Sanal kumara denetim geliyor

00:009/05/2009, Cumartesi
G: 3/09/2019, Salı
Fevzi Öztürk

Finansal piyasaların olmazsa olmazı denetimdir. Eğer dünya, finansal mühendislik harikalarının! bir eseri olarak bugün krize girmişse, bunun en büyük nedenlerinden biri de denetim zafiyetidir…Yaşanılan krizle birlikte tüm dünyada finansal işlemlerin denetimine yönelik tekniklerin geliştirilmesi ve artırılması gündemin birinci sırasına oturmuşken; Türkiye''de öyle bir “hayalet piyasa” var ki hiçbir denetime tabi değil.Hayalet piyasa diyoruz çünkü; Türkiye''de birkaç kurumsal aracı kurum bu hizmeti

Finansal piyasaların olmazsa olmazı denetimdir. Eğer dünya, finansal mühendislik harikalarının! bir eseri olarak bugün krize girmişse, bunun en büyük nedenlerinden biri de denetim zafiyetidir…

Yaşanılan krizle birlikte tüm dünyada finansal işlemlerin denetimine yönelik tekniklerin geliştirilmesi ve artırılması gündemin birinci sırasına oturmuşken; Türkiye''de öyle bir “hayalet piyasa” var ki hiçbir denetime tabi değil.

Hayalet piyasa diyoruz çünkü; Türkiye''de birkaç kurumsal aracı kurum bu hizmeti veriyor ancak işlemlere aracılık yapan birçok firmanın bilinirliği sadece internet üzerinden verilen reklamlardan ve internet sitesi isimlerinden ibaret.

Bu piyasa; “Foreign Exchange” sözünün kısaltılmış hali olan FX ya da Forex diye bilinen, para birimlerinin kendi aralarındaki fiyat hareketlerinden kazanç sağlamaya yönelik oluşturulmuş bir piyasadır. İşlemlerin belli bir merkezi yok. Kesintisiz, 24 saat aralıksız işlem yapabilme imkânı mevcut.

Aslında FX çok teknik bir piyasa, birçok değişken söz konusu. Bunun içindir ki dünyanın en riskli piyasası olarak kabul edilir. Buna rağmen dünyada bu piyasada işlemler her geçen gün biraz daha artarak 3 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşılmış durumda.

Bu kadar rağbet görme nedeni ise finansta “kaldıraç” olarak tabir edilen, elinizdekinden daha fazla yatırım yapabilme ve risk alma imkânı sunulması. Bu imkân o kadar büyük ki, bazı işlemlerde 400 katına kadar çıkabiliyorsunuz. Yani elinizdeki 1000 dolarla 400 bin dolarlık alım satım yapabiliyorsunuz. Dolayısıyla kârınız ve zararınız da 400 bin dolara göre belirleniyor. Nasıl risk ama…

FX işini yapan yurtdışındaki kurumlar belli denetimlere tabi olurken, bizde “mantar gibi çoğalan” bu kurumlar yasal boşluklardan dolayı maalesef hiçbir denetime tabi olmadıkları gibi bu işlemlerden doğan kazançlara da vergi yok…

Sermaye piyasalarında aracılık hizmeti veren kurumlar; BDDK, SPK, Hazine, Merkez Bankası gibi birçok kurumun ciddi denetimine tabiler. Bu bağımsız kurulların denetimi ve gözetimi altında faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için çeşitli sermaye rasyolarını tutturmak zorundalar. Ancak internet üzerinden FX hizmeti veren söz konusu kurumlarda doğal olarak bir sermaye kısıdı yok. Yani bir internet sitesine bu işlemler için bir platform eklemeniz yeterli!

Bizde önceleri sadece belli büyüklükteki finans kurumlarında bu işlemler yapılırken, internetin yaygınlaşması ile ne olduğu bilinmeyen internet platformları sayesinde işlemler internet üzerinden küçük yatırımcılara kadar uzandı.

İşte film burada koptu. Bu işlemlerin internet üzerinden çok rahat yapılması ve küçük yatırımcılara kadar yayılması Türkiye''de denetimsiz, hayalet, yeni bir sektörü doğurdu. Ve bu işlemlerden dolayı binlerce insan servetlerini kaybetti, kaybetmeye devam ediyor.

Piyasalarda genellikle kaybedilenler anlatılmaz. Daha çok kazanılanlardan bahsedilir. Bu işlemlerde kaybedilenlerin büyüklüğünü anlamak istiyorsanız kapalı çarşı esnafında “gizli bir anket” yapmanız yeterli olacaktır. Bir zamanlar altın ve spot dövizde işlem yapanların yeni adresi maalesef FX piyasaları…

Peki, bu kadar teknik ve profesyonellik isteyen bu piyasada işlem yapanlar riskleri bilmiyorlar mı? Bence tabii ki biliyorlar. Ancak buradaki işlemler finansal yatırım zihniyetinden daha çok kumar zihniyeti ile yapılıyor. Kredi kartınızla bile işlem yapma lüksünüz bulunuyor.

Piyasa profesyonellerinin dahi portföy yönetiminde neredeyse hiç kullanmadığı bu işlemlere bu kadar teveccühe şaşırmamak elde değil… “Cin olmadan adam çarpma” deyimi bence bu olaya tam oturuyor…

Kim ne derse desin olay sosyolojik ve psikolojiktir. Geçmiş tarihimizde, 80''lerde bankerler gibi farklı örnekleri bulunan olaylardan hala ders almadık demek ki.

Bir otomobil alımında dahi ikinci eline dikkat eden halkımız neden yılların birikimini böyle yollarla kaybediyor…

Biraz geç olsa da; hafta içinde bazı gazetelerde kıyıda köşede kalan haberlerde SPK''nın bu konuda bir düzenlemeye gideceği haberleri beni biraz rahatlattı açıkçası…