1952’de Trabzon'da doğdu. İmam Hatip okulundan sonra Erzurum İslamî İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede İslam Hukuku dalında "İslam’da Sosyal Güvenlik" adlı teziyle doktor unvanı aldı. Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak 8 yıl muhtelif görevlerde bulundu. Malezya Milletlerarası İslam Üniversitesine öğretim üyesi olarak gitti ve orada 1993-1994 ders yılında iki dönem hocalık yaptı. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürdü. 1995’te doçent, 2000 yılında profesör Oldu. Aynı yıl Amerika’ya gitti ve University of Pittsburgh’da misafir profesör olarak araştırmalarda bulundu. 2005-2006 ders yılında Dubai’de Faculty of Islamic and Arabic Studies’te hocalık yaptı. 600’den fazla TV programı var. Halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. 22 kitabı yayımlanan yazar 2012 yılından bu yana Yeni Şafak’ta yazıyor.
Kitaplarından bazıları:
İslam’da Sosyal Güvenlik
Sosyal Riskler Sigorta ve İslam
Sosyal İslam
İslam’da Kadının Çalışması, Sosyal Güvenliği ve İslam
Zenginlik ve Fakirlik Kavramları
Bilgi Fıkıh ve İçtihat
Din, Demokrasi ve Hayat
Hanımlara Özel İlmihal
Hanımlara Özel Fetvalar
Güncel Meseleler Dinî Çözümler
Fetvalarla Çağdaş Hayat
Düşünerek İnanmak
Yaratılanların en üstünü insan.
Kur'an-ı Kerim ifadesiyle insan
' kılınmıştır. Yani Allah'ın ikram
programlarla, kerametlerle dopdoludur. '
'. İşte bu özelliğiyle insan yaratılanların orta çizgisini temsil eder. Mesela melekler sadece nurdan ve akıldan, hayvanlar sadece şehvetten ibarettir. Melekler Allah'a isyan edemezler, hatta bunun isteğini ve iradesini bile gösteremezler. İnsanda ise bu her iki yön de vardır. Hem melekte hem de hayvanda bulunan özellikleri taşır. Hem akla hem şehvete sahiptir. İradesini hangi yöne kullanırsa o yönde ilerler. Böylece melekten üstün olabilir. Çünkü kendisini aşağılara doğru çeken duygularına rağmen insan arzularına esir olmamıştır. Melek ise böyle bir duygusu bulunmaksızın olduğu yerdedir. Aksi olursa insan hayvandan da aşağı düşebilir. Çünkü insanı yukarı doğru çeken bir gücü olduğu halde o düşüşü seçmiştir. Hayvanda ise bu yükseliş melekesi ve iradesi yoktur.
Kısaca insanın bizatihi kendisi, varoluşsal olarak orta çizgidedir.
Kur'an-ı Kerim'in adaleti hep orta çizgi diye
gösterdiğine şahit oluruz:
(
17/29). “
” (
17/26). “
” (Furkan 25/67). “
” (A'raf 7/31). Yani vermenin de, yemenin de aşırısı iyi değil.
Resulüllah'ın yaşayışının, yani sünnetinin Kur'an-ı Kerim'in canlı hali olduğunu hep söylüyoruz. İşte onun hayatı da bize hep mutedil ve dengeli olmamızı öğretir. Bunu anlamak için sadece şu örnekleri vermemiz yeterlidir:
Bir grup sahabî, Resulüllah'ın yaptığı ibadetleri az bularak, daha çoğunu yapıp en iyi bir kul olmak istemişler, o nasılsa peygamberdir, daha fazlasını yapmaya ihtiyacı yok demişlerdi. Birisi, ben artık bütün geceyi ibadetle geçireceğim, diğeri, ben her gün oruç tutacağım,
ben de kadınlardan uzak durup hiç evlenmeyeceğim demişti. Resulüllah bu sözleri duyunca, “
O'na karşı en takvalı olanınızım. Böyle ikin ben gecenin bir kısmını ibadetle geçiriyor, bir kısmında uyuyorum, bazen oruç tutuyor bazen tutmuyorum. Evleniyorum, hanımlarımla birlikte oluyorum. İşte benim yolum/sünnetim budur.
” (Müslim) buyurdu.
Bir başka örnek: Bir gün Hz. Ebubekir, Hanzala isimli sahabiye nasılsın diye sormuş Hanzala da çok kötüyüm, galiba münafık oldum demişti. Hz. Ebubekir, sen ne diyorsun öyle! Deyince Hanzala bunun sebebini anlattı; Resulüllah ile beraberken o bize cehennemi ve cenneti anlatıyor biz de onları görür gibi duygular yaşıyoruz. Onun yanından ayrılınca hanıma ilgi duyuyoruz, çifte çubuğa dalıp çoğu zaman bunları unutuyoruz. Yani ikiyüzlü oluyoruz dedi. Hz. Ebubekir, yahu Hanzala! Aynı durum bizde de var, bu münafıklık mıdır? Gidip Resulüllah'a soralım dediler. Aldıkları cevap şu: “Vallahi siz kendi başınıza iken de benim yanımda olduğunuz gibi olsaydınız melekler inerler, yolda da yatağınızda da sizinle tokalaşırlardı. Yani siz o zaman melek olmuş olurdunuz. Fakat ey Hanzala, siz bazen öyle olacaksınız bazen böyle, bazen öyle bazen böyle, bazen öyle bazen böyle” (Buhari).
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, abdest ve gusül alırken, daha iyi olsun diye aslında istenmeyen bir şey yapardı, aşırıya kaçıp gözlerinin içini bile yıkardı. Ama bu durum onun bir süre sonra gözlerini kaybetmesine sebep oldu.
Dört meşhur Abdullah'ın bir diğeri, Abdullah bin Amr hanımını ihmal edecek derecede ibadet ederdi. Babası bir gün gelinine, Abdullah'tan memnun musun, diye sordu. Kadıncağız utancından gözlerini öne eğdi ve Abdullah çok iyi birisi, ama işte şöyle, diye eteğini tutup salladı. Yani bana karşı isteksiz demek istedi. Kayınpeder gidip oğlunu Resulüllah'a şikâyet etti. Resulüllah da Abdullah'ı çağırıp sordu: Abdullah, ne kadar oruç tutuyorsun? Her gün. Gece ne kadar ibadet ediyorsun? Tamamını. Kuranı Kerim'i ne kadar zamanda bitiriyorsun? Günde bir kez, deyince, Resulüllah, olmaz Abdullah! Dedi. Adeta bir pazarlığa başladılar. Abdullah hep daha çoğunu yapabileceğini söylüyor, Resulüllah ise olmaz, bu kadarına güç yetiremezsin buyuruyordu. Abdullah, sonunda, kabul eder gibi yaptım ama yine
bildiğime devam ettim diyor. Ne var ki, erken yaşlarda iki büklüm olup güçten düşünce, 'ah, keşke onun dediğini yapsaydım' diyecektir.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.