Putin’den Ortadoğu için Marshall Planı!

04:001/11/2016, Salı
G: 16/09/2019, Pazartesi
Abdullah Muradoğlu

“NATO
” Genel Sekreteri
Jens Stoltenberg
Brüksel'deki Savunma Bakanları Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada Rusya'yı 'tehdit' olarak görmediklerini ve yeni bir “
Soğuk savaş
” istemediklerini söyledi. Oysa NATO'nun Doğu Avrupa, Baltıklar ve Karadeniz politikaları tam da “Soğuk Savaş”ı çağrıştırıyor. Rusya'nın Ukrayna'da oynadığı rol, Kırım'ı ilhakı, Baltık sınırlarının yanı sıra Polonya ve Litvanya arasında Rus cebi olan Kaliningrad'ta askeri gücünü takviye etmesi de yeni “Soğuk Savaş”ın çoktan başladığını gösteren emareler.


ABD/NATO ile Rusya arasındaki restleşme birçok cephede, bu arada Doğu Akdeniz'de de gözleniyor. Bu karşılıklı gerilimi belsyen gelişmelere bakacak olursak ilan edilmemiş bir “Soğuk Savaş” zaten yaşanıyor. “Soğuk Savaş” tabiri ABD ve “

Sovyetler Birliği

”nin temsil ettiği iki kutuplu, risklerle dolu ve nükleer tehditle korkutulmuş bir dünyayı çağrıştırıyor. Bu yüzden “Soğuk Savaş” ayıplı bir tabir. ABD, Rusya'yı dünya politikasını tayin etme konusunda denk bir güç olarak görmek istemediği için “Soğuk Savaş” tabirini telaffuz etmekten kaçınıyor.



Dünyada siyasi gücün yeniden dağıtılması ve küresel rol paylaşımı konusunda ABD, “Soğuk Savaş” döneminde Sovyetler Birliği'ne giydirdiği parlak kostümü Rusya'ya bir türlü yakıştırmıyor. Rusya'yı küçümseyici bu yaklaşım

Putin

'in kimyasını bozuyor. Bu yüzden Putin, ABD'nin Rusya'yı eşit bir dünya gücü olarak tanıması için yer yer sıcak tepkiler veriyor. Ancak geçen hafta Soçi'deki “

Valday Tartışma Kulübü

”nün toplantısında Putin, ABD'nin Sovyetler Birliği'ne karşı “Soğuk Savaş”ı başlattığı ilk hamlesi sayılan “

Marshall Planı

”na olumlu rol atfetmiş. Putin toplantıda

“Ortadoğu'da yaşanan devasa boyuttaki yıkımlar uzun vadeli, kapsamlı programlar uygulanmasını gerektiriyor. Bölgede yeniden canlanma ve kalkınma için modern Marshall Planı'na ihtiyacı var”

demiş.



Makarayı geriye doğru saralım. Avrupa, “

İkinci Dünya Savaşı

” sona erdiğinde Sovyetler Birliği ve ABD arasında nüfuz bölgelerine ayrıldı. Sovyetler'in payına Doğu Almanya dahil Doğu Avrupa düştü. Yunanistan dışında kalan Balkanlar'daysa komünist rejimler işbaşına geldi. Savaşta yakılıp yıkılan ve ekonomik olarak çöküntüye uğrayan Avrupa'da komünizmin yayılmasını istemeyen ABD 1947'de

“Avrupa Kalkınma Programı

” adıyla bir hamle yaptı. İlk defa ABD Dışişleri Bakanı

George Marshall

tarafından ilan edildiği için bu hamle “Marshall Planı” olarak anıldı. Sovyetler Birliği'ni çevreleme politikasının ürünü olan Marshall Planı “Soğuk Savaş” oyununun açılış hamlesiydi.



Sovyetler Birliği'yse emperyalizmin aleti olarak tanımladığı Marshall Planı'na Macaristan, Romanya, Polonya, Bulgaristan ve Çekoslovakya ile “

Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi/Comecon”

u kurarak karşılık verdi. Daha sonra Arnavutluk ve Doğu Almanya da “Comecon”a katıldı. ABD'nin ikinci hamlesiyse “

NATO

”yu kurmasıydı. Sovyetler Birliği'yse karşı hamle olarak Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya ve Romanya'yla “

Varşova Paktı

”nı kurdu. ABD/Batı ve Sovyetler Birliği arasındaki ekonomik ve askerî cihetlerde gerçekleşen karşılıklı ritmik hamlelerle bu Soğuk Savaş gerilim oyunu 40 küsur yıl devam etti.



Peki Putin emperyalist güçlerin politikaları sonucunda yıkıma uğrayan Ortadoğu için modern bir “Marshall Planı” önermekle ABD'ye ne demeye çalışıyor? Ortadoğu'yu harabeye çevirenler nasıl bir Ortadoğu inşa edecekler? Mesele, sadece yıkılan binaların yerine yenilerini inşâ etmek olmadığına göre yeni bir 'Sykes-Picot' mu var ufukta?


#Marshall Planı
#Ortadoğu
#NATO
#Sykes-Picot