Diğer taraftan din bizim için bireysel olanın ötesinde toplumsal ve siyasal olanı da kapsıyordu. Hayallerimiz, hedeflerimiz ve hayatımız böyle şekillendi. Öteki kimliğimizi yer yer de marjinalliği içselleştirerek bugünlere geldik. Hayat tarzı tartışmaları bizim dönemimizin en popüler tartışmasıydı. Aynı zamanda da hayat tarzı farklı olan insanlarla en fazla bir arada bulunulan dönem oldu.
Bugün kendilerini öteki olarak tanımlayanlar değişirken, aynı 'bir arada'lıkları bulmak da mümkün değil. Geçmişin ötekileri uzun süredir iktidarda. Öteki olma duygusunu hissedenler yer değiştirdi. Bu koşullar altında “hayat tarzı” tartışmalarında durduğumuz yeri yeniden dikkatle gözden geçirmeliyiz. Hadis-i şerifte olduğu gibi “kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yapmama” ilkesini güçlendirerek.
En önemlisi de kendimize bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor.
İşe gençleri eleştirmeden önce kendimizi eleştirmekle başlamakta fayda var. Bizim tarihimizde her şeyi eleştirmekle her şeyi kabullenmek arasındaki mesafe çok da uzun değil.
Tüm bu tartışmaların yanı sıra, Gannushi'nin çıkışıyla birlikte dindarlığın tekamülünde bireysel alanı ve tercihi ön plana almak gibi birçok konuyu yeniden kendimizi revize ederek konuşmalıyız.
“Bazı insanlar var ki kendileri ölse bile hafızalarda kalır, efsaneleşir… Bunlardan birisi de Kayserili vakıf insanı Nevin Akyurt. Nevin Akyurt efsanesi yabancılar, özellikle de yoksullar ve zenginler arasındaki üst sınıflar tarafından doğal kabul edilen ve tiksintiyle belirlenen sınırların ihlaline dayanıyor. Vakıfçıların gözünde Nevin Akyurt'un en müstesna özelliği, kendisiyle aralarında büyük bir sosyal mesafe bulunan insanlara ancak yakın ilişkilerde mümkün olabilecek bir ihtimam ve samimiyetle temas etmesi. Yani gösteriş için değil, gerçek bir hayırseverlik örneği.”
Yukarıdaki satırlar bir akademisyen olan Hilal Alkan Zeybek'in “Yoksulluğa Dokunmak, Ötekiyle Karşılaşmada Bedenin Ahlaki Dönüşümü” isimli lisansüstü çalışmasından aldım. Bu tezi okurken bir kez daha Nevin Hanımı rahmetle anmanın ötesinde ahlakın oluşum süreçleri üzerine ıskaladığımız yerleri görme imkanı da doğdu. Biz dindarlık iddiası olanlar meseleyi nereden yanlış tutuyoruz? Öteki olan ilişkiyi nerede kuramıyoruz? Kısaca değerlerden hem bu kadar çok söz edip hem de bu kadar hızla nasıl uzaklaşıyoruz? Hilal Alkan'ın Nevin Akyurt örneği üzerinden ahlakın şekillenme süreçlerini anlattığı tezin sonuç bölümündeki yorumunu da önemli buldum. “
Kısaca bunu ne kadar çoğaltırsak ahlakı da o kadar sağlamlaştırırız.
Din ahlak eşitlenmesi bağlamında baktığımızda ötekiyle ilişki dindarlığı hem şekillendiren hem de güçlendiren en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ötekiyle aramıza ne kadar çok duvar örersek o kadar çok eksik kalırız.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.