Öykü hep aynı şekilde başlar.
Bir emniyet birimine, örneğin Terörle Mücadele Şubesi'ne, isimsiz bir e-mail ihbarı gelir, önce. İhbarların hepsi birbirine benzer. Aslında bilinir, ihbarı yapan ya da yaptıran aslında ihbarı alandır, emniyetin kendisidir. Mekanizmayı ateşleme yoludur bu.
Şube ihbar üzerine üzerine harekete “geçer”. Belli şahıs, siyasi kimlik ve çevre söz konusuysa ya da “hedef” zaten önceden belirlenmişse, yani başı sonu belli bir operasyon söz konusuysa, yani niyet kapan kurmaksa, hızla, ihbar edilen kişi ve kişilerin şuç işlediğine dair ciddi şüphelere sahip olur.
Sonra sıra bir savcı bulmaya ya da ilgili savcıya gitmeye gelir.
Şube, bir savcıdan soruşturma izni alır ve dosya açılır.
Bir adım sonra polis, kimi kişi ve kişiler hakkında delil toplamak, suçu ayrıntılandırmak için savcıdan iletişimi takip talebinde bulunacaktır. Telefonları dinlemek, görüntü kaydetmek, ortam dinlemesi yapmak, e-maillerini izlemek izni istenir. Savcı, en azından rutin olarak, polis bilgi tekeli ve şüphesi karşısında tereddüt göstermez, izin talebini ilgili hakime götürür.
İş karışıksa, tercih edilen nöbetçi hakime denk getirilir dosya. Ya da zaten sistem yukarıdan aşağıya çalışmaktadır, terörle ilişkili bir suç ihtimali üzerinden, emniyetin ve savcının önüne koyduğu dosya söz konusu olunca, hakim genellikle onaylar.
Ve takip başlar.
İşin ucu açıktır artık. Dinlemelerle malzeme biriktirme, suç üretilme kapısı açılır, kişilerin özel hayatını, ilişkileri basına servis etme ve teşhir imkanları doğar.
Bu öykünün tekrarını pek çok dosyada gördüm, hala görüyorum.
Aslında bunlar
nin izleridir...
Bu izler bizi merkezinde, hangi davranışın, hangi sözün, hangi tavrın, hangi toplantı veya görüşmenin “suç” oluşturduğuna karar veren, talepler ve fezlekelerle, zaman zaman süzgeçten geçirdiği bilgilerle, bağlı olduğu makamı, “savcı”yı dosya üzerinden bu istikamette yöneten ve yönlendiren “polis”in olduğu bir sistematiğe götürür.
Bu sistematik, özellikle alanı alabildiğine genişletilmiş terör suçlarında, olması gerekenin tersine hukukçudan polise değil, polisten hukukçuya inen bir hiyerarşiye işaret eder. İstisnaları bir kenara koyarsak, fezlekelerin iddianamelere, iddianamelerin hükümlere dönüştüğü ters bir çarka gönderme yapar.
Gülen cemaatinin ülkenin devlet ve hukuk düzeni üzerinde tahakküm kurma gayreti bu zeminin üzerinde yükselmişti. Binlerce kişi bu düzen üzerinden dinledi. Dileme amacı, niyeti “şahsi ve politik”ti. Ancak bunu mümkün kılan, sadece kadrolaşma, gizli yapılanma değil, aynı zamanda güvenlik birimlerinin hukukçuları kuşattığı bu düzendi. Daha sonra kadrolaşma o hukukçuları da avucunun içine alınca, polis devleti akışı mutlaklaşmıştı.
Peki bu düzen değişti mi?
Hayır. Aynı sistematik, bu kez onu dün kullanlara yönelmiş durumda.
Dahası var, Kürt meselesinde siyasi alanının daralması, güvenlik alanın genişlemesi bozuk hukuk-güvenlik, hukuçu-güvenlikçi dengesini daha da bozuyor.
Örnek: Cemaatin keyfi dinleme furyasının en büyük mağduru AK Parti'ydi. Bunun içindir ki, siyasi iktidar, bir dönem istihbari dinleme kararlarının alınmasında tek hakim yerine üç hakimlik heyetin oy birliğini zorunlu kılan bir yasa çıkarmıştı. Gelin görün ki, terör, asayiş koşulları, ihtiyaç derken (ki sistemler genel olarak böyle güvenlikçi bir derinliğe kavuştur) bugün bu yeniden tek hakim dönemine dönülmeye çalışılıyor.
Yeni hazırlanan bir tasarıya göre, “dinleme kararı verilmesi için Ağır Ceza Mahkemeleri'nde görevli 3 kişilik heyet yerine, bir hâkimin kararı yeterli olacak. Acil takip gerektiren durumlarda Sulh Ceza Hâkimlikleri ile nöbetçi mahkemelerden de dinleme ve teknik takip kararı alınabilecek…”
“Neden” diye sormaya gerek bile yok.
Siyaset alan kaybederse, demokrasi alan kaybeder.
Dar hukuk alanı daha da daralır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.