Kaynak laneti mi?

04:001/09/2015, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Hatice Karahan

Zengin toprağın yoksul insanı olmak…Yeryüzünün doğal kaynak zengini diyarlarında, asırlardır sömürgecilikten savaşlara varan bin bir zulüm yaşanıyor. Afrika'dan Ortadoğu'ya, Latin Amerika'dan Uzak Doğu'ya uzanan bu toprakların pek çoğunda, insanlar zenginlik içinde yoksulluk çekmiş, çekiyor, çekecek. Mazilerinde kalmış tortulardan ya da hala devam eden kaostan muzdarip, sarı altından siyah altına envaı zenginliğe sahip topraklarından haklarını alamamış olarak.Bir nevi kaynak laneti olsa gerek!Ve

Zengin toprağın yoksul insanı olmak…

Yeryüzünün doğal kaynak zengini diyarlarında, asırlardır sömürgecilikten savaşlara varan bin bir zulüm yaşanıyor. Afrika'dan Ortadoğu'ya, Latin Amerika'dan Uzak Doğu'ya uzanan bu toprakların pek çoğunda, insanlar zenginlik içinde yoksulluk çekmiş, çekiyor, çekecek. Mazilerinde kalmış tortulardan ya da hala devam eden kaostan muzdarip, sarı altından siyah altına envaı zenginliğe sahip topraklarından haklarını alamamış olarak.

Bir nevi kaynak laneti olsa gerek!

Ve işin, tarih, siyaset ve uluslararası boyutu bir yana, ekonomiyi de ilgilendiren bir yönü var. “Kaynak laneti” tabiri de, zaten buradan geliyor. Zira “resource curse” olarak bilinen paradoksa göre, doğal kaynakta zengin olan ülkeler, daha yoksul olanlara göre -genelde- daha yavaş bir ekonomik gelişim sergiliyor. (Norveç gibi istisnalar kaideyi bozmuyor. Sebepleri var, o başka.)

Geçtiğimiz hafta Nijerya'dan tepetaklak bir yavaşlama haberi daha gelince, lanetli terim de ister istemez aklıma geldi. Tam öte yanda Latin Amerika'nın bir kısmı sallantıda derken Brezilya ekonomisinin de 2. çeyrek sert inişi tescillendi.

Emtia fiyatları yüksekken büyüleyen doğal kaynakların, ilgili ülkeler için lanet döngüsü yine geldi çattı sanki. O halde, ortalıkta Çin etkisi de dolaşırken, verilere bakmak anlamlı olacak. Yükselen BRICS'in düştü düşecek ilk harfinde, bu konuda bazı yanıtlar var.

SOYA, PETROL, CEVHER

Bir önceki yazımda, dünya ihracatının 2015'te serbest düşüşe geçtiğine dikkat çekmiştim. Brezilya da bu akıma kaptıranlardan... Dolar bazında ilk çeyrekte %13,7 gerileyen ihracat, 2. çeyrekte de %15,4 düşüş kaydetti.

Son dönemde Çin'in yavaşlamasının, emtiacı ülkeler için sıkıntı yarattığını duymaktan bıktık. Brezilya için de, Çin ile sıkı fıkı alışverişinden dolayı böyle bir olumsuzluk ön plana çıkartılıyor. Dolayısıyla, Brezilya'nın düşüş trendini bu bağlamda da incelemekte yarar var.

Brezilya'nın ağırlıklı bir emtia ihracatçısı olduğu ortada… Gözünüzde canlandırayım: En yüksek ihracat kaydeden ilk 3 grupta, soya, petrol türevleri ve demir cevheri var. Sadece bu 3 kalem, toplam ihracatın ¼'ü ila 1/3'ü arasında gidip geliyor. 4. sırada ise et yer alıyor. Sonrasında araya, makineler ile motorlu araçlar grupları sıkışmış ancak gerisi yine demir-çelik, küspe, şeker, kahve diye gidiyor.

ÇİN'İN TALEBİ AZALIYOR MU?

Gelelim bu malların etkilerine. 1 numaralı soyanın ihracatı 2015'te düşüşte ancak öncesinde de dalgalı seyirde olduğunu belirteyim. Biz bu yıl neler oluyor diye bakarsak, düşüşün büyük ölçüde, Çin'e giden soyadan kaynaklı olduğunu anlıyoruz. Ancak Ç2 düşüşündeki sebep, talebin zayıflamasından ziyade birim fiyattaki kayıp. Zira miktar bazında, Çin'in Brezilya'dan soya talebi artmış. Fiyatlarda düşüş yaşandığı için ise, sonuç aşağı yönlü olmuş. Öte yandan bir diğer ortak Hollanda'nın soya talebinin, miktarca da azaldığı dikkat çekiyor.

Sırada 2 numaralı mineral yakıt ve yağlar var: Petrol ve türevleri de diyebiliriz. Bu kalemde de sert düşüş var ancak miktar olarak değil. Hatta ön sıralardaki Çin'in talebi artmış. Dolayısıyla burada da, neredeyse yarıya inmiş fiyatlar müsebbip. Çin›in suçu günahı (direkt) yok.

3 numaradaki demir cevheri ise biraz farklı: Hem talep hem de fiyat düşüşünden etkilenmiş. Nitekim Çin'in ve özellikle Japonya'nın daha az miktarda cevher ithalatı yaptığını görüyoruz. Ve güçlü fiyat etkisi burada da dominant.

Bu 3 grup, 2. çeyrekteki %15,4'lük ihracat daralmasının tam 10,4 puanını açıklıyor. Bu yüzden de, genel resmi önemli ölçüde çizmiş olarak geri kalan ürünlere girmeyeceğim. Ülkelerin Brezilya ihracatına etkisi nedir derseniz de, Çin -3,3 puanla başta gelirken, Hollanda -2,4, ABD -1,3 ve Japonya -1,2 puanlara imza atmış. Onları, Arjantin, Venezuela, Kore, İtalya takip ediyor.

YATIRIMLAR ERİYOR

Peki, sonuç ne? Brezilya, bir zamanlar yüksek emtia fiyatlarıyla ve büyüyen Çin ile hızına hız katarken, bugün zayıflayan fiyatlarla kan kaybediyor. Burada Çin'in “kısmi” talep zayıflamasının da etkisi yok değil ancak global fiyat düşüşleri daha hakim. Gerçi onda da bir şekilde Çin'in parmağı var ancak vardığımız sonuç, kaynak lanetini adresliyor diyebiliriz.

Zira paradoksun dayanaklarından biri, oynak fiyatların risk teşkil ederek gelirleri sarsabilmesi… Bir diğer dayanak ise, kaynak zengini ülkelerin bu güce yaslanarak diğer pek çok sektörde yıllarca yan gelip yatabilmesi, üretememesi, rekabet edememesi. Körfez ülkelerinden Rusya'ya, tek kanatlı bu kırılganlığın pek çok örneği var. İşte Brezilya'nın şu an yaşadığına baktığımızda da, bunların işaretlerini görmekteyiz.

Üstelik Brezilya'nın Ç2 ihracatı bu şekilde gelişmişken, GSYH verileri de ekonominin global krizden bu yana en kötü performansı sergilediğini ve yıllık %2,6 gerilediğini gösterdi. Söz konusu düşüşte ise, iç talepteki daralma başrol oynuyor. Nitekim ülkede, yatırımlar kan kaybını sürdürüyor. Son yıllarda özel tüketimden can bulan ekonomi, o desteği de yitirmiş durumda.

Anlayacağınız, Brezilya'nın kısa vadede nereden güç alacağı konusunda ümitler yitiriliyor. Eriyip giden Real, tırmanan enflasyon, yükselen faizlerle baş etmek durumunda kalan ve daralması hızlanan ekonominin kendine gelmesi oldukça zahmetli olacak. Bu arada; halk isyanlarda, Rousseff kâbuslarda.

ÜRETEREK BÜYÜMEK

Ve bitirirken, kıssadan payımıza bir hisse düşsün: Türkiye'mizin malum doğal zenginlikleri kısıtlı ve bunun sıkıntısını nicedir çekmekteyiz. Keşke böyle olmasaydı diyoruz elbet. Oysa bardağın dolu tarafından bakacak olursak, bu yokluk bize üretmeyi de öğretti. Sahip olsaydık saplanıp kalabileceğimiz kaynakların lanetinden uzak tuttu. Bizi; çalışmaya, çeşitlendirmeye zorladı, üreterek büyümeye sevk etti.

Bundan sonrasında daha hızlı ilerleyebilmek için ise, önümüzde iki esaslı konu var: Üretim/teknoloji açığımızı ve enerji açığımızı kapamak.

Bir de en derinde bir mesele daha var ki, belki de her şeyden evvel onu tamir etmek gerek.

“Nedir?” diyorsunuz. Söyleyeyim: İmaj açığımız.
#küresel ekonomi
#çin ekonomisi
#Latin Amerika