Bu sene Ramazan-ı Şerif'e kavuşamadı diye hüzünlendiklerimiz, kara toprağın kara bağrına emanet ettiklerimiz oldu.
Telefon rehberinde bir isim olarak kalanlar oldu.
Bir bebek olarak Ramazan-ı Şerif'e kavuşanlar oldu. Anneleri yıllar sonra 2016 Ramazan-ı Şerif'ine dair bir şey hatırlamak istese, sen o zaman henüz bebektin diyecek.
20-30 yıl önce nerede o eski Ramazanlar hayıflanması hakimdi.
Ramazan deyince bazıları sadece direkler arası eğlenceyi anlıyordu. Sanki Ramazan ayı, ibadet ayı değil de eğlence ayıymış gibi.
Son yıllarda eski Ramazanlar pek aranmaz oldu.
Yine de bazıları hala nerede o eski Ramazanlar gündeminden laf sıraladı.
Mesela bir diyetisyen şunları yazdı:
“Hafif yemekler yenilip, bolca sıvı tüketilerek kalkılan iftar sofralarının ardından birkaç tane bile olsa, varolan açık hava sinemalarındaki son
filmleri izleyerek de eski Ramazan'ların tadını bir nebze de olsa hissedebilirsiniz.”
Oysa dini bütün bir Müslüman iftar sonrası açık hava sinemasının peşine değil, küfür küfür esen bir cami arayışına girer teravih namazını serin serin kılmak için.
Serin bir camide namaz kılmak herkesin arzusu, ama başka istekleri de var cami cemaatinin.
Cami cemaati de çeşit çeşit.
Kimimiz hızlı teravih kıldıran hocaların peşine düştü, kimimiz hiç olmazsa bir gece hatim ile teravih kıldıran bir camiye kavuşmayı ümit etti.
Kimimiz bin dua ettiği bir hoca efendinin arkasında saf tuttu, kimimiz cemaatini bezdiren hocalara katlanmak zorunda kaldı.
Ama bu satırların yazarı, 2016 Ramazanına kadar uluorta sigara içen başörtülü kadınlara hiç bu kadar fazla rastlamadı. Sokaklarda dolaştığım her gün oturup yemek yiyen (ola ki şeker hastası ?), yürürken sigarasını tellendiren (buna da bir bahane bulabilecek miyiz?) başörtülü kadınlara, genç kızlara rastladım. (Yine de elin Korelisini oruç tutmuyor diye dövenler manşet oldu.)
Allah bu acıyı unutturacak başka acı vermesin. Lakin 2016 Ramazan-ı Şerif'ini havaalanı katliamı ile hatırlayacağız. Polisimizin dikkati ile çok şükür daha büyük bir kıyımın ucundan döndük.
Velhasıl acısıyla tatlısıyla kederi ile coşkusu ile bir Ramazan-ı Şerif'i daha idrak ettik.
Lakin “resmi Kadir Gecesi” anlayışımızı lütfen gözden geçirelim.
İnsanlarımız Kadir Gecesi'ni kandil zannederek tebrikleşiyor.
Vaizler, ekran hocaları Ramazan-ı Şerif'in özellikle son on gününde Kadir Gecesi'ni aramamız gerektiğini tekrar tekrar söylemeliler. “Resmi Kadir Gecesi”nde, inşallah bu gece Kadir'dir, biz de inşallah Kadir Gecesi'ni idrak edenlerden oluruz anlayışı ile ibadetimizi arttırma gayretinde olmamızda bir sakınca yok. Ama Allah'ın sır olarak bildirdiği bir geceyi haşa kendi çapımızda aşikar kılıp tebrikleşmemiz Kadir Gecesi'nin ruhuna aykırı.
Camilerde Ramazan-ı Şerif'in son on günü, belki bu gece Kadir Gecesi'dir şuuru ile geçirilmeli, camilerde tespih namazı, sadece Ramazan-ı Şerif'in 26. gecesine mahsus kılınmamalı.
Yarın bayram. Bayramımız bayram olsun. Bayramımız mübarek olsun.
Şunu asla unutmayalım, günü kendimize “bayram” kılmaya uğraşırsak bayramlar bayram olmaz asla.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.