Milletin feraseti..

04:0020/12/2016, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Abdullah Muradoğlu

Belki 1980'li yıllar, belki daha sonraydı, hatırlamıyorum. Basına, “Pakistan'da cami bombalandı” başlıklı haberler düşerdi. Bu işin arkasında mezhep çatışması çıkarmak isteyen güçlerin yer almış olabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. Ülkemizde de 1980 öncesinde bu tür provokasyonlara tanık olmuştuk. “
Kaynayan kurbağa
” deneyini bilirsiniz. Kurbağa zıplayıp kaçmasın diye tencereye ılık su konuluyor. Tencere yavaş yavaş ısınıyor, kurbağa yumuşayıp uyuşuyor. Tencere kaynadığında kurbağanın kaçacak hali kalmıyor.Meğer o yıllarda kafamı kurcalayan bu vâkalar, birer alıştırmaymış.


Sonraları Pakistan'da onlarca cami saldırıya maruz kaldı. Binlerce masum insan öldü. ABD işgalinin ardından Irak'ta daha fazlası oldu. İnsanlar yadırgamıyor artık, zihinler alıştı. Oysa 30 yıl önce böyle bir şey tasavvur bile edilemezdi. İslam dünyasında epeydir zihinleri işleme mekanizması harıl harıl çalışmış. “

15 Temmuz

”da bu hain mekanizmanın fabrikasyon bir ürünüyle daha yüz yüze geldik.



Halep'in harabeleri arasında çocukların çığlıklarını izlerken, halkı Müslüman bir başka ülkede insanların bayram havasında kutlama yapıyor olmaları üzerinde üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir vâka. Bizi böyle böyle alıştırdılar. Bizi, bize ait olmayan yaban bir kültürle aşina kıldılar.



İnsanî ve ahlakî hiçbir kural tanımayan terörist saldırıların mantığını ve bu mantığın kaynağını çok iyi bilmek lazım. Dünyada sivillere yönelik terör saldırılarının ilk faillerini merak ettim. “

Terörizm

” üzerine birçok kitap okudum. 1930'larda Filistin'de Siyonist terör örgütleri tarafından sivillere yönelik bombalı saldırılardan daha geriye gidemedim.

James Harr

'ın “

Kırmızı Çizgi/Paylaşılamayan toprakların yakın tarihi”

kitabında Filistin'deki terörizm vakalarının ilk örnekleriyse şöyleydi:.



6 Temmuz 1938'de Hayfa pazarına 21 Arap ve 6 Yahudiyi öldüren, 106 kişiyi yaralayan 2 bomba atıldı. 15 Temmuz'da Kudüs'teki Davut sokağında başka bir bomba 10 Arap'ı öldürdü, 30'unu yaraladı. Daha büyük bir katliam, sabah sekizde patlamak üzere kurulmuş altı buçuk kilogramlık bomba taşıyan sepet bir Yahudi tarafından bırakılırken fark edilip engellenmişti. Hayfa pazarında 25 Temmuz'da bir bomba daha patlamıştı. 53 Arap ölmüş, 37'si yaralanmıştı. Ağustos sonunda Hayfa pazarında bir başka bombalama 24 Arap'ın ölmesine ve 35'inin yaralanmasına neden olmuştu..



Sivillere yönelik bu terörist saldırılar Araplarla Yahudiler'i biribiriyle savaşan muharipler haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu saldırılar Arapları öfkelendirip Yahudilere saldırmalarını sağlayacak, hem de misilleme korkusuyla Yahudiler 'Siyonist terör grupları'na sığınacaklardı. Araplarla Yahudiler bir arada yaşamayacak hale gelecek, 'uluslararası camia' da bunu kabullenmek durumunda kalacaktı. Bu yüzden Siyonist terör kitleleri öfkelendirip biribiriyle çatıştırarak kendi sinsi plânını yürütüyordu.



Aynı mantık Yemen'de, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da da işliyor. Şiilerle Sünnileri, Kürtlerle Arapları bir arada yaşayamaz hale getirdiler. Ülkemizde de terör şebekeleri ve arkasındaki güçler de bin yıldır aynı vatanı, aynı inancı, aynı kültürü paylaşan Türklerle Kürtleri bir arada yaşayamayacak hale getirmek istiyor. 40 yıldır alıştırması yapılan

“düşmanlaştır, ayır, yönet”

biçimindeki şeytanî plân ülkemizde bir türlü emeline nail olamıyor. Bu milletin direncini terörle zaafa uğratmaya çalışıyorlar. Ne yapsalar olmuyor, olamıyor. Bu vatanda yaşayan Türkler, Kürtler birbirinden kopamayacak kadar kaynaşmış bulunuyor. Milletin feraseti şer güçlerin oyununu bozuyor, bozmaya da devam edecek.




#Kaynayan kurbağa
#Terörizm
#15 Temmuz