Fikret"ten uyarlayalım:
Beşerin böyle dalaletleri var / Zehrini kendi yapar kendi yutar.
Hiçbir alan yoktur ki, orada insan için bir sınanma konusu bulunmasın.
Beşerin bildiğimiz ilk kaybettiği sınav "o ağaçtan yemek".
O ağaç ne, belli değil. Cinsellik mi, yoksa belli bir ağaç mı? Eğer ikincisi ise, ağacın kendisini yemenin anlamı olmayacağına göre meyvesi kastedilmiş olur. Aynı meyve Âdem"in çocuklarına da yasaklanmış olmalıdır. Oysa biz böyle yasak bir meyve bilmiyoruz. O halde yasaklanan ağaç insan ağacıdır.
Ama yasaklanan şeyin gerçekten bir ağaç olma ihtimali de vardır.
Bu iki ihtimale göre insanın iki temel sınavı; yemesi ve cinselliğidir. Bu iki konuda sınavı kazanırsa bu dünyayı da öbür dünyayı da kazanır. Onun için Allah Rasulü (sa): "Bana iki kapınızı garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim; ağzınız ve cinsel organınız" buyurmuştur.
Yeme içme konusunda İslam"ın haram kılma kuralı bellidir:
Kitapta ve onun açıklaması olan sünnette bir şey yasaklanmışsa bu ebediyen haramdır.
Bu kaynaklarda adı geçmemesine rağmen, temel özellikleri bakımından orada zikredilen bir şeye benzeyen de orada zikredilenin hükmünü alır.
Mesela şarap haram kılınmıştır, haramlığına konu olan temel özelliği sarhoş etmesidir. O halde sarhoş eden her şey haramdır.
Bu ilk kaynakta sözü edilmeyen ve temel özelliği olarak kıyaslanacağı bir aslı da bulunmayan şeylerde ölçü, maslahat ve mefsedet, yani fayda ve zarar dengesidir.
Safi fayda olan helal, safi zarar olan haramdır. İkisinden de bir miktar barındıran, çok olana göre hüküm alır.
Zararın iki temel belirleyicisi vardır:
İnsanın sağlığına zarar vermesi ve habis, yani selim tabiata aykırı olması.
Buna göre bir şeyin yenilip içilmesi insana zarar veriyorsa, ya da zararı faydasından çoksa, o şey haramdır.
Bu ölçü şu anlamdaki ayeti kerimeden alınmıştır: "Sana şarabı ve kumarı soruyorlar, deki onlarda çok büyük bir günah (zarar) ve insanlar için bazı faydalar vardır, ama günahı (zararı) faydasından daha büyüktür".
Böyle olunca da yasaklanmıştır.
Demek ki, böyle olan her şey haramdır.
Sigaranın ortaya çıktığı zamanlarda bazı âlimler bunun iyi bir şey olmadığını anlamışlar, bazıları ise (İbn Abidîn gibi) şöyle demişlerdir:
"Sigara konusunda bir beyan yok, henüz bir zararını da görmedik. Görseydik haramdır derdik. Eşyada aslolan mubah olmasıdır. O halde sigara da mubahtır".
Oysa bu gün sigaranın sayısız zararları bilimsel olarak ispatlanmıştır. Kanser olaylarının yüzde sekseni sigara sebebiyledir. Buna karşılık hiçbir faydası yoktur.
Sigara yanık bir şeyin yenilmesidir, yanık yemek yasaklanmıştır.
Habis bir varlıktır, çünkü sigara içenlerin nefes kokuları, sağlam tabiattaki herkesi tiksindirir.
Helal olmalarına rağmen soğan sarımsak yiyenler camiye gelmesinler denmiştir. Buna göre sigara içenler camiye ebediyen gelmemelidirler. Böyle bir şey Müslümana yakışır mı?
Bu özelliği ile sigara aynı zamanda önemli bir kul hakkı ihlalidir. Herkesin havasını kirletir. Sokaktaki çöplerin çoğunu sigara izmaritleri oluşturur.
Sigara safi israftır, yılda yirmi milyarımızın; yani iki yüz dev fabrikamızın, kırk bin otobüsün, sekiz yüz büyük okul binasının yakılıp kül edilmesi demektir.
Her yıl sigaradan 110 bin insanımız ölüyor. Oysa terör otuz yılda otuz bin insanın ölümüne sebep oldu. Demek ki sigara terörün yüz katı zararlıdır.
Böyle muzır bir varlığa İslam helal der mi?
Neresinden bakarsanız bakın, İslam kurallarına göre sigaranın haramdan başka bir hükmünü bulamazsınız.
Yine de haramlığı, mesela domuz etinin haramlığından farklıdır; o ayetle sabittir ve inkârı küfürdür, beriki içtihatla sabittir ve inkârı cehalettir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.