Sibernetik, canlı cansız bütün nizam-ı alemi yöneten yasaları anlamak için iyi bir fikir jimnastiği sağlar bize. Buradan bakınca Murphy kanunlarından birisi bugün yaşananları özetliyor: “Bir yerde bir çatlak varsa illa ki büyür…”
Her ne kadar siyasetin uzağında olsam da izlemeye devam ediyorum. Bu süreçlerin içinde pek çok kişiyle yakın dostluğa sahip bir geçmişten geliyorum. Ortak tarihimiz var. Şu aşamadan sonra bir anlamı olmasa da, yaşananları tanımlamaya katkı sağlaması açısından (eski yazılarımda söz ettiğim) bazı noktaları tekrar hatırlamakta yarar görüyorum.
Gençliğimizde Dücane Cündioğlu'ndan Ahmet Davutoğlu'na geniş bir dost halkasının içinde geliştik, öğrendik ve değiştik. Şimdi hepimiz fikren ve cismen farklı yerlerde olsak da çıkışımız da, yol maceralarımız da ortaktı. Hepimiz farklı yönlerden gelip İslami hareketin oluşum safhasında buluştuk. İlk tanıştığımızda farklı farklı arayışlarımız vardı. Savrulmalar, tökezlemeler olsa da birbirimizi uyarırdık. Samimiyet hepimiz için esastı. Milli Görüş hareketini destekler ama ondan daha bağımsız, farklı, entelektüel yönü daha güçlü bir yol oluşturmaya çalışırdık. Sağcılıkla yolumuzu ayırırken “yeni İslamcılık” perspektifi, din algımızı da geleneksel olandan ayrıştırmıştı. “Ne yapılmalı? Eylem pratiği ne olmalı” sorusu bu grubun arasındaki fikir ayrılıklarının ilk ortaya çıktığı tartışmadır. Daha önce ülkücü ya da Marksist hareketlerden gelenler bu soruya daha eylemsel bakarken Ahmet Davutoğlu işin hep fikir kısmında kalmakta ısrar etti. Sahaya inmekten kaçındı. Akademik çalışmalarını yaptı, Bilim Sanat Vakfı aracılığıyla şimdi etrafında olan öğrencilerini yetiştirdi. Vakfın ismi bile murad edileni çok iyi ortaya koyuyor. Bir stratejisi ve teorisi vardı. Onu yazmaya ve sonrasında uygulamaya adadı kendini. Her kesimden büyük saygı gördü. Ancak İslami kesime siyasetin önünü açan, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, Milli Görüş hareketinin içinden gelen ekip oldu. Liderliği onlar götürdü, kitleleri onlar ikna etti. Bugün de bu tablo değişmiş değil. İslami hareketin siyaset pratiği bu ekiple güçlendi, yol aldı, başarı kazandı. Tüm bu süreçlerde fikir ve strateji desteği olsa da Ahmet Davutoğlu'nun ne Ak Parti kurulurken ne de danışmanlık döneminde siyasete sıcak bakmadığı kendi ifadesidir. Uzun süre ortak bir arkadaş grubunun üyesi olarak tanıdığım Hoca'nın özellikle siyasetteki yüzü beni çok şaşırtmıştır. Sürekli eylem pratiği isteyen, yüzlerce uyaranı dikkate almayı gerektiren siyaset sahasının Hoca'nın karakterine uymadığını hep düşünmüşümdür. Bu kanaatim yıllar içinde güçlendi. Siyasetin gereklerini, kurallarını sonuna kadar yapmaya çalışsa da, muhabbetle bu işe sarılsa da siyasetin alaylısı olmakla mekteplisi olmak arasındaki ayırım hep kendini belli etti. Teori ve strateji sahibi olmakla, pratiğe hakim olmak arasındaki fark bugünkü resmi ortaya çıkardı.
Sayın Davutoğlu'nun kongre kararını açıkladığı konuşmasını dinlerken, meselenin davadan sapma ya da bir yol ayırımı olmadığının altını çizmesini önemsedim. Bu İslami hareketin averaj kaybı olarak algılanmamalı. Ancak bence mesele bir “refik” meselesi de değil. Eğer öyle olsaydı bu bir özeleştiri de gerektirirdi. Temel mesele kişisel olmanın da ötesinde bir sistem sorunudur. İzlediğim kadarıyla olay 'kişisel' değil 'yapısal 'sebeplerle analiz edilmeli.
“
” diyen sibernetik yasaları, başka bir yerden de Murphy kanunları şöyle tanımlar: “
.” Bunun bize hal tercümesi ise “
olmalı. “
” sözünü bizim camia çok tekrarlar. Umarım bu sözün gereği de yapılır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.