Haber dünkü Hürriyet'te “Orhan Pamuk dünyanın en etkili 4'üncü ismi” başlığıyla yer almış…Müsaadenizle önce şuThe Huffington Post, The World Postgazetelerinin duruşuna ışık tutabilecek bir olayı aktaralım, sonra da onların İsviçre'dekiGottlieb Duttweiler Enstitüsü'nün desteği ile belirledikleri 20 kişilik '2015 Dünyanın En Etkili Kanaat Önderleri Listesi'ni…22 Ağustos günü bu sütunda kendilerinden söz etmişiz… The World Post'da yer almış bir makale imiş bu. Başlığı şuymuş: “Türkiye Eski CIA Ajanı
Haber dünkü Hürriyet'te “
Orhan Pamuk dünyanın en etkili 4'üncü ismi
” başlığıyla yer almış…
Müsaadenizle önce şu
The Huffington Post, The World Post
gazetelerinin duruşuna ışık tutabilecek bir olayı aktaralım, sonra da onların İsviçre'deki
Gottlieb Duttweiler Enstitüsü
'nün desteği ile belirledikleri 20 kişilik '
2015 Dünyanın En Etkili Kanaat Önderleri Listesi'
ni…
22 Ağustos günü bu sütunda kendilerinden söz etmişiz… The World Post'da yer almış bir makale imiş bu. Başlığı şuymuş: “Türk
iye Eski CIA Ajanı ve Lobici'ye Kürtlere ve IŞİD'e Karşı Yürüttüğü Saldırılar Konusunda İnsanları Yanıltması İçin Ödeme Yapıyor”…
Haber 19'unda konmuş internete. Pek fazla yayılmamış. Yazıyı kaleme aldığımız sıralarda 591 kez paylaşılmış (Share); 488 kez Tweet atılmış; 48 adet de üzerine yorum yapılmış.
Yazının girişi hayli çarpıcı (ünlemler bize ait):
“Türkiye'nin stratejik 'üçkâğıtları' üzerine dünya çapında son haftalarda binlerce makale yayınlandı (!)… Neydi o üçkâğıt? IŞİD'le savaşıyormuş gibi yapıp Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı kahramanca (!) savaşan Kürtlere karşı bir 'soykırım bombalaması' yürütülmesi…”
'Soykırım' kavramını görünce içimize bir kurt düştü… Kim bu yazar diye baktık. Adamın adı pek çok şeyi söylüyordu aslında:
Harut Sasunyan
. Ne iş yapar, diye baktık.
The California Courier
gazetesinin yayıncısıymış Sasunyan efendi… Bu sefer o gazetenin sitesine uğradık. Gazetenin logosunun hemen altında ne yazıyordu, dersiniz: “
The Newspaper of All Armenians Published Weekly Since 1958”…
(Tüm Ermeniler'in 1958'den beri haftalık olarak yayınlanan gazetesi)…
Peki, o makaleyi alıntılayıp yayınlayan ve de bu en '
En etkililer
' listesinin ortak yaratıcısı olan
The World Post
'un yayıncısı kimmiş? İki kuruluş:
The Huffington Post
ve
Berggruen Institute
… Berggruen'ün kurucusu kimmiş efendim?
Nicolas Berggruen
… O neyin nesiymiş? Araştırmanın bundan sonrasını Google'da sorgulama yapma merakı ve derinlik sevdalısı arkadaşlara bırakalım… Deşin bakın neler çıkıyor…
The Huffington
Post ve
The World Post
'u bu çarpıcı Düşünce Etkileyicileri Listesi'ni (Thought Leaders 2015) hazırlama konusunda destek veren
Gottlieb Duttweiler Enstitüsü
ise İsviçre'nin en eski düşünce kuruluşu (Think-Tank) olarak biliniyor. Duttweiler Migros'un kurucusu. Aslında üç 'T' diye adlandırılabilecek konulara odaklanmasıyla ünlü: Tüketim, Ticaret ve Toplum… Migros tarafından finanse ediliyor ve
Migros
CEO'ları bu enstitünün doğal başkanları… Kuruluş bu kez de bu gazetelere ve listeye destek vermiş…
Şimdi listeye dikkatle bakın ve sorun kendinize Türkiye'den 'Düşünce Lideri' olarak
Orhan Pamuk
'tan başka kim girebilirdi, diye… Aklınıza mutlaka bir dizi aday gelecektir bu liste ve yukarıdaki gazetelerin fıtratına uygun:
1
. Papa Francis,
2
. Paulo Coelho,
3
. Muhammed Yunus, 4.
Orhan Pamuk
,
5.
Edward Snowden,
6.
Umberto Eco,
7.
Richard Dawkins,
8
. Dalai Lama,
9.
Yo Yo Ma,
10
. Al Gore,
11.
Henry Kissinger,
12
. Tim Berners Lee,
13
. George Soros,
14
.
Noam Chomsky,
15
. Papa Benedict,
16
. Peter Singer,
17
. Deepak Chopra,
18
. Ernesto Zedillo,
19
. Stephen Hawking,
20
. Joseph Stiglitz…
Kabahat ne bu listeyi hazırlayanlarda, ne de Türkiye'ye karşı bütün tezlere kapılarını açanlarda, ne de bunları referans alıp yayınlayanlarda. Kabahatin büyüğü bunu hakikate yakın bir nizam ve anlayışla hazırlayıp yayınlamayanlarda… Yani
stratejik iletişimi
ülke çıkarlarına yönelik kullanmayı bir türlü sistematize edemeyenlerde…
Antalya yine kendi çalıp kendi oynadı…
Bu sefer nedense ümitliydim…
Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel Bey'i
bir dönem yakından tanıma ve takdirle izleme fırsatı bulduk diye mi; yoksa bu konuyu pek çok aklı başında insan yıllardır yazıyor; artık bu sefer adam edilir diye düşündüğümüzden mi bilemem; ama umutluydum iyi bir şeyler olacak diye…
Ancak bir de baktık ki eski hamam eski tas. Şu etkinliğin adını bir değiştirseler bütün sorun çözülecek belki de, beklentiler düşecek. Herkes rahatlayacak. Mesela deseler ki:
Antalya Sanat Filmleri Festivali
… Bir tane de adam gibi Oscar'ı model alan bir organizasyon düzenleseler… Kimse ağzını açıp “Yahu burada birinci gelen filmleri kimse izlemiyor; ödül alan sanatçıları kimse tanımıyor; sinema demek şöhret demektir; bu festival şöhrete falan prim vermiyor; bu tür festivallerin tek amacı vardır, o da sinema ticaretine hizmet etmektir amatörlere değil” diye eleştirmeyecek mi? Şöhret diye bula bula geçmişteki (özellikle Julia'daki müthiş rolüyle) oyunculuğuna hayran olduğum, ancak günümüzün sinemasında doğal olarak izi olmayan
Vanessa Redgrave
'i mi bulmuşlar şöhret diye davet etmek için? (Yerden yere çaldıkları Yeşilçam'ın starlarından medet ummaya da utanmıyorlar; onlar da olmasa, medya hiç görmeyecek festivali.)
Ne büyük emekler verilmiş ne hoş filmler belki hepsi. Başarılı sanatçılar… Ancak popüler sinemada karşılıkları yok ne yazık ki. Ve de Antalya Film Festivali popüler sinemanın bir organizasyonu olarak lanse edilmiyor mu?.. Allah rızası için şu listeye bir bakın. Ne kalacak geriye bu festivalden:
En İyi Film: “
Sarmaşık
”, En İyi Yönetmen: “Sarmaşık”-
Tolga Karaçelik
, En İyi Senaryo: “Sarmaşık”, En İyi Erkek Oyuncu: “Sarmaşık”-
Nadir Sarıbacak
, En İyi Kadın Oyuncu: Kalandar Soğuğu filmindeki rolüyle
Nuray Yeşilaras
.
Diğer ödülleri internette bulabilirsiniz… Bakalım Menderes Bey, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve diğer ilgili kuruluş ve kişiler Antalya Film Festivali'ni Türkiye Markası'nın bir değer unsuru olarak konumlamayı ne zaman akıllarına getirecekler?..
#en etkili isimler
#orhan pamuk
#Antalya Sanat Filmleri Festivali