Başlığı okuyunca bugünü anlatacağımı sandınız. Bugünü anlamak için önce dünümüzü bilmemiz gerekiyor. Medeniyetimizin dününü.
Hikaye fıkıh ve hadis alimi Maverdi'ye (974-1058) ait. Maverdi, edebiyattan felsefeye pek çok alanda eser vermiş bir alim. Aynı zamanda iyi bir siyaset adamı. Bağdat'taki devlet adamları ile Büveyhoğulları arasında sefirlik yapmış ve bu vesile ile Abbasi Halifesi ve Büveyhoğulları nezdinde yüksek bir itibar kazanmıştır.
Bugün bize mihmandarlık edecek “hikaye” Büveyhoğulları'ndan Celalüddevle ile arasında geçen bir olay.
Celalüddevle Hicri 429 tarihinde lakabının yükseltilmesini Abbasi Halifesi'nden istemesi üzerine Halife de ona “Şahinşah” yani “hükümdarlar hükümdarı” lakabını veriyor.
İslam dünyasında eleştirel bakışı anlamamız için verilen lakabın alimler arasında nasıl tartışma konusu olduğuna dikkat etmemiz gerekiyor. Evet alimlerden bir kısmı bu lakabın caiz olduğunu söylerken -ki aralarında Tayyib et-Taberi de vardır-, Maverdi bu lakabın caiz olmadığına dair fetva verir ve Celalüddevle ile dostluk ve sevgi bağlarını koparır.
Lütfen dikkat ediniz. Fetvayı veriyor ve fetvasına uygun bir şekilde devlet adamı ile arasına mesafe koyuyor.
Peki devlet adamının alime karşı tavrı ne oluyor?
Bu sorunun cevabı bizim için çok önemli. Kendimize ayak izi bularak yolumuza devam edeceğimiz için çok önemli.
Celalüddevle, Maverdi'yi huzuruna çağırır ve şöyle hitap eder: “Ben kesin olarak bilirim ki, eğer birinin hatırı için gerçeklerin hilafını söyleseydin, aramızda bulunan dostluk ilişkilerinden dolayı benim için söylerdin. Seni buna ancak dini anlayışın zorlamıştır. Bundan dolayı benim yanımda senin itibarın daha da arttı.”
Analitik ve eleştirel bir yazı yazdım ve yazı dolayımından takdir ve teşekkür aldım diyenlerimiz var mı aramızda?
Efendim?
Küfredince yükselenlerin, toprağı öper gibi eğilenlerin yükselişinden haberdarız oysa.