Kehanet değil, tahrik ve ifsat

04:006/11/2016, Pazar
G: 16/09/2019, Pazartesi
Hayreddin Karaman

Vaktiyle aleyhimde yazılar kaleme alan Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, Diyarbakır Belediyesi'ne atanan kayyum için “Hasan Ölçer duruyorken kayyum atanan Cumali Atilla'ya şimdiden Allah rahmet eylesin!.. Yakınlarının başı sağolsun!.. Terör örgütü PKK affetmez” demişti.



Bu söz ne işe yarar?



Korkanı korkutur, önemli görevler için ehil insanların istihdamı bakımından adamına göre caydırıcı olabilir, terör örgütünün eylemine zemin hazırlar, hatta biraz da normalleştirir…



Aralarında bir irtibat var mıdır, yok mudur bilemem, ama birbirine yakın günlerde Pentagon görevlisi ve

ABD Donanma Akademisi Öğretim Üyesi olan Michael Rubin, American Enterprise Institute'de yayımlanan makalesinde Türkiye'nin yakında kan gölüne döneceğini iddia etti.



Rubin'in yazısında yer alan iddiaya göre,

“Türkiye kesinlikle kan gölüne dönecek. Asıl merak konusu bunun ne zaman gerçekleşeceği ve Erdoğan'ın Perinçek'ten daha hazırlıklı olup olmadığı”

imiş.



Gülen terör örgütünü savunan şu ifadesi de irtibat ihtimalini güçlendiriyor: “Ortaya konan deliller Fetullah Gülen'in 15 Temmuz'daki darbe girişiminin arkasında olduğuna dair yeterli kanıt oluşturmuyor… FETÖ'cülerin itirafları 'zorla' alınmıştır…”



Rubin yazısında şu iddialara da yer veriyor:



“TÜRGEV aracılığıyla Erdoğan kendi dini gücünü oluşturdu, Hayrettin Karaman Erdoğan'ın favori dini lideri''.



“AK Parti Osmanlı Ocakları aracılığıyla kendi taraftarlarını silahlandırdı. 28 Şubat döneminde görevden alınan ve bu yüzden laiklikten intikam almaya ant içen emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi askeri danışman oldu, Tanrıverdi'nin başkanı olduğu SADAT Erdoğan'ın İslami Devrimci Muhafız Kuvvetleri halini almaya başladı…”



Örgüt-Rubin ilişkisini teyit eden şu haber de 26 Haziran 2016 tarihli odatv.com'da çıkmıştı:



“Cemaat, sosyal medya hesapları üzerinden, Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi (SADAT) dosyasını yeniden açtı. Cemaat'e yakın twitter hesaplarından yapılan paylaşımlarda, isim vermeden Erdoğan'ın 'iç savaş' çıkaracağı ve bunun için kadro kurduğu iddia edildi. 'Gizli Bildiri'

adıyla yeni açılan bir twitter hesabından paylaşılan bir isim listesinde, SADAT'ın kurucusu olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin de ismine yer verildi ve 'Müstebit iç savaş çıkarmakta kararlı. Katliam görevi Sadat Güvenlik A.Ş'ye verildi. Kadro 28 Şubatçılar, Işid ve El Kaide üyelerinden oluşuyor'

diye yazıldı.”



Rubin'in iddialarının kaynağı bu haberde ortaya çıkmış bulunuyor.



Tamamı uydurma olan bu iddialarla varılmak istenen sonuç yine dünyanın endişeli (aslında kasıtlı) dikkatini Erdoğan'ın ve iktidarın üzerine çekmek, insanları korkutmak, bazı şahıs ve kuruluşları hedef göstermek, Türkiye'ye karşı alınan menfi tavrı ve tedbirleri olabildiğince tahrik etmektir.



Kendimle ilgili olan kısmı da kısaca açıklayayım:



Ben Cumhurbaşkanımızın da, bir başka şahsın veya grubun da dini lideri değilim. Aslında doğru anlaşılmış İslam'da dini liderlik diye bir makam ve sıfat da yoktur. Geleneğimizde ve günümüzde bir tane değil, birçok İslam âlimi vardır, Müslümanlar serbest iradeleriyle bu âlimlerden hangisine daha fazla güveniyorsa ona danışırlar, böylece Allah Teâlâ'nın “Bilmiyorsanız zikir ehlinden (bilgilerinin temel kaynağı Kur'an olan âlimlerden) sorun” emrini yerine getirirler. Cumhurbaşkanımız da dini konuda bilgi ve görüş almak isterse çevresinde onlarca âlim vardır. Ben bunlardan biri olursam şeref duyarım.



TÜRGEV, ENSAR, ÖNDER, İlim Yayma Cemiyeti gibi kuruluşların terörle, savaşla, silahla işleri yoktur ve olamaz; tek amaçları ve gayretleri bu ülkenin çocuklarının ruh, beden, ahlâk ve zihniyet sağlığı içinde yetişmelerine katkı sağlamaktır.


#Kehanet
#Cemaat
#Tahrik