Sadece güvenlik değil, aynı zamanda güven sorunumuz var! (2)

04:0016/10/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

Her vesile ile gittikçe bölündüğümüzü, duyarsızlaştığımızı söylüyoruz, yazıyoruz, sözüm ona bu durumdan şikayetçi oluyormuş gibi yapıp ahlanmalardan ahlanma, vahlanmalardan vahlanma beğeniyoruz. Fakat niçin böyle oluyor sorusuna cevap aramak, bu durumdan nasıl çıkarız diye fikrimizi yormak yerine komplo teorilerine sığınıyoruz.Komplo teorileri gündelik hayatın diline sızmış durumda. Sızmak ne ele geçirmiş durumda. Bu çok tehlikeli bir durum.Çarşamba günü bıraktığım yerden devam edeyim. Ekran üzerinden

Her vesile ile gittikçe bölündüğümüzü, duyarsızlaştığımızı söylüyoruz, yazıyoruz, sözüm ona bu durumdan şikayetçi oluyormuş gibi yapıp ahlanmalardan ahlanma, vahlanmalardan vahlanma beğeniyoruz. Fakat niçin böyle oluyor sorusuna cevap aramak, bu durumdan nasıl çıkarız diye fikrimizi yormak yerine komplo teorilerine sığınıyoruz.


Komplo teorileri gündelik hayatın diline sızmış durumda. Sızmak ne ele geçirmiş durumda. Bu çok tehlikeli bir durum.

Çarşamba günü bıraktığım yerden devam edeyim. Ekran üzerinden servis edilen komplo teorilerinin gündelik hayatın diline kadar sızan tehlikesine odaklanmayı sağlamak üzere iki kadından duyduğum bir cümleyi, ekranların komplo teorisyenlerinin diline tercüme ederek yayınladım.(Teferruat için lütfen Çarşamba günü yayınlamış olduğum yazıya bir göz atın.)

Tiviti özellikle en çok paylaşımın olduğu saat 15.00 sularında yayınladım.

Önce gelen tivitlere bakalım sonra devam edelim.(Tivitleri yazanların profiline bakarak oradaki bilgileri parantez içi olarak dikkatinize sundum.)

Buyurun:

1- “Bonzai içilmiş kafa ile karşı karşıya olabiliriz! Sahi ciddi misiniz?” (erkek –arkeolog, Güneydoğu bölgesi)

2- “Herkesin derdi başka!( Kullanıcı adı kadın. Başka bilgi yer almıyor. Muhafazakar kesimden olma ihtimali yüksek.)

3- “Hım düşündürücü, olabilir mi bilemedim.) (kullanıcı adı müphem. Sayfanın daimi takipçilerinden.)

4- Fatma büyük oyunu çözdün.(Savaşta ve seferde askerliğe elverişli olmadığını söylüyor. Buradan hareketle erkek olduğunu düşünebiliriz.)

5- Yukarıdaki şahsın ikinci tiviti (Bir adet Yeni Şafak yazarı. Bunlar kafayı yemiş. BUNLAR vurgusu üzerinde duralım lütfen.)

6- “Evet cumhurbaşkanınız rahat rahat keyif yapamasın diye ölmeye karar verdi herkes”.(Ölmeye karar vermek ile saldırıya uğramak arasındaki farka dikkat edelim. Ölmeye karar verdi yerine kendileri için tetikçi tuttular ifadesini kullanması gerekiyordu. Cinsiyeti belirsiz. Konumu İstanbul/ İzmir şeklinde belirtilmiş.)

7- “İSLAMCI AHLAKI” (Bilgi hanesi boş.)

8- “Evet dedik ki rahat edemesin çoluk çocuk bir ölelim biz. Vicdansız manyak.(Kullanıcı adı kadın. Edirne /İstanbul)

9- “Cumhurbaşkanımız yine mağdur oldu sanırım.” (Kullanıcı adı erkek.)

10-“Büyük oyunu çözdünüz, kalbiniz olmadan yaşıyorsunuz anladım ama beyin olmadan nasıl yaşıyorsunuz merak ediyorum!?

Yukarıda okumuş olduğunuz maddeleri biraz daha uzatmak mümkün.

Ne kadar uzatmak?

Bir kaç tane daha. Olsa olsa iki haneli rakamlar kadar. Yani 100 tane değil. Üstelik gelen tepkilerin önemli kısmı “takipçiler”den değil “dışardan”.

Fakat nedendir bilinmez(!)

Barbarosoğlu'nun attığı tivit sosyal medyayı salladı diye haber yapıyor “bazı” siteler.

Sallama denecek bir şey yok oysa ortada.

Ne oldu, şaşırdınız mı? Benim mağduriyet cümleleri kuracağımı, bir tivit attım başıma gelmeyen kalmadı, Türkiye'de kadın olmak hele hele kadın yazar olmak, kadın gazeteci olmak ne kadar zor diye ağlak cümleler kuracağımı sandınız değil mi?

Hakiki okuyucularımın elbette böyle bir zan içinde olmayacağını biliyorum. Hakiki okuyucu deyince kast ettiğim ne aynı partiye oy verme, ne aynı dünya görüşünü paylaşma hakikati. Kast ettiğim sadece fikri takip yapabilen, okuduğunu sadece okuyan, kanırtmayan, başka şeyler için elverişli malzeme haline getirmeyen okuyucu.

Ve çok şükür bu köşenin her türlü dünya görüşüne sahip, başkasına saygı duyan, dinlemesini ve okumasını bilen okuyucuları var.

Devam edelim...


Yukarıda okumuş olduğunuz tivitler doğrudan toplumsal barışı zedeleyici tivitler. Kişilerin içinde biriktirmiş oldukları hayat öfkesini kendileri için uygun kabul ettikleri “hedeflere” yöneltmeleri söz konusu. Velhasıl durum siyasi değil psikolojik.

Psikolojik sorunları, kişilik bozukluklarını siyasi bir ideolojinin şemsiyesi altında toplama hatası yapmayalım. Sağcı, solcu, İslamcı, muhafazakar, ateist, Kürtçü, Türkçü vs. aklınıza ne geliyorsa her türlü kimliği kendilerine kalkan yaparak saldıracaklardır. Saldıracak ve kendilerini iyi hissedeceklerdir.

AMA-FAKAT-LAKİN ŞU HUSUSA LÜTFEN DİKKAT EDELİM!!!

Yukarıdaki tivitlerden farklı olan bir de taciz, küfür tivitleri var. Saat 21.00'de yazdığım tiviti kaldırmasaydım belki onların sayısı biraz daha artardı.

O kişinin yazmış olduğu tiviti hukuka havale edeceğim.

Soru şu: Hukuk bunu sıradan bir suç olarak kabul etmiyor, yasa “bilişim suçları” kapsamında yaptırımlarını ortaya koyuyor. Fakat ülkemiz açısından ne acıdır ki, her türlü davanın seyri o davaya bakan hakimin tavrına göre değişiklik gösteren bir profile sahip. İnsanların öldürüldüğü ve katillerinin bir türlü yakalanmadığı bir ülkede bu tivit de ne imiş diyerek hiç dikkate almayan bir hakime de rastlayabilir, “bilişim suçları” kapsamında bu bir suçtur gereği yapılmalıdır diyen bir hakime de...


Sıradan vatandaşlar olarak hakimlerle ilgili bir güven sorunumuz var. Güven sorununu aşmanın en emniyetli yolu inadına güvenmektir. Çok karmaşık geldi değil mi? Gelmesin . Güvensizlik güvensizliği doğurur. Lütfen siz de şahsınıza yapılmış hakaretleri “bilişim suçları “ kapsamında hukuka havale ediniz. Yılmadan ve yorulmadan 21. yüzyılın adab-ı muaşeretine katkı sunmaya gayret edin.

Unutmayalım ki, Türkiye'nin kaosa sürüklenmemesi için sadece güvenlik tedbirlerini arttırmak yeterli değil. Güven sorunumuzun büyümemesi gerekiyor. En etkili mücadele yönteminin hukuk olduğuna dair imanımızın tazelenmesi gerekiyor.

Herkesin kolaylıkla şikayetçi olabilmesi için bilişim suçları bölümünün kendisine yapılan şikayetlere kısa zamanda cevaplayıp bir sonuca bağlaması gerekiyor.


Mağduriyet cümleleri kuracağımı, bir tivit attım başıma gelmeyen kalmadı, Türkiye'de kadın olmak hele hele kadın yazar olmak kadın gazeteci olmak ne kadar zor diye ağlak cümleler kuracağımı sananlar bu yazıdan bir şey anlamış mıdır?

Sorun orda ya zaten. Onlar bir şey anlamak istemiyor. Bir şey öğrenmek istemiyor. İçine düştükleri öfke çukurunda debelenip etrafa çamur sıçratmaktan başka bir şey yapma kapasiteleri de kalmamış durumda.
#güvenlik sorunu
#bilişim suçları
#Güvensizlik