum, kendisini tebrik ediyor, bu güzel yazılarına devam edebilmesi için sağlık, afiyet ve huzur dolu bir ömür diliyorum.



İyi ki varsın ve iyi ki öfkelenmişsin!


#Sigortacılık
#Faiz
#Bankacılık