İktidar partisi olağanüstü bir kongre toplayacak, yeni bir genel başkan, dolayısıyla başbakan belirleyecek. Bu konuda tayin edici işaret partinin hakimi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelecek. Tek adaylı olağanüstü kongre ise bu işareti onaylayacak.
Şöyle özetleyelim: Davutoğlu, 27 Ağustos 2014'te yapılan kongrede Erdoğan'ın kararıyla genel başkan seçilmiş ve Başbakanlığa atanmıştı. Erdoğan'ın isteğiyle makamını bırakmaya karar verdi. 22 Mayıs 2016'da yerine yine Erdoğan'ın belirleyeceği biri gelecek...Bunun anlamı ne?
Erdoğan'ın AK Parti'nin başından ayrılırken yerini alacak kişiyi belirlemesi, (atama, vesayet gibi ciddi eleştirilere uğrasa da) daha beklenen, yaşanmış, bu anlamda olağan bir siyasi tablo oluşturuyordu.
Erdoğan'ın bugün Cumhurbaşkanı sıfatıyla iktidar partisinin genel başkan değişikliğini belirleyen asli güç olması olağanüstü bir duruma işaret ediyor.
Nitekim iki sonuç kendiliğinden ortadadır:
-Anayasa'daki aksi yöndeki hükme rağmen, Erdoğan'ın bir siyasi partinin iç yapısındaki belirleyici gücü üzerinden
dönemi start almıştır.
- Erdoğan'ın hem AK Parti'nin (dolayısıyla yasama çoğunluğunun), hem yürütme organının lideri olması, denge mekanizmalarından yoksun kuvvetli ve fiili bir başkanlık sisteminin önünü açılmıştır.
Özetle Tayyip Erdoğan iktidarının
döneminden sonra, 3. evresi başlamıştır. Bu evre, şüphe yok ki, AK Parti Erdoğan özdeşliğinin, Erdoğan kişisel ve karizmatik iktidarının bir kez daha tescil edilmesidir.
Bu aslında, yeni bir evreye ilişkin kurucu bir durumdur.
Elbette bu evre, türlü soru, sorun ve riskleri de içermektedir. Sadık ve bağımlı bir başbakan modelinde, dengeler tümüyle devre dışı mı kalacaktır? Örneğin ekonomi politikası ne olacaktır? Özgürlükler çıtası aşağıya çekilecek midir? İktidar şahsileşmesinin dozu artacak mıdır? Anayasa ihlalleri tartışmaları yoğunlaşacak mıdır? İstikrar ve kriz arasındaki denge nasıl oluşacaktır?
Bunlar kritik ve yapısal sorulardır.
Şüphe yok ki, sistem, Erdoğan merkezli bir işleyiş ve itaat sistemi açısından daha da pekişecektir.
Zira son gelişme bir anlamda siyasi iktidar içinde ve hakim düzeninde denge sisteminin sona ermesi, iktidar paylaşımı ihtimalinin sönmesi anlamına gelmektedir.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Açık, iktidar kullanımı sorusu ve sorunuyla gelindi.
Erdoğan cumhurbaşkanı olacağını ima ettiği günden bu yana AK Parti
ya da
modellerini, ihtimallerini tartışmaya başladı. Bunlar çerçevesinde önce Abdullah Gül ismi ortaya atıldı. Gül ismi, parti içi yoklamalarda, Erdoğan'ın yerini alacak ilk tercih olmasına rağmen Erdoğan tarafından kabul görmedi. Gerekçe, açık olarak telaffuz edilmeyen, ama unsurları tanımlanan
ya da
teziydi.
Daha sonra kimi kurucuların başlattığı aynı istikametteki küçük muhalefet dalgası oldu. Bu dalga aynı gerekçelerle Erdoğan tarafından savuşturuldu, marjinalleşmeyle, tasfiyelerle sonuçlandı.
En nihayet Davutoğlu'yla yeni bir dönem başladı.
Bu, aynı zamanda bir arayış dönemiydi.
Denge üzerine oturan bir paylaşım modeli oluşacak mıydı?
Ancak daha ilk günden itibaren
ve
tezleri tokuşmaya başladı. Görüş ayrılıkları oldu. Bunlar kamuoyu önüne taşındı. Erdoğan, kamuoyunu arkasına alarak özerk, kendisinden bağımsız davranmaya çalışan hükümeti tashih etme yoluna gitti. Kürsü ve söylev siyasetiyle icrai politik temalara şekil vermeye başladı. Bunun yanında AK Parti'nin iç iktidar mekanizmaları üzerindeki ağırlığını kendisine yakın partililer vasıtasıyla muhafaza etti.
Her geçen gün gerilim arttı ve bugünkü aşamaya geldik.
Şimdi 22 Mayıs'ı beklemek gerek...
Yeni bir evre açılacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.