Kalemler var, yazdığından habersiz. Kelamlar var, mânâsından habersiz. Konuşan var, dediğinden habersiz. Gidenler var, vardığından habersiz. Bakanlar var, gördüğünden habersiz. İnanan var, kandığından habersiz. Kavrulan var, yandığından habersiz. Kırılan var, solduğundan habersiz. Sıkılan var, darlığından habersiz. Yorulan var, kaldığından habersiz. Ağlayan var, ciğerini dağlayandan habersiz. Boğulan var, derinlere daldığından habersiz. Savrulan var, dağ başında kaldığından habersiz. Nice saz var, çaldığından habersiz. Nice derde düşen, dermanından habersiz. Nice arayan var, bulduğundan habersiz.
“Hafızam çok kötüleşti, hiçbir şeyi doğru dürüst hatırlayamıyorum” dedi solda oturan. “Belki de hafızan yaşadıklarını saklamaya değer bulmuyor” dedi sağdaki.
Sanki başa çıkamadığımız bir üryanlık içinde üşüyerek yaşıyoruz her şeyi ve günler giyilmemiş esvap gibi bir köşede beyhude birikip duruyor.
“Dünya bir sınıra varmış durumda: Bu sınır aşılınca her şey çılgınlığa dönüşecektir: İnsanlar ellerinde unutmabeni çiçekleriyle dolaşacak ya da birbirlerini görür görmez ateş etmeye başlayacaklardı. Vazodaki suyun taşması için birkaç damla yetecekti: Sözgelimi yolda fazladan bir araba, bir insan, bir desibel. Aşılmayacak bir nitelik vardır: Ama kimse gözetmiyor bu sınırı, hatta belki kimse farkında değil bu sınırın” diye yazmış Milan Kundera, 'Ölümsüzlük'te.
Bir tabak çekirdek, bir grup insanı saatler boyunca çitledi durdu. Sonra çekirdeklerden biri dayanamayıp isyan etti: Hastalık gibi bu insanlar, çitlemeye bir başladın mı, bir daha bırakamıyorsun!
Kendini bütün tutmayı beceremiyorsan, elbette bozuk para gibi harcanır gidersin, hayat böyle!
Bir gün gelecek, bütün vakitlerini whatsappta geçiren insanlar, orada olmayan az sayıdaki insanın dünyada mahsur kaldığını zanneder hale gelecek.
Bir gün gelecek, şifresini unuttuğu için hayatlarına giremeyen insanlar olacak.
Bir gün gelecek, insanlar telefonlarının onlarla daha fazla vakit geçirdiğini düşünerek şarj cihazlarını kıskanmaya başlayacak.
Bir gün gelecek, insanlar ekranlardan kafalarını kaldırıp o güne gelemeyecek.
“Sanki hayatın bir yerinde donup kalmış gibiyim” dedi kederle biri. “F5 tuşuna bas!” dedi hiç bakmadan diğeri.
Her Allahın günü her şeye yeni baştan başlamaya ihtiyacı olmayan, insanlığını her dem taze tutan insanlar da var.
“Hasret ateşiyle sarardım soldum/ Muhabbet bezminde nişane oldum/ Peymaneler gibi boşalıp doldum/ Gelir mi zevkimiz cânân olmasa” diyor Zileli Aşık Ceyhunî, rahmet olsun.
Hâla hiç belli olmuyor insanlığımızın sağı solu, ne diye kan ter içinde koşup geldik o zaman bunca yolu?
Saatinin ayarının bozulduğundan bihaber olan, zamanın sirkinde ancak maskara olur!
“Hesabını parmakla yapan tacir” dedi meczup, “parmağı bitince dükkânı kapar!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.