Çocuklar ve oyun konusunda kafamız karışık olduğundan, camii ve çocuk meselesini camide oyun oynayabilen çocuklar olarak ele almak kolayımıza geliyor.
Büyük kentlerde çocukların oyun ile tabii olarak buluşabilecekleri mekanlar yok. Kas gücü ile beyin gücünü birleştiren oyunlardan mahrum oldukları için, dikkat dağınıklığından mustarip çocukların sayısı her geçen gün artıyor.Yaşadığımız hayatı bütünüyle tasvir etmeyi göze alamadığımız için kısmi tedbirlerle çözüm oluşturmaya çalışıyoruz.Bir müddet sonra “kısmı tedbir”lerin kendisi sorun haline geliyor.
Camilerin çocuklar için oyun mekanı haline getirilmesini bendeniz “kısmi tedbir” olarak değerlendiriyorum.Benimle aynı görüşte olmayan “kısmi tedbir”leri, meselenin aslı olarak değerlendiren bir mektubu getiriyorum huzurunuza.Buyurun:
Bu yazıyı yazmak benim için adeta bir ihtiyaca dönüştü. Bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak, yüzlerce ve çeşitli yaş grubundaki çocukla süregelen diyaloglarım çok farklı tecrübeler ve fikirler edinmemi sağladı. Hepimiz biliyoruz ki, her çağın kendine özgü çeldiricileri var ve bugün teknoloji , çocuklarımız ve gençlerimiz için bir avantaj olmanın yanında çok büyük bir tehlikeye de dönüşüyor aslında.
Birçoğumuz (bu gaflete bir süreliğine ben de düştüm) küçücük çocuklarımızın tablet, telefon ve bilgisayarları etkin bir şekilde kullanmasını, adeta onların üstün zekalı bireyler olduğunu birbirimize ispat etmekte kullanır hale geldik. Oysa çocuk, yetişkinleri bilhassa da ebeveynlerini taklit etmekte oldukça ustadır. Buna eğitim bilimlerinde “rol model” deniyor. Yani siz ne yaparsanız, çocuğunuz da bir ayna misali sizi taklit ediyor. O an olmasa bile, zaman içinde mutlaka sizin gibi davranmaya başlıyor. Kendinizden pay biçin; hangi anne, çocuğuna yaklaşırken, kendi annesi gibi davrandığını düşünmemiştir? Kendi benliğiniz devreden çıkmıştır da sizin bedeninizde adeta anneniz konuşuyordur o anda...Bir baba, eşine hürmet ve muhabbetle davranıyorsa, çok büyük ihtimalle oğlu da , gerek eşine gerekse çevresindeki kadınlara aynı ihtimamı gösterecek demektir. Ebeveynler evde namaz konusunda hassas ise, çocukta da bu bir alışkanlık haline gelecektir. Kısacası, ailenin küçük dünyası, yetiştirdiği çocuklarla büyümeye ve yeşermeye devam edecektir. Tabi, çocuğumuza hatırlayabileceği bir çocukluk bırakırsak olur tüm bunlar...
Biz hatıralar bakımından şanslı bir nesildik. Her yaz tatilinde, köyümüzün camiinde, şadırvanda su sıçratmaca oynardık. Ağaç tepelerinde, yankı yapsın diye ezanlar okur, cüzün kaçıncı sayfasına geçtiğimiz konusunda birbirimize hava basardık. Yatılı okuduğum Kuran Kursu'nun yanındaki camiinde namazdan sonra hep beraber uzun eşek oynardık. Şimdi ise çocuklar, hangi bilgisayar oyununun bilmem kaçıncı levelini geçtiklerini anlatıyor, snapchat denen tuzakta, yüzünü gözünü şekilden şekle sokarak vaktini bir yana benliğini heba ediyor. Ekran ile etraf arasındaki ince çizgi kaçınca, az önce bahsettiğim hatıralarımdan maalesef ki, yoksun bir çocuk nesli geliyor.
Bütün bunları neden yazdım? Birkaç gündür sosyal medya aracılığıyla sıkça paylaşılan bir fotoğraf karesi var. Bu karede, uzun zamandır görmeye alışkın olmadığımız bir tablo: Camide, oyun alanında oyuncaklarla oynayan çocuklar. Ben hayatımın en uhrevi zamanlarını olduğu kadar, en eğlenceli zamanlarını da camilerde yaşadım. Zira camiler, yalnızca namaz kılınan yer değildir. Cami; birleştiren, bir araya getiren demektir. Arapçada ayrıca mescid kullanılır ki, bu da secde edilen yer demektir. Ancak, namaz , belli bir olgunluğa erişen müslümanlara farzdır. Çocuğa farz olan ise oyun oynamaktır. Hayatı oyunla prova edecek ve gerçek hayata hazırlanacaktır. Çocuğun elinden oyunu alırsanız geriye ne kalır ki? Burada kastettiğim oyun, sanal oyunlar değil elbette. Çocuklar, bırakın camide koşsunlar, namaz esnasında okunan sureler, yapılan tesbihat ve edilen dualar, onun kulağından gönlüne zaten inecektir.
Cami, birleştiren, bir araya getirense, bırakın çocuklar camide bir araya gelip koşsun, oynasın. Evde tabletlere , camide telefonlara saplanıp kalacaklarına, yaşlarına uygun oyuncaklarla vakit geçirirken, okunan Kur'an'a, edilen duaya şahitlik etsin. Ben çocuğum olduğundan beri, teravih kılmak için camiye gitmeye çekinir oldum. Camiyi kendi tapulu malı gibi gören teyzeler mi dersiniz, etrafında bir sürü uyaranla yaşamaya alışmış çocuğumun, hapse tıkılmış gibi bağırışı ağlayışı mı dersiniz?
Bugün, dört bir tarafından uyaranlara boğulan çocuklarımızın dikkatini tek bir şeye çekmek ve toplamak kolay mı sanıyorsunuz? Çocuklar camide oyuncakları görünce , hiçbir şeyi duymayacak, caminin ve namazın uhrevi havasını tadamayacak mı sanıyorsunuz? Evet sizin, benim çocukluğumdaki gibi olmayacak ama her dönemin çocukluğunun farklı anlam dünyaları var. Bırakın onlar kendi çağında çocuk olmanın tadını çıkarsınlar. Aksi takdirde, “camiye gidip sıkılacağıma, evde oyun oynar, mutlu pozlar verip, mutsuz hayatımı kamufle edecek fotoğraflar paylaşırım” diyen gençler ortaya çıkacak ve çıkıyor da...
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine bir gelin, karşı çıkarken, o çocukların halini bir gözleyin. Bakın , ne kadar gereksiz ve külfet geliyor ibadetler çocuklara. Dört bir yanındaki çeldiriciler onları oyalarken, biz hala camide oyun oynanır mı diye tartışmaya devam edelim. Evde beş vakit namaz kılmayıp da, cumadan cumaya, senede bir ay teravihte çocuğumuz camide oyuncakla caminin tadını alamaz ki diye tartışmaya devam edelim. Kabul edin ya da etmeyin; çocuğun dünyası oyundur ve hatta namazı da oyunla öğrenir. Kuralları da , adabı da oyunla öğrenir. Camiye oyuncak koymayı tartışırsak, anne camiye gelebilmek için, durmayan çocuğuna telefon ve tablet vermek zorunda kalır. Oysa, çocuğun ibadeti oyundur dostlar, dokunmayın oyununda namaz kılsın, camide oyun oynasın.
Şule K.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.