Paravan örgütler ne işe yararlar?

04:0021/02/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Abdullah Muradoğlu

"PYD
”nin PKK'nın Suriye uzantısı olduğunu herkes gibi Amerikalılar da çok iyi biliyorlar. Ankara'daki bombalı saldırıyı üstlenen 'TAK' adlı paravan örgütün de PKK'nın kontrolü dışında hareket ettiğini kimse savunamaz. Yakın tarihimizde bu tür paravan örgütleri biz çok gördük. 1900'lerin başlarında Makedonya'daki hadiseleri günü gününe izleyen İstanbullu gazeteci
Aram Andonyan
'ın “
Balkan Harbi Tarihi”
başlıklı kitabından aktaracağım bilgiler mukayese için yararlı olacaktır. Bugün Güneydoğuda olanlar, dün olanlardan pek farklı değil.


1900'lerin başlarında Bulgaristan ordusu içinde yuvalanan bir örgüt, Osmanlı sınırları içindeki Makedonya'ya girerek suikastler yapıyor, şehirlerde, köylerde paralel bir yapı kuruyordu. Örgütü kuran

Teğmen Boris Sarafof'

tu. Makedonya'da reform konusunda Osmanlı ile Avrupa'nın büyük devletleri daha önce anlaşmıştı. Avrupa desteğine muhtaç olan Sofya Hükümeti'yse bu paravan örgütün eylemlerine karşıymış gibi yapıyordu. Hatta örgüt Sofya'yı zor durumda bırakmamak için bir süreliğine pasifize oldu. Bu kez Makedonya'da bir “İç Ö

rgüt

” kurduruldu. Örgütün eylemleri Edirne ve Manastır vilayetlerini de içeriyordu. Kendi mahkemelerini kuran örgüt, halktan vergi topluyor, karşı çıkanları ise öldürüyordu.



Sarafof'un kontrol ettiği 'İç Örgüt' 1902'de genel bir ayaklanma başlattı. Sınırı geçen çeteler Osmanlı askerlerine saldırmaya başladılar. Çeteler kış bastırınca Bulgaristan'a dönüyorlar, bahar geldiğindeyse tekrar sınırı geçerek terör estiriyorlardı. Avusturya, Rusya ve Fransa bu olayları Osmanlı Devleti'ne müdahale etmenin aracı olarak gördüler. İngiltere ise Rusya'nın dikkatini “

Uzak Doğu

”dan geriye çevirmek ve böylece “

Hindistan

”a yönelik tehditleri uzaklaştırabileceğini düşündüğü için Fransa'nın girişimlerini destekledi. Her üç devlet de tarafsızlık politikasını terk etmek suretiyle bir müdahale politikası izliyordu. Gerekçe olarak Makedonya'daki olayların

“Türk-Bulgar savaşı

”na dönüşebileceği tehlikesi gösteriliyordu.



Erken davranan Osmanlı Hükümeti kendi ıslahat programını devreye soktu. Avusturya'yı kendi tarafına çeken Osmanlı hükümeti Rusya'nın işe karışmasını zorlaştırdı. Bu girişime aracılık eden Almanya, karşılığında “

Bağdat Demiryolu imtiyaz

ı”nı elde etti. Fransa ve Rusya boş durmadı. Önce Bulgar hükümetine tazyikte bulunarak 'İç Örgüt'ü kontrol altına aldırdılar. Güya çeteler silahsızlandırıldı, Osmanlı-Bulgar sınırlarında tedbirler artırıldı. Şubat 1903'te Fransa ve Rusya yeni bir reform projesini dayattılar. Osmanlı Devleti, egemenlik hakkını kısıtlayan projeyi kabul etmek zorunda kaldıysa bile uygulanmasında zorluk çıkardı.



Bu kez reform programından rahatsızlık duyan Arnavutlar ayağa kalktı. Makedonya'daki Arnavutlar, Sırplar ve Bulgarlar birbiriyle çatışmaya başladılar. Osmanlı-Bulgar sınırlarında güvenlik kalmadı. Reform programının uygulanmasına nezaret etmek gerekçesiyle Fransızlar Serez'e, Avusturyalı subaylar Üsküp'e, İtalyanlar Manastır'a, Ruslar Selanik'e, İngilizler ise Drama'ya yerleştiler. Bu arada “

Rus-Japon savaşı

” patlak verdi. Dolayısıyla Rusya bütün dikkatini Uzak Doğu'ya çevirdi. “

Fas sorunu

”ysa İngiltere ve Fransa'yı çok meşgul etti.



Uluslararası bunalımlardan yararlanan Osmanlı Devleti, etnik çatışmaları derinleştirmekten başka bir işe yaramayan bu reform programını rafa kaldırdı. İkinci

Meşrutiyet

'in getirdiği 'hürriyet' havası bir süre etnik terör eylemlerini durdurduysa da ardından gelen “

Balkan Savaşları

”yla durum daha da vehamet kazandı. Sonrasıysa, “

Birinci Dünya Savaşı

”dır.


#Balkan Harbi Tarihi
#Paravan örgütler
#Meşrutiyet
#Türk-Bulgar savaşı
#Teğmen Boris Sarafof
#Uzak Doğu
#Rus-Japon savaşı
#pyd
#pkk