DHA' nın haberini bayram boyunca bir şekilde görmüş olmalısınız. Her bayram buna benzer haberler yapılır. Haber şu: Boynuna sağır ve dilsiz ibaresini asan genç bir adamın, emniyet güçleri dilenci olmadığını anlıyor ve dilencinin günlük kazancının 500 TL olduğu ortaya çıkıyor. 500 TL'nin tamamının bozuk para olduğunu söylersem sağır ve dilsiz taklidi yapan yalancının, kaç kişinin merhametini sömürdüğünü anlayabilirsiniz.
Sorun alanımız şu: Bu haberi nereden okuyacağız?
Haberin dili bizi sakın dilencilere para vermeyin ana fikri ile kuşatıyor.
Ama biz, alanın kimliğinden değil; vermeden mesul olduğumuz için tam bu noktada kafamız karışıyor. Ya gerçekten ihtiyacı olan bir kişinin ihtiyacını atlayıp geçiyorsak... Vereceğimiz 1 TL belki onu o gün bir beladan kurtaracak, belki açlıktan susuzluktan ölmekten kurtaracak... Kaderimizin ve kederimizin bir şekilde karşımıza çıkan insanlarla bir yerde bütünlendiği şuurunu terk edersek nasıl insan kalmaya, mümin kalmaya devam edebiliriz ki!
O halde haberi şuradan okumaya çalışmamız gerekiyor: Emniyet güçlerinin görevi sahte olan ile olmayanı ayırt etmek. Bizim görevimiz, her karşımıza çıkanı Hızır bilerek selam almaya selam vermeye devam etmek.
Sağır ve dilsiz numarası yapan dilenci haberinden üzerimize almamız gereken bir mesuliyet var.
Sağırların -özellikle sağır diyorum çünkü onlar kendilerine işitme engelli denilmesinden hoşlanmıyorlar- sayıları her geçen gün artıyor. Sokakta, metroda, alış veriş merkezinde karşılaşıyoruz. Ama onlara işaret dili ile nasıl selam vereceğimiz noktasında ufacık bir bilgiye sahip değiliz. 19 Mayıs resepsiyonunda bütün engelli sporcularla bir şekilde iletişim kurmayı başarırken sağır sporcularla hiçbir temas noktası kuramadım. Çünkü iki kelimelik işaret dili bilgisinden yoksundum. O gün bu gündür bu konunun üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Nihayet Dergi'den sevgili Betül Şatır, Fatih Bali Paşa Camii'nde her ayın son Pazar günü sağırlar için vaaz verildiği bilgisini getirince çok heyecanlandım.
Yapılan bu çalışmanın mimarı sağır bir anne babadan dünyaya gelmiş olan Nermin Merdanoğlu. İşaret dili Nermin Merdanoğlu'nun ana dili. Eşi de sağır olan Merdanoğlu TRT'nin tek kanal olduğu dönemde kendisini çok etkileyen “İnanç Dünyası” adlı programı eşi ve annesi için tercüme etmeye başlar ve onların ilgisine tanık olur.
Ailesinden yola çıkarak dini sohbetlerin sağırlar için ne kadar ihtiyaç olduğunu fark ederek bütün sağırlar için bu ihtiyacı karşılamak üzere dönemin İstanbul Müftüsü Ahmet Önal Hoca'ya başvuruda bulunur. İstediği: bir mekan, o mekanda dini bilgiler veren bir hoca ve o hocanın söylediklerini kendisinin işaret diline tercüme etmesidir.
Bu proje ilgi ile karşılanır ve Bali Paşa Camii İmamı Hakkı Alçep Hoca ile 1996 yılında bu hizmeti vermeye başlarlar.
1996'dan beri verilen bir hizmet var ve bu hizmetten, sağırların hayat şartlarının zorluğuna dair bilgi sahibi olmadığımdan dolayı çok
utandım.
Cep telefonları ile birlikte sağırların sosyalleşme imkanları son zamanlarda bir hareketlenme yaşıyor. Fakat sağır bir insanın namaz kılmak noktasındaki sorunlarını aşmayı kendimize dert edinmemiz gerekiyor. Bunu onlara borçluyuz. Nitekim Hakkı Alçep Hoca ile Nermin Merdanoğlu işitme engellilere namaz sureleri ve ilmihal bilgisini öğretmeye çalışmışlar fakat çok zorlandıkları için bir müddet sonra bırakmak zorunda kalarak, sohbet damarını ayakta tutmaya gayret etmişler. Sohbetlerin namı yurt dışında da yürümüş. Fransa, Amerika ve İtalya'dan katılanlar olmuş. Türkiye'de 3 milyon işitme engelli var. Dolayısıyla selam borcumuzu yerine getirebilmek için işaret dili ile bir kaç cümle kurmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Haber ne idi, yazı ne oldu mu diyorsun ey okuyucu?
Bunca zamandır anlamış olmalıydınız bizim derdimiz “haberlere rağmen” insan kalmak, mesuliyet sahibi olmak, mükellef olmak.