“Kiralık akrabalar”  III

04:0012/05/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Fatma Barbarosoğlu

-I-


Hayatımıza giren her teknolojik değişiklik ilişkilerimizi de doğrudan etkiliyor. Bugün sizlerle internet, köy, düğün bağlamında konuşmak istiyorum.



İnternet sitesinin ne olduğunun tam olarak anlaşılmadığı yıllarda, “yurdum insanının” değişim kapasitesini en iyi anlatan Banu Alkan'lı İxir reklamıdır.



Sokak satıcısı kokoreççi ile kestanecinin bir dizi İxir reklamı olacaktır ama en çarpıcı olanı Banu Alkan'a site açması tavsiyesinde bulunulan bölümdür.



Kestane satıcısı Banu Alkan'a kendine bir site açsana der. Banu Alkan ayol ben müteahhit miyim diye cevap verir.



Kestaneci internet sitesini kast etmekte, “şöhret” ise yaşanılan mekân olarak siteyi anlamaktadır.



Bu reklam bilgi-hizmet toplumu zihniyetinin nasıl, ne şekilde yayılacağını yaygınlaşacağını da imleyen çarpıcı bir reklamdı.



Reklam yayınlandığı tarihlerde çok ses getirmişti. Çünkü “kestaneci” tiplemesinin internet bilgisi bir gerçeğe tekabül ediyordu. Almanya'da yaşayan göçmen vatandaşlar internet üzerinden Türkiye ile bağlantıya geçmişler, online mezarlık ziyareti hizmeti veren siteler bile açmışlardı.



Köydeki bağlılığı şehirde devam ettirmek için “hemşehri dernekleri”ni yürürlüğe sokan Anadolu insanı, “internet hizmet”lerini benimsemekte oldukça hızlı davrandı.



Bu hızlı davranışlara ilk dikkatimi çeken, online düğün merasimi oldu.



İlk online düğün merasiminin köyden şehre gerçekleşmiş olması bendeniz için çok dikkat çekici. Şehirde yaşayan aileler 80'li yıllarda düğün merasimine katılmalarını sağlamak üzere akrabaları için köyden otobüs kaldırıyordu.



Online düğün töreni ile köylü akrabaların şehirdeki “sorumlu”luğundan vazgeçilerek ayaklarına hizmet götürülmesi mi esas alınmıştı?



Bu soruya cevap aramadan önce online düğün merasimini tasvir etmek gerekiyor. Köydeki davetliler interneti olan –ki bu çoğunlukla köyün imamı oluyor- şahsın evinde bir araya geliyor. Düğün sahibinin gönderdiği ikramlar ortaya konuyor ve nikah salonundan naklen yayınlanan merasime köydeki akrabalar online olarak katılıveriyorlar.



Köydeki akrabaların kırılmasını engelleyen durum sanıyorum on beş dakika nikah için onca yola gitmeye değmeyeceğine inandırılmış olmalarıydı.



-

II-


Yüz yüze ilişkilerin hakim olduğu atmosferde sosyalleşmiş insanlar için “online iletişim” uzakları yakın eden bir fonksiyona sahip olarak girdi hayatlara.



Mesela Antalya'nın bir köyünde muhtar olan H.'nin, hasta karısının henüz serum çıkarılmış koluyla fotoğrafını çekip “hesabına” yükleyip, yengeniz hasta idi serum takıldı birazdan köye gideceğiz diye eşi dostu “haberdar” etmesinin böyle bir anlamı olmalı.



Büyük şehir yalnızlığını atlatmış ancak sanal medya yalnızlığından ölesiye korkan insanlar, birbirlerine “ödünç” yapmak için sıraya giriyor, hem haberi paylaşanın yalnızlığına merhem olduğunu hem de ileride kendi düşebilecekleri yalnız kalma ihtimaline karşılık tedbir aldıklarını düşünüyorlar.



“Hasta yenge”nin paylaşılan fotoğrafının altında 175 tane “geçmiş olsun” temennisi muhtarı memnun etmiştir muhakkak, ancak aynı memnuniyeti muhtarın eşinin duyup duymadığını şimdilik bilmiyoruz.



Şimdilik şerhini koymamın sebebi şu: Muhtarın eşinin eğer “sosyal medya hesabı” yok ise, kollarını açıkta bırakan namahremin yanında asla yatamayacağı şekildeki halini eşinin fotoğraflayıp, bir de bütün “köylü”ye –hanım için onlar köylüdür lakin muhtar için takipçi- ilan etmesi kabul edebileceği bir şey değildir.



Sosyal medya kullanıcısı olmak özel ile kamusalın sınırını imha etmek anlamına gelir. Kullandıkça bu sınır hiç fark edilmeksizin yok olur.



Sosyal medya “dikizleme çağı”na giriş yaptığımız kapıdır. O kapıdan içeri girince en ziyade akrabalar birbirini kaybediyor.



Neden mi?



Pazartesi günü devam edelim inşallah.


#Reklam
#İnternet sitesi
#Teknolojik değişiklik