Sevmediklerim, üzüldüklerim, dinlerken rahatsız olduğum medya faaliyetleri arasında halkı ilgilendirmeyen dine dair meseleleri, reyting ve para peşinde olan yayın organlarına yardımcı olan uzmanların kıyasıya tartışmaları var. Keşke bunları ehli olanlar daha özel ortamlarda tartışsalar da halka açılmasında fayda gördükleri sonuçları açıklasalar.
“Yeni iletişim teknolojisi ile herkes dilediği bilgiye ulaşır, artık bunun özeli yok” diyenlere cevabım: “Bu aletleri kullanan ve konuyu merak edenler sıradan insanlar değildir, varsın ulaşsın ve okusunlar”.
Bir de ülkemizdeki dini grupların ve şahısların veya bunlar adına konuşanların, ortada bir zaruri açıklama durumu yok iken isim vererek birbirleri ile tartışmanın ötesinde kavgaları, karşılıklı ithamları, hakaretleri… var.
Bu da kafa karıştırmak ve ümmet düşmanlarını sevindirmek, ellerine fırsat ve malzeme vermekten öte bir fayda sağlamıyor; bölünme, parçalanma, karşılıklı nefret, köprülerin atılması, ümmet bilincinin ve oluşumunun zarar görmesi gibi kötü sonuçları ise meydanda.
Ben bu yazımda isim vermeden dert yanacağım; okuyanlar içinden konu ile ilgili olanlar kimlerin kastedildiklerini anlarlar, başkalarının ise derdimi dinlemeleri yeterlidir.
İyi niyetli ve gayretli olarak bildiğim bir arkadaşımız bir yerde bir konuşma yapıyor (yıl 2016) ve bu konuşmasında özetle şu ifadeyi kullanıyor:
“Medeniyetimizin öncü kuşakları üç sütundan oluşur. Birincisi kurucu sütundur. Bunlar toplumun yüzde biridir; arif, alim ve hakimlerdir, bunlar hedefe kilitlenirler, ikincisi konumlandırıcı-uygulayıcı, üçüncüsü koruyucu sütunlardır. İmam Hatipler ve İlahiyatlar kurucu ve konumlandırıcı sütunlar olamazlar; çünkü kaynaklara inemiyorlar. Gazalî'yi, Razi'yi, Cürcânî'yi kendi metinlerinden okuyan bir tane ilahiyat hocasına rastlamadım, bir tanesine rastlamadım…”
Bu arkadaşımız özel-sivil eğitim ve öğretim veren medreselere ümit bağlamış, bağlayabilir, bunlardan çok şey bekliyor, bekleyebilir; Allah muvaffak etsin, ümmet oluşsun, medeniyetimiz ihya ve inşa edilsin de bunun öncü kuşağı hangi kurumdan yetişirse yetişsin, o bizimdir, bizdendir.
Ama biz de İmam Hatip okullarına ve İlahiyat fakültelerine ümit bağlamışız, onlardan çok şey umuyoruz.
Vaktiyle İmam Hatip okulları açıldığında “Bu okullar dini mihraptan yıkmak ve Müslüman Türkiye'yi, dini kullanarak sekülerleştirmek için kuruldu” demişlerdi, bu okullar böyle mi oldu? Yoksa ülkemizin sahih din çerçevesinde dindarlaşma sürecinde inkâr edilemez hizmetleri mi oldu?
Hele “İlahiyat hocalarının ismi geçen alimlerin kitaplarını okuyup anlamaktan aciz olduklarını” söylemek –hadi hakaret olmasın diye o kelimeyi kullanmayayım- gerçek dışı bir beyan, bir olumsuz duygu patlamasıdır.
Bu fakültelerin hocaları ve lisansüstü çalışma yapanları, adı geçen zatlar ve yüzlercesinin kitaplarını okuyarak tezler ve makaleler yazmışlardır; bunların listesi o sözü söyleyenin boyunu yüzlerce defa aşar. Halkın arasında ilahiyat hocası arayacağı yerde zahmet edip mesela İstanbul, Marmara ve 29 Mayıs İlahiyat dekanlarını bir ziyaret etmesini ve bu konuda doğru bilgi almasını, hatasından dönüp özür dilemesini bekliyorum.
Bizim işimiz dışlamak, bölmek, birini yaparken diğerini yıkmak, ayrımcılığı, nefreti körüklemek olmamalı; tam aksine en güçlü bağımız olması gereken “İslam kardeşliği” çerçevesinde birleşmek ve bütünleşmek olmalıdır.
Bütünleşmek aynı amaca yönelik resmi ve gayrı resmi eğitim ve öğretim kurumları arasında diyalog kurmak, yardımlaşmak ve her birinin eksiğini diğeri ile tamamlamak suretiyle olur.
İnşaallah bir başka yazıda İSAM ve İSAR tecrübelerinden söz edeceğim. Bu tecrübeler resmi kurumlarda okumuş istidatlı gençlerin kadim ile cedid arasında nasıl sağlıklı bir ilişki kurduklarını, öncü kuşak olmaya nasıl liyakat kazandıklarını gösterecektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.