İtidal ve aşırılık örnekleri

04:0031/01/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Faruk Beşer

Yaratılanların en üstünü insan.



Kur'an-ı Kerim ifadesiyle insan

'
çok
mükerrem

' kılınmıştır. Yani Allah'ın ikram

ı
olan

programlarla, kerametlerle dopdoludur. '

En güzel kıvamda yaratılmıştır

'. İşte bu özelliğiyle insan yaratılanların orta çizgisini temsil eder. Mesela melekler sadece nurdan ve akıldan, hayvanlar sadece şehvetten ibarettir. Melekler Allah'a isyan edemezler, hatta bunun isteğini ve iradesini bile gösteremezler. İnsanda ise bu her iki yön de vardır. Hem melekte hem de hayvanda bulunan özellikleri taşır. Hem akla hem şehvete sahiptir. İradesini hangi yöne kullanırsa o yönde ilerler. Böylece melekten üstün olabilir. Çünkü kendisini aşağılara doğru çeken duygularına rağmen insan arzularına esir olmamıştır. Melek ise böyle bir duygusu bulunmaksızın olduğu yerdedir. Aksi olursa insan hayvandan da aşağı düşebilir. Çünkü insanı yukarı doğru çeken bir gücü olduğu halde o düşüşü seçmiştir. Hayvanda ise bu yükseliş melekesi ve iradesi yoktur.



Kısaca insanın bizatihi kendisi, varoluşsal olarak orta çizgidedir.



Kur'an-ı Kerim'in adaleti hep orta çizgi diye

gösterdiğine şahit oluruz:



“Elini boynuna bağlamış gibi cimri olma, onu bütün bütün de açma”

(

İ
sra

17/29). “

Akrabanın da hakkını ver, muhtacın da, yolda kalmışın da. Ama saçıp savurma

” (

İ
sra

17/26). “

Allah'ın seçkin kulları infak ettiklerinde israfa kaçmazlar, eli sıkı da olmazlar. Bu ikisi arasında bir kıvamdadırlar

” (Furkan 25/67). “

Yiyin için ama israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez

” (A'raf 7/31). Yani vermenin de, yemenin de aşırısı iyi değil.



Resulüllah'ın yaşayışının, yani sünnetinin Kur'an-ı Kerim'in canlı hali olduğunu hep söylüyoruz. İşte onun hayatı da bize hep mutedil ve dengeli olmamızı öğretir. Bunu anlamak için sadece şu örnekleri vermemiz yeterlidir:



Bir grup sahabî, Resulüllah'ın yaptığı ibadetleri az bularak, daha çoğunu yapıp en iyi bir kul olmak istemişler, o nasılsa peygamberdir, daha fazlasını yapmaya ihtiyacı yok demişlerdi. Birisi, ben artık bütün geceyi ibadetle geçireceğim, diğeri, ben her gün oruç tutacağım,

üçüncüsü
de
,

ben de kadınlardan uzak durup hiç evlenmeyeceğim demişti. Resulüllah bu sözleri duyunca, “

bakın ben sizin Allah'ı en iyi bileninizim, Allah'tan en çok korkanınızım,

O'na karşı en takvalı olanınızım. Böyle ikin ben gecenin bir kısmını ibadetle geçiriyor, bir kısmında uyuyorum, bazen oruç tutuyor bazen tutmuyorum. Evleniyorum, hanımlarımla birlikte oluyorum. İşte benim yolum/sünnetim budur.

Kim benim sünnetimden başka bir yol seçerse benden değildir

” (Müslim) buyurdu.



Bir başka örnek: Bir gün Hz. Ebubekir, Hanzala isimli sahabiye nasılsın diye sormuş Hanzala da çok kötüyüm, galiba münafık oldum demişti. Hz. Ebubekir, sen ne diyorsun öyle! Deyince Hanzala bunun sebebini anlattı; Resulüllah ile beraberken o bize cehennemi ve cenneti anlatıyor biz de onları görür gibi duygular yaşıyoruz. Onun yanından ayrılınca hanıma ilgi duyuyoruz, çifte çubuğa dalıp çoğu zaman bunları unutuyoruz. Yani ikiyüzlü oluyoruz dedi. Hz. Ebubekir, yahu Hanzala! Aynı durum bizde de var, bu münafıklık mıdır? Gidip Resulüllah'a soralım dediler. Aldıkları cevap şu: “Vallahi siz kendi başınıza iken de benim yanımda olduğunuz gibi olsaydınız melekler inerler, yolda da yatağınızda da sizinle tokalaşırlardı. Yani siz o zaman melek olmuş olurdunuz. Fakat ey Hanzala, siz bazen öyle olacaksınız bazen böyle, bazen öyle bazen böyle, bazen öyle bazen böyle” (Buhari).



Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, abdest ve gusül alırken, daha iyi olsun diye aslında istenmeyen bir şey yapardı, aşırıya kaçıp gözlerinin içini bile yıkardı. Ama bu durum onun bir süre sonra gözlerini kaybetmesine sebep oldu.



Dört meşhur Abdullah'ın bir diğeri, Abdullah bin Amr hanımını ihmal edecek derecede ibadet ederdi. Babası bir gün gelinine, Abdullah'tan memnun musun, diye sordu. Kadıncağız utancından gözlerini öne eğdi ve Abdullah çok iyi birisi, ama işte şöyle, diye eteğini tutup salladı. Yani bana karşı isteksiz demek istedi. Kayınpeder gidip oğlunu Resulüllah'a şikâyet etti. Resulüllah da Abdullah'ı çağırıp sordu: Abdullah, ne kadar oruç tutuyorsun? Her gün. Gece ne kadar ibadet ediyorsun? Tamamını. Kuranı Kerim'i ne kadar zamanda bitiriyorsun? Günde bir kez, deyince, Resulüllah, olmaz Abdullah! Dedi. Adeta bir pazarlığa başladılar. Abdullah hep daha çoğunu yapabileceğini söylüyor, Resulüllah ise olmaz, bu kadarına güç yetiremezsin buyuruyordu. Abdullah, sonunda, kabul eder gibi yaptım ama yine

dönüp

bildiğime devam ettim diyor. Ne var ki, erken yaşlarda iki büklüm olup güçten düşünce, 'ah, keşke onun dediğini yapsaydım' diyecektir.


#Kur'an-ı Kerim
#İtidal
#aşırılık
#abdest