‘Şeamet tellallarının’ sesi kesilmeli...

04:0025/07/2015, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Ali Saydam

Türkiye nihayet masaya yumruğunu vurdu… Ve tabii ki DEAŞ'a da… IŞİD'i desteklediği içinAK PartiveHükümeteuzunca bir süredir ağır eleştiri getiren taraflar şimdi ne diyecekler acaba?Şöyle bir şey diyebilirler mesela: “Silahlı Kuvvetler IŞİD'i değil dağı taşı vuruyor. Numara yapıyorlar, şov yapıyorlar…”Ya da “Türkiye ABD emperyalistlerine İncirlik'i peşkeş çekti!” gibi galiz bir tespit…İddialar kulağınıza müthiş 'absürd' (saçma sapan) geliyor değil mi? Hiç mühim değil… Bunun kadar 'absürd' pek çok

Türkiye nihayet masaya yumruğunu vurdu… Ve tabii ki DEAŞ'a da… IŞİD'i desteklediği için
AK Parti
ve
Hük
ümete
uzunca bir süredir ağır eleştiri getiren taraflar şimdi ne diyecekler acaba?

Şöyle bir şey diyebilirler mesela: “Silahlı Kuvvetler IŞİD'i değil dağı taşı vuruyor. Numara yapıyorlar, şov yapıyorlar…”

Ya da “Türkiye ABD emperyalistlerine İncirlik'i peşkeş çekti!” gibi galiz bir tespit…

İddialar kulağınıza müthiş '
absürd
' (saçma sapan) geliyor değil mi? Hiç mühim değil… Bunun kadar 'absürd' pek çok konuya inanmak isteyen az vatandaş çıkmadı Türkiye'de. “Türkiye 24 saat sonra Suriye'ye girecek” diyen CHP'li Gürsel Tekin'in yanıldığını ve böyle bir bilgiyi neye dayanarak ortaya attığını ısrarla söylememesine rağmen; hâlâ partisinde duruyor olması 'absürd' değil midir, mesela?...

Türkiye'nin bu durumunda memlekete ve insanımıza yapılacak en büyük kötülük, koalisyon veya erken seçim konusunda belirsizliğin sürmesine izin verilmesidir… Algılama Yönetimi'nde belirsizlik (müphemiyet) kadar hasarlayıcı başka bir etken bulmak zordur…

'Şeamet tellallarının' sesi DEAŞ operasyonu ile nasıl kesilmişse; koalisyon veya erken seçim konusunda hızlı yol alarak da kesilmelidir. Yoksa ekonomideki durgunluğa son verilmesi zorlaşabilir…

Bir de tabii kriz iletişimi konusunun ciddiyetle ve süratle yeniden tasarlanması ve halkın birinci elden en hızlı şekilde bilgilendirilmesi sistematiğinin yeniden devreye sokulup refleks haline getirilmesi, hükümet ve üyeleri için kritik başarı faktörüdür.

Bir küçük umut ışığı…

11 Temmuz günü medyada şu başlıkla yer alan bir haber bir küçük umut ışığıydı sanki: “
Markalara yol haritası
.”

“Küresel pazarlarda markalaşma yolunda yeni bir adım atıldı” diye devam ediyordu haber.
Turquality
kapsamında, hizmet sektöründeki kuruluşların eksik yönleri tespit edilecekmiş. Bu doğrultuda strateji belirlenecekmiş. Her marka için ayrı bir 'markalaşma yol haritası' oluşturulacakmış. Böylelikle, 2023 yılında hizmet ihracatı 150 milyar dolara çıkarılacakmış.

Burada kritik başarı faktörü nedir? Tabii ki ülkenin uluslararası '
Yumuşak Güç
Endeksi'nde hangi sırada yer almakta olduğudur. Konunun ayrıntısını ve son Endeks sıralamasını, hangi ligde yer almakta olduğumuzu, Marketing Türkiye'nin ağustos sayısı için uzun uzun kaleme aldık. İşin özeti şu:

Firmalara nasıl sadece 'kas göstermek', “Şu kadar kârlıyım, bu kadar şubem var, çalışan sayım buralara ulaştı, büyüme hızında sektör birincisiyim” diye yayın yapmak, bunu da 'başarılı
PR sanmak
', itibar adına bir şey 'getirmezse' (çünkü bunlar artık 'fabrika çıkışı' sıradan işlerdir ve pozitif algı yaratmaz; tersine güç kirlenmesine neden olabilir); ekonomik konularda, yani '
Hard Power
' (Sert Güç) alanında 'kas göstermenin', ülkelerin toplam itibar puanı üzerinde de etkisi yok denecek kadar azdır. Marka değeri esas olarak bu Endeksin dayandığı onlarca kriterden oluşan itibar puanından etkilenir; o da araştırmalarla derinlik kazandırılan 'Yumuşak Güç' (Soft Power) konusunda nerede olduğunuzla doğrudan ilgilidir…

Bir küçük karşılaştırma yapalım: Gayrı Safi Milli Hasıla'da (
GSMH
) IMF'ye göre Türkiye 16'ncı gelirken, İsviçre 39'uncu sıradadır… Dünya Bankası'nın verilerine göre Türkiye 15'inci sırada, İsviçre 36'ncıdır… CIA World Factbook'a göre ise Türkiye 16, İsviçre 35'inci sırada bulunur… (Bkz. Wikipedia)…

Öte yandan Türkiye'nin THY dışında uluslararası güçte başka markası olduğunu iddia etmek zordur. İsviçre'ninkiler ise saymakla bitmez. Amma dramatik bir durum…

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Temmuz ortası açıklamış, Turquality kapsamında desteklenmeyi talep eden hizmet sektörü kuruluşlarının kapsamlı bir değerlendirmeye tâbi tutulacağını söylemiş.

Bakan, “Seçilen kuruluşların eksik yönleri tespit edilecek ve bu doğrultuda stratejiler belirlenecek. Daha sonra her marka için ayrı ayrı 'Markalaşma Yol Haritası' oluşturulacak” diye de devam etmiş... Zeybekci, bu sürece “kurumsal dönüşüm programı” diyor. Keşke bir dönüşüm programı da Türkiye'nin Yumuşak Güç politikaları için hazırlansa…

Olayın önemini anlatan bir iki rakam da vermiş Bakan:

Hizmet sektörü dünya ticaretinin yüzde 20'sini oluşturuyormuş. Dünyadaki toplam istihdamın üçte birini teşkil ediyormuş. Dünyadaki hizmet ihracatı 1980 yılından bu yana 10 kattan fazla artış göstererek 4,5 trilyon doları geçmiş. Hizmet sektörü geçen yıl itibarıyla, ülkemizde 50 milyar doları aşan ihracat gerçekleştirebilmiş...

Niyet ve düşünce gayet iyi… Ancak önemsenmesi gereken bir koşul var ortada: 'Yumuşak Güç Endeksini' oluşturan parametre ve kriterlerde ülke puanını yukarı çekme gereği. Türkiye bu konuya yatırım yapmadan, hizmet sektörünün o ihracat hedeflerine ulaşması mümkün değildir…
#Turquality
#ekonomi
#ışid