Önce yolda yoldaş, sonra yol

03:008/05/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Abdullah Muradoğlu

Başbakan Ahmet Davutoğlu
'nun Genel Başkanlığa veda konuşmasında kullandığı “
Refik”
kelimesi merak konusu olmuş ve “
Google
”da en çok aranan kelimeler arasında yer almış. Binlerce “
Refik
” ve “
Refika”
ismi olmasına rağmen demek ki genç kuşaklar bu kelimenin anlamını bilmiyorlar. “Refik” gündelik hayatta
“arkadaş”, “yoldaş”, “dost
” anlamında kullanılıyor. Eskiler, eşlerini tanıtırken
“hayat yoldaşım”
anlamında “
refikam
” derlerdi.


Sol çevrelerdeyse “yoldaş”, bu ideolojiye gönül vermiş insanların biribirine hitap ederken kullandıkları bir deyişti. Türkçede “yoldaş” kelimesi çok eskilerden beri kullanılmaktaysa da geçen yüzyıl başlarından itibaren giderek sol kültüre mal olacaktır. 1970'lerde kişiler birbirilerine “yoldaş” diye hitap ediyorlarsa eğer, bu 'komünist” olduklarına işaret ederdi. Ülkücü kültürdeyse yoldaş yerine “ülküdaş” kelimesi tercih edilirdi. Bir süredir “yoldaş” kelimesi o siyasi anlamını yitirdi. Farklı görüşten insanlar da artık rahatça kullanabiliyorlar.



Başbakan Davutoğlu konuşmasında

“Eskilerin çok güzel bir sözü vardır: Yoldan önce yol arkadaşı

” diye bir cümle de kullandı. Bu cümle öteden beri mütedeyyin çevrelerde “Önce refik, sonra tarik” şeklinde çokça telâffuz edilirdi. Tarîk, '

Yol

” demek. “

Tarikat

” da aynı anlamdadır. Herkes kendi itikâdına, dünya görüşüne göre Yol'u tanımlıyor. Tabii ki 'yol', yoldaşsız olmuyor. Yoldaş olmaksa kolay iş değil. Yoldaş olmanın da bir âdabı, ahlâkı var. Yoldaşı yolda tutmaksa fedakârlık ve tahammül istiyor, yürek teri istiyor, muhabbet istiyor.



Merhum Fethi Gemuhluoğlu

'nu genç kuşaklar pek bilmeseler de benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar gayet iyi tanırlar. Gemuhluoğlu, memleket aşkıyla yanıp tutuşan mütedeyyin idealist gençlerin iyi eğitim almaları için gayret eden önemli bir dava adamıydı. “Önce refik, sonra tarik” deyişini hafızalarımıza nakşeden de kezâ Gemuhluoğlu'ydu. 1975'de yaptığı bir konuşmada kullandığı bu deyiş epey süre adeta dilimize pelesenk oldu. “Memleket”, “Millet”, “Dâvâ” ve “Yol” aşkını anlatan konuşması, “

Dostluk üzerine

” başlığıyla defalarca neşredildi.



Merhum Gemuhluoğlu konuşmasında “Şâ

h-ı Vel

â

yet

” olarak vasıflandırdığı

Hazreti Ali

'yle,

“Yâr-ı Gâr

” olarak vasıflandırdığı

Hazreti Ebubekir

'in Peygamber Efendimiz(S.A.V)'le dostluklarından ve yol arkadaşlıklarından örnekler vermiş. Müşrikler, Peygamber Efendimiz'i katletmek için evine geldiklerinde yatağında Hazreti Ali'yi bulurlar. Hazreti Ebubekir ise Hicret yolculuğunda sığındıkları mağarada, Peygamber Efendimiz'e zarar gelmemesi için yılan deliğini ayak tabanıyla kapamıştır. Gemuhluoğlu bu eşsiz dostluk ilişkisini şöyle anlatır:



“Peygamber-i Ekber bir hadîs-i nebevîlerinde buyuruyorlar ki, '

Önce

refîk, sonra tarîk'. Önce yolda yoldaş, sonra yol. Size, remzî de olsa bazı dostluk hikâyeleri anlatmak isterim. Bu hikâyeler hakîkatın ta kendisidir. Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber'in yatağında yatar, O'na Şâh-ı Velâyet denir. Dost ol kişidir ki, Yâr-ı Gâr'dır. Kucağında, mübârek bir emânet vardır. Bütün delikleri elbisesinden parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübârek emânet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebû-Bekr'i

yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.



'

Yol'un ve 'Yoldaşlığın' anlamlarının siyaseten çarpıtıldığı bir dönemde genç kardeşlerimizin merhum Gemuhluoğlu'nun

“Dostluk Üzerine

” risalesini okuyup kavramalarında fayda var.


#Ahmet Davutoğlu
#Fethi Gemuhluoğlu
#Refik
#Refika