Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yayınladığı Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öneren raporda, ilginç bir talep dikkat çekiyor. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projesinden santralin güvenliğinden dolayı vazgeçilmesi talebi.Görünen şu: AB ya da AP fark etmez, Türkiye’ye karşı dün olduğu gibi bugün de önyargılı, politik tavırları devam ediyor.Eskiden birçok konu ile ilgili“yapılması gerektiğine dair”talepleri olurdu. Şimdi ise tam tersi söz konusu. Nükleer enerji santrali projesinin durdurulmasını
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yayınladığı Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öneren raporda, ilginç bir talep dikkat çekiyor. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projesinden santralin güvenliğinden dolayı vazgeçilmesi talebi.
Görünen şu: AB ya da AP fark etmez, Türkiye’ye karşı dün olduğu gibi bugün de önyargılı, politik tavırları devam ediyor.
Eskiden birçok konu ile ilgili
“yapılması gerektiğine dair”
talepleri olurdu. Şimdi ise tam tersi söz konusu. Nükleer enerji santrali projesinin durdurulmasını istiyorlar. Anlaşılan, Türkiye’nin enerjide
merkez ülke olma arayışında olması, enerji çeşitliliğini sağlamak için doğalgaz boru hatları projelerine başlaması ve Türkiye’nin coğrafi konumunun kendisine verdiği avantajı kullanması, AB’yi rahatsız etmiş.
Türkiye’nin enerji arz güvenliği
için Rusya ile Türk Akımı, Azerbaycan ile TANAP
ve diğer bölge ülkeleriyle devam eden büyük proje çalışmaları başladığından beri AB’nin önyargılı tavrı daha da fazlalaştı, hatta AB, Türkiye’nin enerji projelerini kendisine tehlike olarak görüyor.
Çünkü Türkiye, enerji sayesinde Hazar’da var olduğu gibi, doğuda da, Doğu Akdeniz’de de var.
Yani enerji kaynaklarının olduğu her yerde, Türkiye’nin de ismi geçiyor. Dolayısıyla Türkiye, enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerle bu kaynakları kullanan ülkeler arasında hem köprü, hem merkez hem de enerjinin anahtarı konumunda.
AB, Türkiye’nin bu konumunu ve varacağı yere ulaşmasını engellemek için, Akkuyu nükleer santrali projesini, deprem riskini gerekçe göstererek, Akdeniz bölgesi için bir tehdit ve tehlike olarak öne sürüyor. AB Akdeniz diyor, çünkü
Akdeniz’deki doğalgaz ve bu gazın AB piyasalarına taşınması, ancak Türkiye sayesinde olacak
.
Ayrıca, bu bölgedeki gazın sahiplerinden birisi de Türkiye.
AB’NİN NÜKLEER SANTRALLERİ
Peki Türkiye’ye nükleer santral projesini durdurmasını söyleyen AB ülkelerindeki nükleer santral karnesi nasıl?
Nükleer reaktörü olmayan daha yeni nükleer enerjide var olmaya çalışan Türkiye’nin nükleere enerjiye geçişini ve Türkiye’nin nükleer enerji projelerine itiraz eden
AB içinde yer alan ülkelerde kaç tane nükleer reaktörü var?
AB ülkelerinden
Almanya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, Macaristan, Slovakya, Slovenya, Bulgaristan ve Romanya
nükleer rektöre sahip. Yani AB’nin yarısında nükleer enerji kullanılmakta.
Dünya’da 31 ülkede toplam 444 nükleer reaktör işletme var. Bunun yaklaşık 130’su AB ülkelerinde.
AB ülkelerinde en fazla nükleer reaktöre sahip olan ülke
ise Fransa. Fransa’nın 58 nükleer reaktörü var ve elektriğin yüzde 77’sini nükleer enerjiden sağlıyor.
10 tane nükleer reaktörü olan İsveç’in ise elektriği nükleerden karşılama oranı yüzde 41. Belçika’da nükleer reaktör sayısı 7, elektrik enerjisinin yüzde 47’si nükleer reaktörden elde ediliyor.
Diğer yandan, AB’den ayrılma sürecinde olan
İngiltere’nin 15 tane reaktörü var. Elektriğin yüzde 17’sini nükleer enerjiden sağlarken,
8 nükleer reaktörü olan Almanya’da elektriğin yüzde 16’sının kaynağı nükleer.
Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Macaristan, Bulgaristan ve daha birçok AB ülkesinde yaklaşık 130 nükleer reaktörden bahsediyoruz.
Doğu Avrupa’da olan bu ülkelerde elektriğin yaklaşık yarısı nükleerden sağlanıyor.
Peki AB ülkelerinin nükleer reaktör karnesi oldukça iyiyken, Türkiye’deki durum ne? Yani Türkiye’nin kaç tane nükleer reaktörü var? Cevap: Sıfır.
AB ülkeleri nükleer santral inşa ederken ve elektrik üretirken problem yok.
Ancak Türkiye nükleer santral projesi için hareket geçince, hiçbir gerekçesi olmayan nedenlerle ve bahanelerle bu konuyu uluslararası alanda tartışma konusu yapıyorlar, AB müzakerelerinde koşul olarak öne sürüyorlar ve ekonomik ve siyasi ilişikler için engel çıkarıyorlar.
Bu kadar da çifte standart olmaz….
Tüm bunlara rağmen, Türkiye enerji gündemindeki başlıklarda hiçbir erteleme yapmadan yoluna devam ediyor. 22. Dünya Petrol Kongresi
tarihlerinde ilk defa
’da gerçekleşiyor.
İlk kez Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılacak kongre,
Cumhurbaşkanı Erdoğan himayesinde. Dünya’da enerji şirketlerinin başkanları, sektörün ileri gelen şirketleri, Enerji Bakanları ve devlet başkanları bu zirve için İstanbul’da olacaklar.
Türkiye son yıllarda enerjide merkez ülke olma yolunda ilerlerken, konferansta da bu özelliği öne çıkarılıyor. Konferansın temel mottosu “
Enerji’nin anahtar ülkesi
”. Enerjinin tüm kapılarının İstanbul’da olacağı düşünüldüğünde, “
Enerji’nin anahtar ülkesi” prensibiyle öne çıkan Türkiye, başta petrol ve doğalgaz olmak üzere dünya enerjisine yol gösterecek.
Sıklıkla dile getirdiğimiz
“Türkiye’nin enerji de ticaret merkezi”
olma yolunda atılan bu adımlar hızlandıkça, Türkiye yalnızca kendi enerji arz güvenliği değil, özellikle AB ülkelerinin enerji arz güvenliğinde de kilit noktaya taşınacak.
Baltalamak istediklerinin, tehlikeye attıklarının kendi enerji arz güvenliği olduğunu ise, daha sonra çok daha iyi anlayacaklar.
#Türkiye
#Petrol
#Avrupa Parlamentosu