Önce Ramazan bayramınızı tebrik ediyorum; ediyorum çünkü bayram, Allah Teâlâ’nın kullarına bayramlık ödüllerini lütfettiği günlerdir, bize ve size o lütuflar nasib olsun! Hayat, dünyada olandan ibaret değildir; o ödüllerin bir kısmı bu dünya hayatında, bir kısmı da ebedî hayatımızda çok işimize yarar, bereket, bağışlanma, kurtuluş vesilesi olur. Fıkıh kitaplarının “helal-haram” bölümünde şöyle bir ölçü vardır: Bir dükkan sahibinin, elinde tesbih ve dilinde açık zikir (Allah, Lâ ilahe illallah, elhamdlillah,
Önce Ramazan bayramınızı tebrik ediyorum; ediyorum çünkü bayram, Allah Teâlâ’nın kullarına bayramlık ödüllerini lütfettiği günlerdir, bize ve size o lütuflar nasib olsun!
Hayat, dünyada olandan ibaret değildir; o ödüllerin bir kısmı bu dünya hayatında, bir kısmı da ebedî hayatımızda çok işimize yarar, bereket, bağışlanma, kurtuluş vesilesi olur.
Fıkıh kitaplarının “helal-haram” bölümünde şöyle bir ölçü vardır:
Bir dükkan sahibinin, elinde tesbih ve dilinde açık zikir (Allah, Lâ ilahe illallah, elhamdlillah, hû…) âdeti olsa, bunu bir kimseye göstermek ve duyurmak için değil, samimi ve âdet edindiği için yapar olsa, dükkâna müşteri geldiğinde bunları gizlemesi gerekir, gizlemezse kazancı mekruh olur. Eğer bunları, müşteriye dindar gözükmek ve onu ticaretine çekmek için yaparsa kazancı haram olur.
Şu halde din istismarı haramdır.
Bu fiilin ihlas ile de yakından ilişkisi vardır; yapılan sırf (başka hiçbir amaç, emel, menfaat… olmaksızın) Allah için olmazsa, ibadete başka bir muhatab veya menfaat karışırsa ihlas ortadan kalkar, gizli şirk gerçekleşir.
Bu sebepledir ki, farz ibadetlerin teşvik için açıkta, nafilelerin kimse görmeden yapılması uygun bulunmuştur.
Şimdi bakalım:
Bir kimse halkın beğenisini, oyunu, parasını… almak için -aslında yapmadığı, âdeti ve hayat tarzı olmadığı- ama halkın hoşuna gideceğini bildiği bir ibadet veya daha geniş manada dini davranışta bulunursa işte bu “din istismarıdır”.
Mesela insan Cuma namazına, cemaatle namaza iki maksatla ve saikle gider:
1. Allah rızasından başka bir amacı, beklentisi yoktur ve imkan, fırsat elverdikçe bunu öteden beri yapmaktadır. Bu davranışta “din istismarı” yoktur.
2. Öteden beri –mesela siyasete girmeden önce- yapmadığı bir ibadeti veya dini davranışı halka göstermek, halkı aldatmak için yaparsa işte bu “din istismarıdır.
Aklımızda bulunsun!