Suriye'deki pozisyonuna bakılacak olursa”
”nın kendi tarihinden hiçbir ders çıkarmadığı anlaşılıyor. 35 yıl önce de Moskova, Afganistan'da maceraya sürüklenmişti. Bu macera “
”nin dağılmasında önemli rol oynamıştı. Moskova tarafından yönetilen Sovyetler Birliği “
” dünyasının iki büyük gücünden biriydi. 10 yıl kadar süren işgal, “
”nun askeri gücünün ne kadar kof olduğunu gösterdi.
ABD'nin “
”nda uğradığı büyük prestij kaybı Moskova'yı keyiflendirmişti. Afganistan'ın Ruslar tarafından işgal edilmesi de ABD için altın fırsat oldu.
'nın yaptığı analize göre, direniş ne kadar uzun sürerse Sovyetler Birliği o kadar zayıflayacaktı. Moskova itibar kaybına uğramamak için daha fazla kaynağı Afganistan'a aktarmak zorunda kalacaktı.
Rus aklı bunu hesap edemedi ve Afganistan'a giderek daha fazla gömüldü. Rusların burnunu sürtmek için fırsat bulan Amerikalılar Pakistan üzerinden direnişçilere yardım ederek rollerini iyi oynadılar. Afganistan'ın “
” olduğunu görenlerden biri ABD Başkanı Jimmy Carter'in Ulusal Güvenlik Danışmanı
Zbigniew Brzezinski'ydi. “Afganistan'da Sovyet müdahalesi üzerine düşünceler”
başlıklı bilgi notunda Brzezinski bakın ne demiş:
“
Afganistan'daki direnişin
devam etmesi şarttır. Paranı
n yanı sıra isyancılara silah sevkedilmesi ve bir takım teknik tavsiyelerde bulunulması gerekir. Bunu mümkün kılmak için hem Pakistan'a güvencemizi tazelemeli, hem de onu isyancılara yardıma teşvik etmeliyiz. Bu Pakistan'a yönelik politikamızı gözden geçirmemizi, ona daha fazla garanti vermemizi, silah yardımında bulunmamızı ve ne yazık ki nükleer sınırlama politikamızın Pakistan'a yönelik güvenlik politikamızı belirlemeyeceğine dair bir karar gerektirecektir… Nihai hedefimiz, Sovyet birliklerinin Afganistan'dan çekilmesidir. Bunu başaramazsak da Sovyet müdahalesinin bedelini mümkün olduğunca yüksek hale getirmeliyiz.”
ABD'nin planı başarılı oldu. Afgan direnişi karşısında çaresiz kalan Kızıl Ordu Şubat 1989'da geri çekildi. Afganistan'da askeri gücü test edilen Sovyetler Birliği'nin çekilmesinden en fazla mutlu olanlar tabii ki Amerikalılardı. Afganistan macerası Moskova'ya çok pahalıya mal oldu. Maddi ve moral kayıpların yanı sıra itibar ve stratejik güç kaybetti. Aradan çok zaman geçmedi, Kasım 1989'da “
” yıkıldı ve ardından Sovyetler Birliği dağılıverdi.
Sovyetler Birliği'nin mirası üzerinde kurulan
da Putin liderliğinde aynı yoldan ilerliyor. Suriye'de tehlikeli bir maceraya atılan Putin, ABD'nin Suriye'de ikircikli ve pasif bir politika izlemesinden kaynaklanan güç boşluğunu dolduracağını düşündü. Oysa bu durum, ihtirasları aklının önüne geçmiş bulunan Putin için bir havuç olabilir. Gürcistan, Ukrayna ve Kırım örneğinde görüldüğü gibi Rusya güç gösterisi yapıyordu. Askeri gücünü test etmek ve burnunu sürtmek için Putin'i Suriye girdabına çekmek istemiş olamazlar mı?
Putin'in bunu hesaba katması ve Türkiye ile ilişkisini bozmaması gerekiyordu. İki ülkenin 250 yıllık kanlı didişmesinden en fazla çıkar sağlayanlar Batılı devletler değil miydi? ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Kanada ve İtalya savaş gemilerinin salt IŞİD'i bertaraf etmek için Doğu Akdeniz'de yığıştıklarına inanıyor musunuz? Mesele '
' değil, başka bir şey. Kimsenin tek başına kazanamayacağı ama aynı anda herkesin de kazanamayacağı bir denklem kuruldu. Bu denklem içinde Putin'in kazanması ise pek muhtemel görünmüyor.