İki konunun tartışıldığına muttali oldum: 1. Bayram günü Cuma'ya rastlarsa bayram namazı Cuma namazının da yerine geçer mi? 2. Bayram namazı bid'at mıdır?
İkinci soruya daha da şaşırmış olmalısınız.
Ama şaşırmayın, bu IŞID veya Dayiş denilen ama her ikisi de “İslam Devleti” ifadesini içerdiği için kendisi gibi ismi de sakat olan oluşumun kırdığı yumurta kırkı geçtiği, İslam'a verdiği zarar ölçülemeyecek boyutlara ulaştığı için “Bayram namazı bid'attır” demesi ve hakim olduğu yerlerde bu namazı yasaklaması beni şaşırtmadı, ancak “Ne günlere kaldık Allah'ım, bu belayı da İslam'ın ve ümmetin başından defet” diye dua etmeye sevketti.
Bayram namazının meşru bir ibadet olduğunda ümmetin alimleri baştan beri ittifak etmişlerdir.
Tartışılan konu bu namazın hükmü (vacib mi, sünnet mi…) olduğu hususudur.
Hanefî mezhebine göre bayram namazı, şartlarını taşıyan müminlere vacibdir. Bilindiği gibi vacib, farz ile sünnet arasındaki bir hüküm derecesidir. Delili farz demeye yeterli olmayan ancak güçlü bulunan bayram namazı için Hanefîler böyle demişlerdir.
Şâfiî ve Malikîlere göre müekked sünnettir. Bu mezheblerde, Hanefî mezhebindeki gibi (o manada) “vacib” kavramı bulunmadığı için Hanefîlerin vacib ediklerine de müekked sünnet dedikleri oluyor. Bu bakımdan bu üç mezheb arasında temelde bir farklılık bulunmadığını söyleyebiliriz.
Hanbelî mezhebinde ise bayram namazı, cenaze namazı gibi farz-ı kifayedir.
Bağdâdî taifesinin birçok sözü ve fiili gibi bu konudaki hükmü de ümmetin uleması tarafından kabul görmemiştir ve görmeyecektir.
Bayram günü, müminlerin haftalık bayram günü sayılan Cuma'ya denk düştüğünde nasıl davranılacağı, hangisinin kılınacağı konusunda farklı rivayetlere ve delillerin değerlendirilmesine bağlı olarak birkaç görüş vardır. Kafaları yormamak için sözü uzatmadan bu konuyu da şöyle özetlemek mümkündür:
Zeyd b. Erkam ve Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği iki hadise dayanan bazı müctehidler: “Bayram namazı kılınınca Cuma muhayyer hale gelir, dileyen kılar, dilemeyen öğle namazını kılar” diyorlar.
Hanefilere ve Malikîlere göre Cuma namazının bütün günlerinde farz olduğuna dair deliller genel ve güçlüdür, rivayet edilen hadisler bunu değiştirecek güçte değildir.
İmam Şâfiî'nin dahil olduğu bir fukaha grubuna göre ise iki bayram namazından her biri ile Cuma namazı aynı güne geldiğinde, Cuma'nın şartlarının oluştuğu yerleşim yerlerinde (şehirlerde) oturanlara bayram namazından sonra vakti gelince Cuma namazını da kılmak farzdır. Cumanın şartlarının oluşmadığı yerlerde yaşayan ve bayram namazını kılmak için şehirlere gelen halka ise bekleyip cumayı da kılmak farz değildir.
Şu halde inşallah bu yıl da (2009 yılında olduğu gibi) bayram namazını kılacağız, sonra öğle vakti gelince de Cuma namazını kılacağız. Allah bize bu yıl, bir günde iki büyük rahmet ve lutuf bahşetmiştir. Duamız odur ki, üzerinde gri bulutların dolaşmaya başladığı ülkemiz bu bayramdan sonra güzel günlere kavuşsun, bu iki rahmet de onun vesilesi olsun!