2019'a kadar seçim yok. Şimdi derin bir nefes alalım ve “korku”larımızla yüzleşelim.
Korkularımızla yüzleşirsek, seçim sonuçlarını daha iyi değerlendirebiliriz.
a- En çok anket şirketleri korktu.
Ön gördükleri rakamlar ile sandıkların söylediği rakamlar arasındaki “sapma”, arkası nasıl gelecek, bu gece nasıl bitecek endişesine garketti her birini.
Korkularını emniyete çevirmek için önümüzdeki seçimlere kadar 81 ilde teşkilatlanmayı başarabilecekler mi?
Güneydoğu Bölgesi'nde telefon ile ankete katılan seçmenlerin korkusunu anlayabilme basireti gösterebilecek mi anket şirketleri?
Oyunuzu hangi partiye vereceksiniz sorusunu, kendilerini denetleme aracı olarak gören Güneydoğulu seçmenin, hakiki cevabını almayı önümüzdeki seçimlerde başarabilecekler mi anket şirketleri ?
b-AK Partili seçmenler korktu!
Aman Allah'ım! HDP barajın altında mı kalıyor? Kürtler geri dönsün demiştik ama keşke bazıları “evde” kalsaydı endişesi... Neyse ki sadece bir kaç saat sürdü.
c-AK Parti'ye oy veren MHP'liler korktu!
Devlet Bahçeli'nin “İktidar olmama hakkımı kullanıyorum” mesafesine fena halde kızgın, o kızgınlıkla oyunu AK Parti'ye veren milliyetçi seçmenler, MHP'nin baraj altında kalma ihtimaline karşı çok korktu. Tamam Devlet Bahçeli Meral Akşener'e haksızlık etmişti. Sinan Ogan'ı ihraç etmek de neydi! Tuğrul Türkeş meselesi ciddiye alınmalıydı. Keşke bu kadar kızmasaydım. Kürt milliyetçileri Meclis'te Türk milliyetçileri dışarda diye az korku yaşamadı MHP'nin kadim seçmeni.
d- 2 Kasım sabahı iç savaş rüyası görenler korktu!
Seçimden önce diktatör aşağı diktatör yukarı diyenler, mutlu güzel günler gelecek şarkısı söyleyenler çok korktu. Gidecek derken bunlar koşa koşa coşa coşa geri geliyor. Turizmcileri bile organize etmişlerdi. Aman oteller boş kalsın, oy kullanın diye. Son baharın son tatilini yaşayamadıklarına bin pişman. AK Parti baskın parti modeliyle mi ilerleyecekti bundan böyle endişesine garkoldular. Evet evet AK Parti. AKP değil. Adamlar gidici değil. Çekeyim beyazları, yüzümde sevecen bir ifade ile “siz bizi yanlış anladınız biz esasında sadece bizim % 50'yi değil, bütün % 50'leri çok sevdik .”
e- Kendisi AK Partiye kocası HDP 'ye MHP'ye verenler kadınlar korktu
AK Parti hane halkından bütün olarak oy aldığı gibi eşi ya da babası başka partiye oy veren kadın seçmenin oyuna sahip aynı zamanda. Hal böyle olunca HDP'nin ve MHP'nin barajın altında kalma ihtimalinin konuşulduğu saatlerde kadınlar çok korktu. Bir şey bahane edilecek evde kavga çıkarılacaktı. Pek çok evde çıktı netekim.
2 Kasım seçimlerinden acilen çıkarmamız gereken netice şudur:
Kazananlara tevazu ve hizmet, kaybedenlerin payına ise kazanma sevinci düşsün.
Coğrafyamız kan ağlarken Türkiye'yi kazanmış olmanın şükrünü yaşayalım hep birlikte.
Paydamızı genişletelim.
Seçim sonuçları Allah'ın bize lütfudur. Kıymetini bilelim.
HDP ve MHP'in baraj altında kaldığı bir seçim sonucu Türkiye için çok ağır bir tablonun ortaya çıkması demekti. Çok şükür öyle bir tablo ile sarsılmadık.
Türkiye'nin muhalefete ihtiyacı var. Bunu lütfen hiç unutmayalım.
Demokrasinin kuvvetli iktidar bahsini geçtik. Ama ihtiyacımız olan kuvvetli muhalefet hanesi hala boş.
AK Partilileri bile şaşırtan tablonun tek cümle ile ifadesi şudur: Türkiye Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı, Davutoğlu'nu Başbakan olarak görmek istiyor.
Bu köşede defaatle yazdım. Bir kere daha yazmakta fayda var: Uzun vadede en hakiki müttefik eleştiridir. Türkiye'nin muhalefet yokluğu eleştirel ortamın kısırlığı ile alakalı.
Sorun şu ki gönlü CHP iktidarından yana olanlar döne döne Tayyip Erdoğan eleştirisi yapıyor.
Erdoğan karşıtı olarak saf tutmak yerine, muhalefetin boşluklarına odaklanmayı başarır inşallah merkez medya.
Fakat, pek de umutlu değilim: Sakin sakin analiz etmek, düşünmek yerine, Gandi Kemal arayışlarına geri dönüp, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önünde niye oturma eylemi yapmadın diye soruyorlar.
Arkadaşlar Türkiye insanı “oturan”ı değil, çalışanı sever.
Muhalefet ziyadesiyle akşam oturması resmi veriyor zaten...