Konya'da yapılan islâmî ticaretle ilgili kongrede borsa konulu oturumda şu sonuçlara ulaşılmıştır.
1. Hisse alım satımıyla ilgili meseleler:
“Borsadan kumar ve diğer manipülatif işlemleri engelleyecek hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
a. Açığa Satış: Borsalarda açığa satış olarak adlandırılan işlem, hisse senetlerinin karza konu olamayacağı ve faiz yasağının ihlali sebebiyle caiz değildir.”
Açığa satış, satıcının elinde olmayan hisse senetlerini satıp, vade sonunda satışını gerçekleştirdikleri hisseleri satın alan kişiye teslim etmeleri işlemidir. Hisselerin düşüşe geçeceğine inanan yatırımcıların kullandığı bir yöntemdir.
Amaç, hisse senetlerini yüksek fiyattan satıp, daha sonra düşük fiyattan alınarak alıcıya teslim edilmesi ve arada gerçekleşen fiyat farkının da kâr olarak yansımasıdır. Bu işlemde satım yapılan şahsa, satanın henüz malik olmadığı hisse senedi borçlanılmaktadır. Maksat da fiyat oynamalarından istifade ederek kazanç sağlamaktır. Böyle bir işlem fıkıh hükümlerine aykırıdır.
“b. Marjlı Satış: Faiz yasağının ihlali nedeniyle marjlı satış caiz değildir.” Marj, vadeli mal ve döviz piyasalarında gelecek işlemler sözleşmesi gibi bugün yapılan, fakat teslimin gelecekte olacağı sözleşmelerde sözleşmeyi güvence altına almak için yapılan ön ödemedir. Faize konu olan para ve malların cinsi cinsine alım satımlarının eşit ve peşin olması gerekir. Bu kural bozulduğunda faiz gerçekleşir ve işlem caiz olmaktan çıkar.
“c. Faaliyet alanları içerisinde haramla iştigal söz konusu olan şirketlerin hisse senedine yatırım yapmak caiz değildir.”
Heyet bu görüşü tercih etmiştir. İslam dünyasında mevcut birçok fetva heyeti ise bu konuda farklı fetvalar vermişlerdir. Buna göre a)İşlemi ve işi tamamen haram olan anonim şirketlerin hisse senetlerini almak ve satmak caiz değildir. b)İşi ve işlemi tamamen helal olan şirketlerin hisse senetleri alınır ve satılır. c) Asıl işi (ticareti, üretimi, yatırımı) helal olmakla beraber bazı durumlarda araya faiz gibi haram olan işlemlerin de karıştığı ama bunların üçte biri geçmediği şirketlerin hisse senetlerini –asıl sermaye ve iştigal alanı göz önüne alınarak– alıp satmak caizdir. Ancak bunları alıp da nemasından yararlananlar, yaklaşık olarak da olsa kazancın haram olan kısmını yoksullara verecekler, kendileri hiçbir şekilde bunu kullanamayacaklardır. Bu heyetler fetvalarını “umûmî belvâ (kaçınılamaz durum), zorluk ve sıkıntıyı giderme ve ihtiyaç” mesnedlerine dayandırmışlardır.
2. Sukuk uygulamaları
“a. Bir finansal ürün olarak sukuk fıkhın ilgili prensiplerine uygun olması şartıyla caizdir. b. Mevcut sukuk uygulamalarındaki fıkha aykırı hususların düzeltilmesi gerekir.”
Heyetin bu kararı bizce de uygundur. İleride müzakereler yayınlandığında “fıkha aykırı sayılan hususlar” ortaya çıkınca bunları tartışmak mümkün olacaktır.
Sukuk, bir şirketin satın alarak belli bir süre için kiraya verdiği mallara, sukuk adı verilen ortaklık belgelerini satın alarak ortak olmayı ve kira gelirinden istifade etmeyi ifade etmektedir. Ortada bir zaruret yok iken sırf taze para elde edip ondan para kazanmak için malı satanın geri kiralaması şeklindeki sukuk uygulaması fıkhın bu işlemle ilgili maksadına uygun değildir.
(Devam edeceğim)