Meşguliyetlerimiz hakkında kendimize bahaneler ya da mazeretler üretirken hep meseleyi sadece kendisi kadar, kendisiyle sınırlı düşünüyoruz. Bizi meşgul eden o şeyi, neyin yerine koyduğumuzu düşünmeyi aklımıza getirmek istemiyoruz. Görünür bir zararlarını göremediğimiz meşguliyetleri bu yönleriyle sahiplenirken, mesela bir yararlarının olup olmadığını sormayı düşünmüyoruz. Yararı da, zararı da olmayan alışkanlıkların; zararı olmayıp yararı olan başka alışkanlıkların önüne geçmek gibi bir zararı vardır oysa. Yararı ve zararı olmayan işlerin kemal matematiğindeki sonucu sıfıra denk gelir çünkü. Sıfır sonuçlu her meşguliyet insan için yerinde saymaktan başka bir şey değildir. İnsanın yerinde sayması, her gününü bir öncekinden daha ileride, daha hayırlı, daha bereketli kılmaması zarar değilse nedir? O halde, ömür hazinesinden meşguliyetlerimiz için masraf ederken, bizi meşgul edenin zararı olup olmadığına bakmak kâfi gelmez. O şeyin bize ne yararı olduğuna da bakmak icap eder.
“Yaşadığımız tek bir ânın hakkını verebilseydik” dedi beyaz saçlı adam, “o ân bir ömrün ağırlığını çekerdi.”
Bir saat icat etseler ve o saat her günün sonunda bize günün bir dökümünü çıkarabilseydi. Öyle marifetli bir saat olsaydı ki o saat; tıpkı kasabın eti kemiğinden ayırdığı gibi, o günün bir değere dönüştürebildiğimiz vakitleriyle sadece harcayıp geçtiğimiz vakitlerini birbirinden ayırabilseydi. Yani vakitten ne kazandık, neyi kaybettik öylece aşikâr oluverseydi. Bu kadar rahat saçıp savurabilir miydik o zaman dakikaları, hatta saniyeleri? Ya da gözümüze uyku girer miydi bir daha?
“İslam’a göre dünya ayetlerle veya aklımıza, sağduyumuza seslenen ve ‘anlayanlar’a hitabeden simgelerle, yani güzellik ögeleriyle dolu bir kitaptır. Dünya şekillerden meydana gelmiştir; bu şekiller donmuş semavî bir müziğin kırıntıları gibidir. Bilgi, marifet ve velayet bizim bu donmuş halimizi çözer ve derûnî melodiyi kurtarır” diye not düşmüş “İslam’ı Anlamak” ismini verdiği eserinde Fritjhof Schuon, yani üstad İsa Nureddin, rahmet olsun.
Bir de şunu düşünün; dünyanın ortasında öylece durduğu halde hiç kimsenin farkında olmadığı bir ibret ne hisseder?
“Herkesin gördüğünü sen neden göremiyorsun?” diye çıkıştı birden öfkeli olan. “Belki de ben hiç kimsenin göremediğini görmeye çalışıyorum” dedi oralı olmayan.
“Yeri göğü her eşyayı aradım/ Tamamı noksanı özümde buldum/ Her madeni miheng ile sınadım/ Dür ile mercanı özümde buldum” diyor Amasyalı Fedayi Baba, rahmet olsun.
Yol çizgilerine baktık hep, şeritlere, tabelalara, uyarı levhalarına, kilometre kadranına, göstergelere dikkat kesildik. Oysa yeryüzü, olanca güzelliğiyle akıp geçiyordu iki yanımızdan.
Kendine kulak verdiğinde, âlemin bütün seslerini içinde duyabilen insanlar da var.
Eğer gördüğümüz baktığımızdan daha büyük, daha derin, daha fazla değilse; meğer bütün bakmalarımız körlemesine!
“Ne vakit yüzümü özümden çevirdim” dedi meczup, “oldu iki gözüm iki avare!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.