Kürt hareketi uzlaşma ve barış istiyor mu?

04:0023/01/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Ayşe Böhürler

90'lı yıllar hepimizin travmasıdır. Ülkenin güneydoğusunda yaşananlara karşı duruşumuz da, İslami kesimin konuya bakışı da ortadadır. Üşenmeyen yayınlara baksın. Bugün ne devlet o günkü devlettir, ne PKK o günkü PKK, ne de bölgesel güçler ve durum o günkü gibidir. Bugünü o günlerle karıştırmak laf salatası yapmaya elverişli bir durum ortaya çıkartıyor ki bu da bir işe yaramıyor. Bugün ortaya çıkan resimde Kürt halkının yanında olmakla bölgesel dinamiklerin etkisindeki Kürt hareketinin boyunduruğu altına girmek aynı şeyler değildir. Bunları birbirinden ayırmadan barıştan söz etmek ise mümkün değil. Bu üç dinamiği bir arada değerlendirerek, meseleye bütüncül bakan analizlerden birisine GMF'in (bir düşünce kuruluşu) sitesinde rastladım. Galip Dalay'ın yazısını özetleyerek sizinle paylaşmak istiyorum. Yazı, Kürt hareketinde “uzlaşma ve barış” isteğinin olmadığını tam tersi fırsat bu fırsattır diyerek dayattığı durumu çok iyi özetliyor.



Dalay diyor ki;



-Kürt hareketinin politik hedeflerinin evrimi ve onu takipteki azmi devam ediyor. 90'ların sonunda ve iki binlerin başlarında, Kürt hareketinin referans noktası Avrupa Birliği normlarına göre Kürt haklarının artırılmasıydı. PKK için şimdi bağlam değişmiştir. Kürtlerin Suriye ve Irak'ta kazanımları artık PKK'nın ilk referans noktasıdır. PKK, PYD'nin Suriye'de yaptığını, Türkiye'nin Kürtlerin bulunduğu kısımlarında

zorla şehirleri, ilçeleri ve mahalleleri işgal ederek demokratik öz yönetim ilan ederek ve defakto politik otorite kurmaya yeltenerek yapmaya çalışıyor.


-PKK'nın yeni siyasi özlemleri son kentsel savaşa zemin oluşturdu. Bu Kürt hareketi ve Kürt toplumu arasında yeni hatları çiziyor...



-Özellikle Rus jetinin düşürülmesinden sonra PKK, Suriye'nin Kürt bölümündeki PYD'nin de elde ettiği kazanımlardan sonra gaza getirildi.

PKK bu olanlardan sonra daha az uzlaşmacı ve daha fazla kendine güvenir hale geldi.


-

Barış sürecinin kesintiye uğraması tek taraflı bir süreç değildir

, sadece hükümetin çözüm sürecine dair ciddiyet eksikliğine mal edilemez.



-

PKK'nın Suriye'deki stratejisini Türkiye'de denemeye çalışmasıyla

olay düşük yoğunluklu savaşa dönüştü. Savaş il merkezlerine indi ve kuşatmalar mahallelere, şehir merkezlerine ve ilçelere yayıldı.



-Hükümet buna birçok şehirde ve ilçede sokağa çıkma yasağı uygulayarak yanıt verdi. Bu ise yaklaşık 1.5 milyon insanın sosyal, ekonomik hatta politik hayatını etkiliyor.



-Kürt siyaset sahnesinin oyuncuları artık sadece PKK değil;

DTK, HDP, KDP (Kürdistan Demokratik Partisi Irak), PYD, YPG'yi de kapsıyor.



-

PKK Kürt bölgesindeki tek güç olmayı arzuluyor. Bunun gerçekleşmesi Türkiye'nin mevcut siyasi sisteminde mümkün değildir.



-Bu süre içerisinde, PKK, PYD'nin bölgesel ve yönetimsel hedeflerini Suriye'nin Kürt bölgesinde gerçekleştirmesini saygıyla izliyor.



-

PKK, Türkiye'deki barış sürecinin ilerlemesi ile kendi kazanımlarını sağlamlaştırma arasında bir tercih ile karşı karşıya kalırsa, ikincisini seçecektir

. PKK inanıyor ki, Suriye'deki mevcut durum onlara bir daha asla tekrarlanmayacak tarihi bir fırsat sunuyor. Türkiye'deki barış süreci için ise, tekrar başlama düğmesine basmak için daima bir olanak olarak görülüyor.



Türkiye bölgesel bir varoluş savaşı verirken durduğumuz taraf elbette “

kendi ülkemizin”

yanı olacaktır.





MUSTAFA KOÇ


Türkiye'nin tarihi Koç ailesinin tarihiyle kesişir. Mustafa Koç'un vefatının Türkiye için önemli bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Kendisine Allah'tan rahmet; ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.



#kürt hareketi
#Avrupa Birliği
#DTK
#HDP
#KDP
#Mustafa Koç