Bu tarihsizleşme, hafızasızlaşma hali sadece gizlenmiş tarihi belgeler, çarpıtılmış siyasi gerçeklerden ibaret değil. Daha derin, daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu milleti var kılacak, hafızasını tazeleyecek, aidiyetini şekillendirecek birikimlerden mahrum kalması söz konusu. Bunca geçmişin, birikimi üzerine inşa edilmiş ne üniversite, ne entelektüel hayat sözkonusu...
Bu nedenle gerçek anlamda ilim-fikir üretilen üniversitelerimiz olmadığı gibi yazboz tahtasına dönen eğitim sistemi ile de genç beyinler iğdiş ediliyor. Her hükümet değil, her bakan değişiminde artık yeni bir müfredat, yeni bir proje ile nesiller deneme tahtasına dönüyor.
Sorun sadece okulların teknik donanım ve yeterlilikleriyle alakalı değil. Daha da önemlisi hem eğitim sisteminde hem de üniversitelerde olmazsa olmaz temel metinlerden mahrum yetişiyor gençler. Türkiye'de üniversiteyi bitiren ortalama bir gencin mutlaka okuması gereken temel kaç metin gösterebilirsiniz? Kendi kültürümüze, medeniyetimize dair her gencin mutlaka okumuş olması, muhtevasından bir şeyler edindiği kaç isim, kaç kitap gösterebiliriz? Öykündüğümüz Batı uygarlığının temel metinlerinden hangilerini mutlaka okumuş olur bir üniversite mezunu?
Kendi değerlerine hassasiyeti olmayanlar farklı kültürlere, birikimlere de saygı duyamazlar, bigane kalırlar.
Her kültürün temel metinleri vardır. Bir edebiyatın 'kanun'u sayılan eserleri üretemeyen hiçbir gelenek evrensel eserler veremez.
İslam medeniyetinin ortak metinlerinden daha özelde Osmanlı medeniyetine ait kaç eser ismi verebilir ortalama bir üniversiteli genç? Aynı soru Batı uygarlığının kurucu metinlerinden ne kadar haberdardır şeklinde de sorulabilir.
Elime geçen Amerika'da son onbeş yılda yapılan bir araştırmaya göre en önde gelen üniversitelerde okutulan temel metinler sıralanmış. Buna göre ilk dört sırada şu isimler var:
Bugün modern Batı uygarlığı dediğimiz yapının temel ayaklarını teşkil eden isimler. Klasik Yunan'dan başlayarak kurucu babalar; hemen her ciddi üniversitede bu isimlerin temel metinler olmazsa olmazı. Eflatun'un Cumhuriyet, Hobbes'un Leviathan'ı, Machiavelli'nin Prens'i, Aristo'nun Ahlak'ı hemen her üniversitenin olmazsa olmazı. Modern düşünceyi inşa edenler Antik Yunan'dan moderniteye ortak bir çizgiyi sürdürürken ne kadar eleştirel ve farklı açılımlara sahip olursa olsun bu çerçevenin içinden konuşur yahut bu çizgiyi hatmeder sonra postmodern aforizmalarını dillendirir.
Harvard'dan Princeton'a kadar hemen her üniversitede benzer kurucu metinler öne çıkıyor.
Araştırmada ortaya çıkan ilk dört isim şaşırtıcı değil. Ondan sonra gelen isimler arasında Amerika'ya özgü şaşırtıcı isimler sıralanıyor. Önemli üniversitelerin ilk sıralarda yer alan modern zamanların isimlerinden biri de Huntington'un
. Bir diğeri Thomas Kuhn'un
Biri modern bilimsel paradigmayı sorgularken diğeri Amerikan pragmatizminin stratejik yönelimlerini içinde dünyaya bakışını ortaya koyuyor.
Düzenli olarak bu alanda araştırma yapan 'Open Syllabus Explorer' isimli bir araştırma projesinin sonuçlarına göre insan bilimlerinde Mary W. Shelley'nin Frankhestein'ı, Chanucer'in Canterbury Hikâyeleri ilk sırayı alırken sosyal bilimlerde hala Marx'ın Kapital'i ön sıralarda... Weber'den Huxley'e, Foucault'dan Berger'e uzanan bir liste sıralanıyor. Ama kurucu metinler hemen her yerde ortak.
Amerikalıların tarihsiz ve son derece pragmatist olduğu yönünde yüzeysel yaklaşımı tekzip eden bu araştırma reel politk ilginin bile nasıl tarihsel ve düşünsel arka plana yaslanmak zorunda olduğunu gösterir. Huntington'un hala önemli yer tutması ile kurucu metinlerin hiç şaşmaması pratik ile teori arasındaki ilişkinin Amerikan formülü olarak okunabilir.
Bir karşılaştırma olması bakımından bizde buna benzer bir liste çıkarmak istesek acaba kaç tane ortak temel metin, isim sıralanabilir? İslam medeniyetini geçtik, Batı düşüncesinde bile temel sayılan metinler arasında bir ortak payda ne kadar sağlanabilir?
Üniversiteler bir toplumun kendi geleceğini inşa ettiği, kendini tanımladığı kendi olduğu kadar evrensel ölçekte bilim ve düşüncenin üretildiği en üst kurumlar olmalıdır. Bizde bunun karşılığı olsa olsa medresedir. Ancak medrese geleneği çökmüş; yerine adı üniversite, içi kimliksiz ve özgün hiçbir yanı olmayan, derinlikten yoksun kurumlar ortaya çıkmıştır. İlahiyatta felsefeyi yasaklayan, felsefede Gazali'yi okutmayan, yüz yıl önceki metinleri bile doğrudan okuyamayan bir aydın zümre yetişiyor.
Bu temelsizdik ve hafızasızlıkla ancak piyasaya ara elemanlar sunan; kendi kendini sömürgeleştiren entelektüel tipler yetiştirebiliriz.