“Mağlup olduk bizi muzaffer eyle Allah’ım!”

04:0010/07/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

Bu yazıyı, yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım bir vakit.Ramazan-ı Şerif'in son cumasında daha feyizli bir yazı yazma isteği idi beni kararsız bırakan.Daha olumlu, güzel, rikkatli bahislerde gezinsin isterdim kalemim.Ne ki zamanın bir nasibi var ve yaşadığımız zamandan da bizim payımıza düşen keder...Zamana tanıklığım en çok Allah'tan korkmayı ve Allah'tan korkmayanlardan korkmayı pekiştiriyor.Allah'tan korkuyorum. İyi bir mümin olamadığım endişesi ile kalbim bana dar.Dün E5 boyunca elindeki

Bu yazıyı, yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım bir vakit.

Ramazan-ı Şerif'in son cumasında daha feyizli bir yazı yazma isteği idi beni kararsız bırakan.

Daha olumlu, güzel, rikkatli bahislerde gezinsin isterdim kalemim.

Ne ki zamanın bir nasibi var ve yaşadığımız zamandan da bizim payımıza düşen keder...

Zamana tanıklığım en çok Allah'tan korkmayı ve Allah'tan korkmayanlardan korkmayı pekiştiriyor.

Allah'tan korkuyorum. İyi bir mümin olamadığım endişesi ile kalbim bana dar.

Dün E5 boyunca elindeki kartonda “AÇIM” yazısını taşıyan Suriyeli göçmenleri gördüm. Güneş kızgındı ve beden dilleri ellerinde tuttukları yazıyı en ağırından ispat ediyordu.

Sokaklarımızda dilenenler olurdu. Ama açım yazılı ibareyi dolaştıranlara rastlamazdık.

Allah'tan korkuyorum bu sahneleri gördükçe. İmanımın beni kurtarmayacağından tedirgin.

Sokaklarda gezinirken Allah'tan korkuyorum sanal alemde dolaşırken, Allahtan korkmayanlardan korkuyorum.

Korku ki sosyal hayatı öldüren, ibadeti güdük bırakan, sanatı, düşünceyi öldüren bir duygu. Hayat enerjimizi güve yeniği gibi delik deşik hale getiren bir duygu korku.

Korkuların da tarihi var, dün insanları korkutan şeyler günümüz insanını korkutmuyor. Günümüzün bazı korkularına ise geçmişte rastlamak neredeyse imkansız.

Günümüz insanını geçmiş zaman insanlarından ayıran en büyük fark her gün onlarca kötülük hikayesine haber olarak tanıklık etmesi. Yaşadığımız şehir ve ülkenin “kötü haberleri” tükenince, başka ülkelerdeki kötülük haberleri sunuluyor bize, sanki en esaslı gıdamız kötülükmüş de yerinin boş kalması akla ziyanmış gibi.

Medyayı zaruret miktarı takip ediyorum. Hayatı zaruret miktarı yaşamaya çalışıyorum. Çalışıyorum sadece, henüz başarabilmiş değilim.

Haftada üç gün köşe yazan birisi olarak zaruret miktarı da olsa internet sitelerine giriyorum. Gün boyu yalan yanlış raiting açlığı ile kanırtılan haberlere/dedikodulara gözümün nurunu akıtıyorum.

Sosyal medyada eğleşiyorum. Eğleşirken vaktimin bereketi gidiyor. Malayani işlerin peşinde ömrüm tükeniyor. Başımı yastığa koyduğumda içimde bir sıkıntı bunun için yaratılmamıştım herhalde affet Allah'ım diyorum.

Olgunlaşamadan çürüyoruz. Medyadaki tartışmalara bir bakın. Sorumluluk sahibi olmasını beklediğimiz yarım asrı geride bırakmış adamlar söylediklerim genç nesiller üzerinde nasıl bir tahribat yaratır endişesini hiç taşımadan bir kaç internet sitesine haber olmak uğruna cümleler kuruyor.

80 milyonluk ülkede zamanı ve mekanı dosdoğru okuyan, olaylara analitik bakabilen 80 kişi çıkmaz mı? 80'den vazgeçtim sekiz tane çıkmaz mı?

O halde niye ekranlar aynı kişilerin kişisel öfkelerinden beslenen analizlerle dolu?

Neden herkes birbirini suçluyor?

Fıkıhta kuraldır: Akan su kir tutmaz.

Akamadığımız için, üretemediğimiz için kirleniyoruz.

Para kazanıyoruz diyenler olacaktır... Para kazanmak yarına kalacak bir şeyler ürettiğimiz anlamına gelmiyor.

Bir yenilginin içinde dibe çöküyoruz.

Karamsar yazım için beni bağışlayın. Dua ile bitirelim de en karamsar cümleler dahi umutsuzluğa değil umuda meylettirsin bizi.

Masumların yüzü suyu hürmetine, “Mağlup olduk bizi muzaffer eyle Allah'ım.”
#ramazan
#Sosyal medya
#Malayani