Sanal meşrep anneler...

04:001/02/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Fatma Barbarosoğlu

Yer Maltepe Park. Yerlere kadar uzanan pardösüleri, bellerine kadar inen başörtüleri ile iki kadın aynı anda cep telefonları ile iki çocuğun fotoğrafını çekmeye çalışıyor.



Fotoğrafı çekilen çocuklar 9-10 yaşlarında. Onlardan bir metre uzaklıkta onların kardeşi oldukları her hallerinden belli olan 5-6 yaşlarındaki çocuklar yere çömelmiş bir şekilde ağlıyor. (Belli ki o fotoğraf karesinden dışlanmış olmak pek ağırlarına gitmiş.)



Kadınlar ağlayan çocuklarına susun bakayım, fotoğrafını çekmeye çalıştıkları “delikanlı"lara hadi gülümseyin komutu ile istedikleri pozu elde etmeye çalışıyor. Kadınlar baksana diyor, çocuklardan daha gürbüz olanı ağzı kulaklarında vermiş olduğu yapay pozu hiç bozmadan, HANGİNİZE BAKAYIM(!) diye isyan ediyor.



Yarı yıl tatili ile birlikte aileler çocukları için en gösterilebilir en anlatılabilir aktiviteleri yapmanın derdine düşmüş durumda.



İyi ebeveyn olmanın yolu öncelikle, çocuğun ile ne kadar ilgilendiğini cümle aleme göstereceğin fotoğraf ve vidyolardan geçiyor.



Eğitimli ya da eğitimsiz, fakir ya da zengin fark etmiyor, bazı anneler çocuğunun her anını kaydedip haziruna sunma performansı paydasında eşitlenip bütünleniyor.



“Çocuğumun her anını kaydederim anneleri"ne “sanal meşrep anneler" diyorum, başörtülü/başörtüsüz, dindar/seküler, çalışan/ev kadını, hiç fark etmiyor. Bu bir meşrep. Çaresizlikten edinilmiş, herkes çocuğu ile böyle ilgileniyor aman beni ilgisiz zannetmesinler korkusundan türemiş bir meşrep, yapacak daha güzel bir şeyler bulamama endişesi ile sığınılmış bir meşrep, Ama filancanın annesi diye başlayan çocuklarının denetim cümlelerinden kaçmayı sağlayan bir meşrep...



Ben “Sanal meşrep anne"ler dedim belki pedagoglar ve psikiyatristler başka şeyler der.



Bekliyoruz efendim. Ses verin, söz verin, yol gösterin.


Pedagoglarımız uyuyor mu?


Pedagoglar, psikologlar, psikiyatristler yeni medya çağında kamusal sorumluluk sahibi mercilere ne söylüyorlar?



“Yeni anneler" ve “yeni çocuklar" teknolojinin kölesi olarak hayatta kalmaya, ayakta durmaya çalışıyor.



Dışardan eleştirmek kolay.


Çocuk- aile ilişkilerinde en büyük gerilim, zaman ve mekan örgütlenmesi üzerinden yaşanıyor.



Zamanı ve mekanı tüketimden bağımsız bir şekilde örgütleyemez hale geldik.



AVM'ler şehirlerimizde değil, şehirlerimiz AVM'lerde artık.



İlçe belediyeleri acilen yazın ve kışın ailelerin çocuklarıyla, neşe ile vakit geçirecekleri; sanatsal, sportif aktivitelerin yapılacağı, içerde yiyecekten başka hiçbir şeyin satılmadığı KÜLTÜR MERKEZLERİ İNŞA ETMELİ!



Kültür merkezlerinin her semtte bulunması ve hafta sonları ücretsiz film gösterileri, cüzi fiyata tiyatrolar, el sanatları kursları ve açık raf sisteminde kütüphanelerinin olması gerekiyor.



Belediyeler kültür merkezleri üzerinden birbiri ile yarışmalı. Sade suya tirit aileyi koruyalım sempozyumları ile bir arpa boyu yol gitmek mümkün değil.



Günümüzün çocukları eve sığamıyor, oynayacakları sokak yok. Spor ve sanat merkezleri yok...



Onları AVM'ye tıkıştırmaktan başka elimizden gelen bir şeyler olmalı değil mi?



Üstelik AVM'ler dar gelirli aileler için tam bir ıstırap kaynağı.



İlçe sınırları içinde, her görüşten kişinin birlikte vakit geçireceği, para harcamadan kaliteli zaman geçireceği bir mekan olarak inşa edilmeli kültür merkezleri.


Toplumsal bütünleşme için, öncelikle her görüşten,her gelir ve eğitim seviyesinden insanın çocukları ile birlikte tabii yollardan buluşacakları mekanlara ihtiyaç var.


#Psikiyatri
#AVM
#Kültür merkezleri