1956 yılında Gelibolu’da doğdu. 1979 yılında Fransa, Grenoble Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı. 1985 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktorasını tamamladı. 1981-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Özellikle Silahlı Kuvvetlerin siyasi rolü, İslâmi hareketler, devlet sosyolojisi konularında çalıştı. 1990 yılından bu yana çeşitli dergi ve gazetelerde toplumsal ve siyasal analizler yapmaktadır. Tempo, Power dergilerinde, Yeni Yüzyıl, Star, Yeni Binyıl, Sabah gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Bayramoğlu; 'Türkiye’de İslâmi Hareket', '28 Şubat Bir Müdahalenin Güncesi', 'Türkiye’de Ordu' ve 'Çağdaşlık Hurafe Kaldırmaz' kitaplarının yazarıdır.
Malum, Suriye'de Türkiye sınırının yanı başında bulunan ve bir Kürt yerleşimi olan Kobani şehrinin 2014 sonbaharında IŞİD güçleri tarafından kuşatılması Türkiye ile Kürt hareketi arasındaki “çözüm süreci dönemi'nin ilk büyük krizini oluşturdu.
Kobani krizinin altında yatan şuydu:
Suriye'de iç savaş ve merkezi denetimin kaybolması ülkenin kuzeyinde o bölgede yaşayan Kürtlere kendilerini yönetme imkânı vermiş, bölgenin Kürt siyasi örgütüyle iç içe olan Türkiye Kürt hareketine adım adım genişleyen yeni bir alan açılmıştı. Bu gelişme PKK'nin önündeki hareket alanını ve siyasi ufkunu önemli ölçüde kuşatmıştı. Kürt siyasi tahayyülü bu gelişmeyle pek çok açıdan, toplumsal, siyasal, hatta uluslararası bakımlardan ivme kazanmış, bunun yanında Türkiye'nin Güneydoğusu ile Suriye'nin Kuzeydoğusu toplumsal olarak doğrudan, siyasi açıdan dolaylı bir eklenme sürecine girmişti.
Doğal olarak bu durum Kürt hareketinin stratejisinde belirleyici bir unsur oluşturmaya, çözüm süreci tanımında Kürtler açısından adeta bir ön koşul olmaya yüz tutmuştu.
Buna karşılık Türk devletinin “iç ve dış Kürtleri birbirinden ayrı tutma politikası”, “Suriye'de herhangi bir Kürt siyasi entitesini kırmızı çizgi olarak görmesi”, sorunun çözümünü “milli sınırlar içinde demokratik entegrasyona olarak tanımlaması” bu yeni durum ile tezat oluşturuyordu. Taraflar arasındaki gerginlik artıyor, uzlaşmanın gerekleri ve katmanları çoğalıyordu. Siyasi iktidarın stratejisi ise hiç şüphe yok ki, Kuzey Suriye'deki gelişmelere karşı aşırı bir hassasiyet, Kürt koridorunu bir numaralı tehdit ve güvenlik meselesi olarak görme eğilimiyle yeniden şekilleniyordu.
Bu durumun çözüm sürecine ve Türk-Kürt ilişkilerine ilk faturası 6-8 Ekim 2014'de Türkiye'de yaşanan olaylarla çıktı. Bu olaylar çözüm sürecinin, Rojava meselesi yanında bir başka temel çelişkisinin daha ortaya çıkmasına yol açacaktır: Bu çelişki Türkiye Güneydoğu'sundaki siyasi egemenlik mücadelesidir.
Sokak hareketleri, PKK'nın militanları, milisleri ve halkı iç içe sokmak isteyen ayaklanma tipi eylemlerinden oluşan, 50 kişinin hayatına mal olan, devleti aşırı derecede zorlayan ve gözünü korkutan Kobani olaylarının (6-8 Ekim 2014) yarattığı güvensizlik, devletin stratejisinde önemli bir değişikliğe yol açtı. AK Parti olayların patladığı Ekim 2014'den itibaren “kamu düzeni” talebini özellikle dile getirecek, kamu düzenindeki kritik delikleri çözüm sürecinin esnekliğinin ya da suiistimal edilmesinin ürettiği bir mesele olarak görmeye başlayıp, bunu çözüm sürecinin devamının ön şartlarından biri kılacaktı. Kamu düzeninden asıl kasıt eylemlerdeki görüntü kadar, PKK'nın her tür “devletimsi” işlevden (adliye, zaptiye, maliye, tapu, vs.) uzaklaşması, gizli bir siyasi merkez kurmaktan vazgeçmesi, şehirlerin, kasabaların karar süreçlerinden çekilmesi olarak tanımlanabilir. Bu kavram siyasi iktidar tarafından bir egemenlik meselesi, devlete ilişkin varoluşsal bir mesele olarak tanımlanıyordu. Bu çerçevede siyasi iktidarın attığı ilk adım İç Güvenlik Yasa Tasarısı oldu.
Buna yanıt PKK'dan yaz ortasında, siyaseti geri iten, silahı öne çeken çok daha keskin bir hamleyle geldi.
Nitekim egemenlik ve alan kontrolü meselesinin açık çatışmalara dönmesi, PKK'nın fiili özerklik ilanlarıyla, Suriye'deki kanton modelini Türkiye'de uygulamaya koymasıyla, şehir savaşlarını başlatmış ve açık bir kopuşa yol açmıştır.
Bugün yaşanan gerek Türkiye'de, Cizre'de tüm tartışmalar gerek Cenevre toplantıları açısından yaşanan tüm gelişmeler aslında bu çerçevenin yan unsurları, sonuçlarıdır.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.