Pazar akşamı CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in Almanya'nın Suriyeli mültecilere “kucak” açışını haberleştiren dosyasını dinliyorum.
Durup durup da birden kucak açan (çok değil iki gün sonra kucaklarını nasıl kapattıklarının haberini okuyacaktık) Almanya'yı Cüneyt Özdemir övmelere doyamıyor. Özdemir o kadar kamp gördüm bu kadar temizini, nezihini görmedim diyerek Almanya güzellemesi yaparken; Türkiye asıllı Alman milletvekilleri, gayet soğukkanlı ve eleştirel bir mesafe ile duruma el koyuyorlar.
Cüneyt Özdemir sunumu ile, mültecilere “misafir” odasını açan Merkel'i yere göğe koyamazken Almanya vatandaşları gayet gerçekçi bir dil ile gelenlere niye kucak açıldığını anlatıyorlar.
Almanya mülteci pazarında “seçim” yapmaktadır: “Okumuşlar bize, cahiller Türkiye'ye.”
Ama siz haberin diline inanmak istiyorsunuz değil mi?
Aylan bebeğin bedeni kıyıya vurunca, Alman kamuoyu ayağa kalkınca...
Kamuoyu vicdanının devlet politikalarını ayağa kaldırma gücüne ben dahi inanmak isterdim. Ama mülteciler üzerinden kurulmuş olan merhamet borsası inancıma engel.
Almanya gibi gelecek 50 yılını hasarsız geçirmek üzere en titiz çalışmaları yapan, Avrupa liderliğine yürüyen bir ülke hiç niyeti yokken bir gün bir bebeğin bedeni sahile çıkınca almış olduğu kararlardan vazgeçmez!!!!
Aylan bebeğe kadar ne bebekler, ne çocuklar öldü.
Aylan bebeğin cansız bedeni fotografik bir “şölen”e dönüştürülüp “başkasının acısı” seyredilir, paylaşılır hale gelince mi merhametiniz kabardı!
Aylan bebeğin cennete uçan ruhu ile merhametinizin kabardığına İnanmak isterdim. Aşk ile şevk ile inanmak isterdim.
Ama nasıl spekülatörler “doların ayarı” için bir hikaye beklentisi içine girip kasalarını dolduruyorsa, Almanya'nın göçmen politikası da Suriyeli genç diplomalıları çiçeklerle karşılamak için bir hikaye bekliyordu.
Aylan bebeğin hafızalardan silinmeyecek fotoğrafı “beklenen hikaye”den fazlasına sahipti.
Doğum oranı gittikçe düşen Almanya genç ve eğitimli Suriyelileri ülkesine çiçeklerle kabul ederken bir taraftan damarlarında donma tehlikesi geçiren kanına can pompalama girişiminde bulunmuş oldu diğer taraftan II.Dünya Savaşı'ndaki imajını “en medeni,en sorumluluk sahibi Avrupa ülkesi” imajı üzerinden restore etmiş oldu.
J.Berger'in satırları ile ayrılayım huzurunuzdan:
“Şehirleşmiş ülkelerin ekonomisi bakımından göçmen işçiler ölümsüzdürler; ölümsüzdürler çünkü sürekli olarak yerleri başkalarıyla doldurulabilir. Göçmen işçiler doğmaz, yetiştirilmez, yaşlanmaz, yorulmaz, ölmezler. Bir tek işlevleri vardır onların: çalışmak. Hayatlarının bütün öbür işlevleri geldikleri ülkenin sorumluluğu altındadır.” (Berger, Yedinci Adam,s.56)