Bu milletin, bu devletin ve daha geniş olarak ümmetin hiçbir ortak problemi ve bu problemin de çözümünde ortak görüş yok mudur?
Elbette vardır ve olmalıdır.
Peki bu iktidar-muhalefet zıtlaşmasına, kavgasına, insanı ümitsizliğe taşıyan dağınıklık ve tefrikaya ne demeli!
Seküler demokrasilerde bildik siyasi partilerin bulunması tabiidir, bunların varlık sebebi de millet ve memleket için daha iyi, daha hayırlı, daha faydalı olanı bulmak ve gerçekleştirmektir; en azından teorik olarak böyledir.
Uygulamaya bakıyoruz, iktidar ile muhalefetin “şu milli bir meseledir, devlet meselesidir, bunda ihtilafa düşmek ve millet ve memlekete zarar vermek olamaz” dediklerine ve bu şuur içinde davrandıklarına dair bir örnek bulamıyoruz.
İktidar, yıllardır sürüp gelen ve hiçbir zaman, hiçbir güvenlik tedbiri ile kökü kazınamayan terörü, temsilcileriyle görüşerek, ne istediklerini onlardan dinleyerek, taleplerinin olabilecek gibi duranlarını hayata geçirerek, olmayacak talepler konusunda ise onları ikna edip silah yerine siyaseti tercih etmelerini sağlayarak bir çözüm denemesinde bulundu. Aslında birçok iyi niyetli ve aklı başında insanımız da bunu istiyorlardı. Bu denemede hayli yol alınmış iken artık bilinen sebeplerle teröristler çözüm sürecini durdurup tekrar silaha sarıldılar. İktidar da tabii, yerinde ve zorunlu olarak şiddete şiddet ile cevap verme, onları bir daha silaha başvuramayacak hale getirme yolunu tuttu.
Peki bu millet ve devlet meselesi olan meselede muhalefet ne yaptı?
Zorunlu olan ve başka bir çare ile ikamesi mümkün olmayan mücadeleyi destekleyecek yerde, çözüm sürecini bahane ederek iktidara yüklenme, fırsat bu fırsattır diyerek önümüzdeki seçimlerde oyunu yükseltmeyi millet devlet menfaatine tercih etme yolunu tuttu.
Millet-devlet manfaatini önceleyen muhalefetten şu beklenirdi:
Çözüm sürecinde kendilerine göre hatalı olan karar ve uygulamaları tenkit etmekle beraber silahı siyasete tercih eden, millete ve memlekete büyük zararlar veren, taleplerini silah yoluyla koca bir devlete kabul ettirmeye teşebbüs cür'etini gösteren teröristleri kınamak, yaptıklarının yanlış olduğunu açık ve kesin bir dille ifade etmek ve hatayı devam ettirdikleri sürece iktidarın kararı ile yapılan mücaledeyi desteklemek.
Beklediğimiz bu. Yaptıkları ne?
Sanki terörün sebebi çözüm süreci imiş, sanki bu süreçten önce terör yokmuş gibi bütün suçu ve günahı bu denemeyi yapan iktidara yüklemek, insaf ve edep ölçülerini bir yana bırakarak iktidara yüklenmek, mücadele hakkında ise sükutu tercih etmek.
Bu iktidarın muhalefete göre hataları, günahlar olabilir, bunu da abartlı bir şekilde ve devamlı dile getiriyorlar, peki bu iktidarın yâr ve ağyâr tarafından takdir edilen bunca güzel, millete ve memlekete faydalı işleri de var niçin bunları hiç dile getirmiyor ve teşvik etmiyorlar!
İyiye iyi, kötüye kötü, karaya kara, beyaza beyaz demek bu kadar zor mu?
Zor da olsa millet onlardan bunu da bekliyor.
Malumları olsun ki, milletin oyunu almanın tek yolu kötüyü görmek ve söylemek, iyi olana ise kör ve sağır olmak değildir.