Kadınlar ve erkekler arasındaki bilinç farkı/Bulaşık makinesi olmasaydı ne yapardık! (I)

04:005/02/2016, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

I-


Yan yana sıralanmış, evim evim benim evim konseptinde hazırlanmış müşteri bekleyen ve beklediği müşteriyi fazlasıyla bulan dükkan/mağaza/avm'lerden birine, bazen bir kaçına art arda girme alışkanlığım var. Hayatın en hakiki diyaloglarını artık buralarda yakalıyorum. Özellikle erkekler ve kadınlar arasındaki “bilinç” farkını.



Aşağıda dikkatinize sunacağım diyalog işte böyle bir anın/anının hediyesi.



Satıcı kırkını devirmiş, görmüş geçirmiş bir mirasyediye benziyor. Hatta Mustafa Kutlu'nun “Hesap Günü” hikayesini henüz okuduğumdan mıdır yoksa hayatta karşılaştığımız her insanı Mustafa Kutlu hikayesine yakıştırma alışkanlığımızdan mıdır bilemeyeceğim, “Hesap Günü” hikayesinin kahramanı Paşazade Arif Bedir'in şekerci dükkanından sonra bir ara zücaciye işiyle de ilgilenip ilgilenmediğini düşünürken buldum kendimi. Anlayacağınız satıcı/dükkanın sahibi, bulunduğu mekana o kadar yabancı ve uzaktı.



Kadın oldukça şık bir tasarımla hazırlanmış olan plastik saklama kaplarından alacak.



-Bulaşık makinesinde yıkanıyor mu bunlar?



-Yıkamayın derim.



-Bulaşık makinesinde yıkanmayacak hiçbir şeyi almam.



-Zavallı annelerimiz. Halı bile yıkarlardı.



-Biz de yıkadık. Ama şimdi alırken bulaşık makinesinde, çamaşır makinesinde yıkanmayan hiçbir şeyi almıyorum.



-...!



-Şu yapma çiçekler mesela. Ben onları da bulaşık makinesinin üst rafına yerleştirip kısa programda yıkıyorum.



-Hiç böyle bir şey duymadım. Dağılmıyorlar mı?



-Hayır çok güzel oluyorlar pırıl pırıl.



Satıcı adam ile müşteri kadının diyaloğunu içeri giren bir grup kadının gürültülü konuşmalarıyla duyamayacak hale geliyorum.



Neyse ki kadınlar girdikleri gibi çıkıyor.



Ben onları tekrar duymaya başladığımda adam nostaljinin coğrafyasında gezinmeye başlamıştı.



Kadın mı?



Kadının cevabı bu yazıyı yazma sebebimi oluşturuyor.



-O zamanlar çok mutluyduk. Elektrikler olmazdı. Mum ışığında baba-oğul tavla oynardık. Keşke o günler geri gelse.



Kadın geri gelmesi istenen o günlerde yaşamaya hiç de razı değil.



-Yapmayın beyefendi. Hayatımızda şu kadar elektrik hakimken o günler geri gelse hayat neye benzer! Unuttunuz mu geçen yıl, bir gün bile değil sadece 5-6 saat elektrik kesildi de hayat neye benzedi! O günler o günlerde kalsın. Bu bilinç ile o günlerin şartları geri gelse yaşamaya asla tahammül edemeyiz.



II-


Yukarıdaki tanıklığımı benim için eşsiz kılan şey kadınların pratik hayat karşısındaki tutumları.



Kadınların kendilerini ziyadesiyle “ bugün” de hissetmelerinin, bugünü bütün varlıklarıyla idrak etmelerinin sebebi, hayatımıza giren beyaz eşyalar olabilir mi?



Siz bu konuda düşünün ben de bir sonraki yazı için buradan başlamayı vaat edeyim.



Beyaz eşya ve bilinç üzerine düşünmek üzere bize mihmandarlık edecek bir kitabın adını da vereyim: Kapitalizm hakkında size söylenmeyen 23 Şey



Eşya üzerine düşünürken, Nihayet Dergi'nin Şubat sayısında yer alan Prof. Dr. Canan Karatay söyleşisi ile yazar Emine Şenlikoğlu'nun söyleşisini arka arkaya okuyun. Neden mi? Okuyunca anlayacaksınız.(Derginin düzenli okuyucusu değilseniz, söyleşileri şu adreste bulabilirsiniz:

)


#Kadınlar ve erkekler
#bilinç farkı
#Nihayet Dergi
#Canan Karatay