‘Siyah İsyan’ın gürleyen sesi..

04:0012/06/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Abdullah Muradoğlu

Muhammed Ali
'nin vefatının neden büyük bir üzüntüyle karşılandığını anlayabilmek için Amerika'nın yakın tarihine uzanmak gerekiyor. Afrika kökenli Amerikalıların ırkçılığa karşı elde ettiği kazanımlarda Muhammed Ali'nin tabii ki payı var. Muhammed Ali'nin çocukluk ve ilk gençlik yılları da diğer siyahlar gibi Amerikan ırkçılığının insanlık dışı iğrenç uygulamaları altında geçti. Bu yüzden 1950'ler ve 1960'larda Amerika isyan dalgalarına sahne oldu. Güney bölgelerde başlayan “
Siyah İsyan
” giderek Kuzeydeki şehirlere sıçradı. Böyle bir dönemde Muhammed Ali ırkçılığa ve aşağılanmaya duyulan büyük öfkeyi ringlere taşıyarak siyahların adeta gürleyen sesi oldu.


1956 yılında

Rosa Parks

adında bir Siyah kadın, otobüste beyazlara ayrılan bölümdeki bir koltuğa oturdu. Tabii hemen tutuklandı. Bu olayın ardından Siyahlar otobüs boykotu başlattılar. Boykota öncülük ettikleri gerekçesiyle yüzlerce Siyah hapse atıldı. 1960'da Kuzey Caroline'de dört siyah öğrenci, beyaz öğrencilerle aynı markette yemek yeme girişiminde bulundu. Siyahlara yemek servisi yapılmadı. Bu girişim oturma eylemiyle sonuçlandı. Eylemler başka şehirlere yayıldı. Siyahların barışçı eylemlerine şiddetle karşılık verilmesi üzerine yüz kadar şehirde protesto gösterileri başladı. Eylemler ABD tarihindeki “

Sivil Haklar Hareketi

”nin neredeyse tamamını ihata edecek yoğunluktaydı.



1960'lar Siyah eylemciliğinin “

Siyah Güç

” olarak yükselişe geçtiği yıllardı. “Siyah Güç”ün en popüler ismi

Malcolm X

1965'de katledildiğinde, yakın dostu Muhammed Ali Clay 23 yaşındaydı ve 1 yıldır Dünya Şampiyonuydu. 1965 yazında yüzlerce şehirde başlayan ırkçılık karşıtı protestolar sonraki iki yıl boyunca da sürdü. Yüzlerce Siyah polis kurşunuyla can verdi. 1968'de “Sivil Haklar Hareketi”nin ünlü ismi

Martin Luther King

'in katledilmesiyle olaylar daha da büyüdü. Bu yüzden Muhammed Ali'nin ringlerde fırtına estirmesi ve her söylediği sözün olay olması Siyahlar için çok derin anlamlar ifade ediyordu.



18 Haziran 1963'te

Henry Cooper

ile yapacağı maç Muhammed Ali ile dünya şampiyonluğu arasındaki tek engeldi. Londra'da Cooper'i yenen Clay 25 şubat 1964'te

Sonny Liston

'u da Miami'de yenerek “Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu” oluyor. Cooper ile karşılaşmak üzere İngiltere'ye geldiğinde Türkiye'den de bir isimle tanıştı. Bu isim Doçentlik çalışmaları için Londra'da bulunan İktisat Doktoru

Nevzat Yalçıntaş

'tı. Yeri gelmişken bu tanışmayla ilgili anekdotları Yalçıntaş Hoca'nın hatıralarından aktaralım dedik.

“Londra İslam Kültür Merkezi

”nin yöneticileri Yalçıntaş'ı arayarak Amerika'dan “

Cassius Clay

” adında, müslüman olduğunu söyleyen siyah bir boksörün geldiğini bildiriyorlar. Yalçıntaş da gençliğinde boks yaptığı için Clay'le onun ilgilenmesini istiyorlar.



Bir otelin lobisindeki karşılaşmada Dr. Yalçıntaş, Clay'e sarılıp uzun uzun kucaklıyor. Clay'in gözlerinden yaşlar süzülmesi üzerine Yalçıntaş şaşırıyor, “

Sizi teessüre sevk edecek bir şey mi oldu?”

diye soruyor. Muhammed Ali hemen toparlanarak,

“ Hayır, Hayır! Bir yanlışlık yok. Bunlar mutluluk gözyaşları. Şu yaşındayım, bana sarılan ilk beyaz adam sizsiniz

” diyor.



Sohbet Clay'in odasında devam ediyor. Clay, Dünya Şampiyonu ünvanını kazanıncaya kadar müslüman olduğunu ve 'Muhammed Ali' adını aldığını ilan etmeyeceğini söylüyor. Bu arada namaz kılmasını bilmediğini de itiraf ediyor. Yalçıntaş Hoca nasıl namaz kılacağını gösteriyor. Prof. Yalçıntaş 1976'da ve 1993'te Muhammed Ali'nin Türkiye'yi ziyaret etmesinde de rol oynuyor.


#Muhammed Ali
#Cassius Clay
#Siyah İsyan