Kendimizi tanımaktan kaçmak için bu kadar büyük çaba harcayışımızın elbette bir sebebi var. Kendini tanıyan insanın, bugün bizim kendimize reva gördüğümüz yaşama alışkanlıklarını kendine, insanlığına yakıştırmasına imkan ve ihtimal yok. Çünkü kendini tanımaya niyetlenen insan, insanı hakikatine götürecek yolda ilk adımı atmış demektir. Hakikat, kendini bize uzaktan bile gösterse hayatımızın her köşesini işgal etmelerine izin verdiğimiz yalanların fiyakası anında bozulur, beş kuruş etmezlikleri ortaya çıkar, aşikar olur. İnsanın hem hakikatin ne olduğuna dair bir fikri olup, hem de mesaisini yalana dolana ayırmaya devam etmesi mümkün değildir. Hayatımıza hakikatin gölgesi bile düşse, ondan gayrısının nezdimizdeki hükmü anında düşer.
Cervantes’in klasiği Don Kişot’tan herkese dokunacak nasihat: “Gözlerini kendine çevirip kendi kendini tanımaya çalış; varılması en zor olan bilgi budur. Kendini tanırsan, öküze özenen kurbağa gibi şişinmezsin!”
Bu zamanın ‘Sisyphos’ları yeniden aşağıya yuvarlanması için o devasa kayayı değil, tıknefes bir halde ağırlığı sürekli artan iddialarını taşıyorlar tepeye.
“Bir gün aniden yolda kendinizle karşılaştığınızı düşünüp tedirgin olmuyor musunuz?” diye sordu beyaz saçlı adam, “muhtemel ki tanıyamaz, geçip giderdi yanınızdan!”
Herkesi olduğumuza ikna etmeye çalıştığımız o insan ne kadar yoruyor aslında bizi. Ona erişmek için sarsak bir halde didinip duruşumuz ne kadar gülünç bir hale düşürüyor hepimizi. Kendi elimizle çizdiğimiz imajların içini doldurmak için ne kadar da ümitsizce, ne kadar acınası bir debelenme içindeyiz. İddialarımızın ağırlığı nasıl da eziyor her geçen gün bizi. Herkesin içinden aynı düşünce geçiyor biliyorum; keşke bu kadar tedbirsizce açılmasaydık kendi kıyılarımızdan. Kollarımız giderek güçten düşüyor, gövdemiz ağırlaşıyor, kulaçlarımız cansızlaşıyor, bu yabancı sularda boğulup gitmek için miydi bütün bu iddialar?
Bir de şunu düşünün; yükseklik korkusunu yenemeyen bir bulut ne hisseder?
Bir elin nesi var, iki elin sesi var, üç elin bir çok endişesi var.
“Bir an kendimden geçmişim” dedi oturan solgun bir yüzle. “Peki orası neresiydi?” dedi merakla ayaktaki.
“Katili biliyorum!” diye bağırdı seyircilerden biri. Oysa film daha çekilmemişti bile.
“Bülbül olubanı ötem/ Gönül olam ceset tutam/ Başımı elime alam/ Yoluna verem yürüyem/ Bülbül olubanı gidem/ Ey nice gönüller güdem/ Yüzüm aşk ile dem be dem/ Toprağa sürem yürüyem” buyuruyor Anadolu erenlerinin sultanı Yunus Emre (ks).
“İçimde hep bir huzursuzluk var” dedi biri. “İyi ya işte huzur diye bir şey olduğunu unutmamışsın!” dedi diğeri.
Bir damlacık rahmet suyu ile nice harlı gönül yangınını söndüren insanlar da var.
“Kendine gel amma” dedi meczup, “orada takılıp kalma, kendinden de geç!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.