Kanuni intifa hakkı ve menfaat mülkiyeti

04:0011/12/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Hayreddin Karaman

İntifa hakkı: (Fransız ve ondan iktibas edilen kanunlarda intifa hakkı şöyle tanımlanmıştır) tüketilmeye kabil olmayan bir şey üzerinde sahibine onu kullanma ve değerlendirme imkanı veren haktır. İntifa hakkı, hak sahibinin ölümü ile gerçek sahibine intikal eder. İntifa hakkı içerdiği garar ve cehalet sebebiyle satış ve kiralama akdinin konusu olamaz. Alternatif olarak aşağıda zikredilen şu üç model icra edilebilir:İntifa hakkı muayyen bir ücret karşılığında ve muayyen bir müddet zarfında satılabilir.

İntifa hakkı: (Fransız ve ondan iktibas edilen kanunlarda intifa hakkı şöyle tanımlanmıştır) tüketilmeye kabil olmayan bir şey üzerinde sahibine onu kullanma ve değerlendirme imkanı veren haktır. İntifa hakkı, hak sahibinin ölümü ile gerçek sahibine intikal eder. İntifa hakkı içerdiği garar ve cehalet sebebiyle satış ve kiralama akdinin konusu olamaz. Alternatif olarak aşağıda zikredilen şu üç model icra edilebilir:

İntifa hakkı muayyen bir ücret karşılığında ve muayyen bir müddet zarfında satılabilir. Bu durumda hak, hak sahibinin vefatı ile varislerine intikal eder.

a
. İntifa hakkının aylık olarak muayyen bir ücretle taksitle satılması mümkündür. Bu durumda hak sahibinin ölmesi halinde intifa hakkı mal sahibine intikal eder.

b
.İntifa hakkının, hak sahibinin süre tamamlanmadan ölmesi halinde kalan süreye tekabül eden miktarın geri ödenmesi şartıyla örnek olarak on yıllığına muayyen bir ücretle satılması.

c.
Menfaat mülkiyeti: Bir şahsın, herhangi bir malın (ayn) mülkiyetini kendi ismine tescil edilmemesine mukabil kullanma, değerlendirme ve kanunun öngördüğü diğer tasarruflarda bulunma gibi mülkiyetin getirdiği tüm haklardan istifade etmesidir.

Menfaat mülkiyeti
, içinde garar unsuru taşımaması şartıyla hakiki anlamda icra edilmesi halinde caizdir. Menfaat mülkiyetinin himaye edildiği kanunların olduğu yerlerde mülkiyetin devri için sukuk çıkartılması caizdir. Bu hakkın ancak tescil edilmesi halinde meşru görüldüğü kanunlarda bu hakkı himaye eden başka icraatların yapılması gerekir.Menfaat mülkiyetinin devrinin caiz olabilmesi için akdi fasit hale getiren sebeplerden uzak olması gerekir. İbn Rüşd'ün, riba, aşırı garar, fasit şartlar ve akit mahallinin (mevzûunun) haram bir şey olması şeklinde dörde indirgediği fasit edici sebeplerin bulunduğu akitler batıldır. Heyetin yukarıda aktardığım hükümlerine genel manada katılıyorum. Detaylardaki farklı görüşler ve yorumlar için benim "Anahatlarıyla İslam Hukuku” isimli kitabımın “sınırlı aynî haklar” bahsine bakılabilir.

Haram faaliyetlerde bulunan iş yerlerine dışarıdan ürün ve hizmet satımı: İştigal alanı dinen helal olan bir işletmenin, iştigal sahası haram olan bir işletmeye dış kaynak kullanımı çerçevesinde mal ve hizmet satışının hükmü, “harama bir faaliyete destek olmanın dini hükmü” kapsamında ele alınmalıdır. Böyle olunca, “dış kaynak sağlayan işletmenin sattığı ürün ve hizmet mahiyeti itibarıyla helal ise ve müşteri firmanın haram olan ürün ya da hizmetinin ortaya çıkış zincirinin bir bölümü değilse, bu şekilde dış kaynak sağlamak ilke olarak caizdir.” Heyetin bu kararı da günümüzde sıkça gündeme gelen bir sorunun uygun cevabını veriyor. “Faizli işlem yapan bankalara, içkili lokantalara, piyango kurumuna ve bayilerine… bazı hizmetlerin yapılması veya malların satılmasının caiz olup olmadığı” sıkça sorulan sorular arasındadır. Heyetin de açıkladığı gibi bu konuda yapılan hizmetin veya satışın, haram işlem ve eyleme doğrudan katkısı, onun içinde, oluş ve akışında yer alıp almadığı önemlidir. Banka binasını tamir etmek, içkili lokantaya helal olan bir nesneyi satmak işlenen haram fiile katılmak mahiyetinde değildir. Haram işlerle meşgul olan şahıs ve kurumlarla, harama katılma manasında olmasa bile alım-satım, hizmet sunma vb. ilişkiler kurmanın onları destekleme ve olumlama manasına gelip gelmediği de üzerinde durulması gereken önemli bir husustur.
#Kanuni intifa hakkı
#menfaat mülkiyeti
#Haram faaliyetler