Bir yangını bir kişi tek başına çıkarabilir ama bir kişi tek başına söndüremez!
Yanlış olan, ona yanlış diyenin çelişkilerine suçüstü yapılarak doğrulanabilir mi?
Şu ihtimali iyice bir düşünmekte fayda var: Bir insanın söylediklerindeki samimiyetsizliğine dair keskin kanaatimiz, ya bizi söylenen o sözün doğruluğundan perdeliyorsa!
“Doğrunun ne olduğunu unutmuşsak eğer” dedi beyaz saçlı adam, “bir şeyin yanlış olduğunu nereden bileceğiz?”
Hepimiz modern zamanlar dediğimiz bu bataklığın az ya da çok içine batmış durumdayız. Peki ne yapacağız? Bizim de paçalarımıza bulaştı diye bataklığa bataklık demekten vaz mı geçeceğiz?
Bazı kötülükleri alt etmeye hep beraber niyet etmeliyiz; bir insan tek başına kurutabilir mi bir bataklığı?
Çok yanlış olanı bahane ederek daha az yanlış olanı doğru olana katar hale geldik. Oysa çoğumuz için yanlışa giden yolun ilk adımı daha az doğru olana rıza göstermekle atılıyor.
Kötülük potansiyeli taşıyan araçların iyi amaçlarla kullanılabileceğine dair doğrulaması hiçbir zaman yapılamamış bir iddia var. Bu sadece insanların tedbiri elden bırakması için uydurulmuş bir yalan!
“Bütün bu cihazların bir kapama düğmesi var!” dedi satıcı. “İyi ama bütün bu insanların bir kapama parmağı var mı bakalım!” diye itiraz etti arkadan biri.
Ne çabuk alışıyoruz her şeye! Oysa alışmak dediğimiz şey, dünyaya muhabbetin içimizde kök salmaya başladığının işareti... İnsan faniliğine hiç bakmadan, konup göçeceğini, gelip geçeceğini, görüp gideceğini bildiği bir yere neden alışır ki?
Kendine “Ben bu dünyaya neden geldim?” sorusunu sorabilmek için reklam arasını bekleyen bir insanlık!
“Sanmam taleb-i devlet ü câh etmeğe geldik/ Biz âleme bir yar içün âh etmeğe geldik” diyor Yenişehir Avnî, rahmet olsun.
Hayata aşk diye bir yerden başlayıp, ömrünü onun etrafına bir yumak gibi dolayan insanlar da var.
Bazı sorular, bir cevabı olmadığını bildiğiniz halde zihninizde inatla asılı kalıyor.
“Birini mi bekliyorsunuz?” dedi sağ tarafta olan. “Hayır, belki birini bir bekleyen vardır diye geldim” dedi sol tarafta olan.
Filmin bir yerinde, “Kendimi bir fincanın dibinde erimiş bir kesmeşeker gibi hissediyorum” diyordu fazla yaşamaktan tıkanıp kalmış bir adam.
Günleri en ince yerinden kıran şey her defasında farklıdır; bazen vapuru kaçırırsın, bazen denizi!
“Seni hiçbir zaman çözemedim” dedi biri. “Çünkü sen de benim kadar düğümlüydün her zaman” dedi yanındaki.
Ellerinin havada kalmasından bu kadar korkuyorsan, o zaman onları hiç cebinden çıkarmayacaksın, hayat böyle!
“Cevap zaten vardı” dedi meczup, “ona sonradan dünya diye bir soru yaratıldı.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.