General Sisi şimdi de “Beyaz Saray”da ağırlandı..

04:004/04/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Abdullah Muradoğlu

Amerikalılar ilginç insanlar, cevabını çok iyi bildikleri soruyu yıllardır sorup duruyorlar:
“Müslümanlar bizden neden hoşlanmıyorlar?”
Tabii ki “
müslüman
” kelimesi rejimleri değil, halkları ifade ediyor. İslam coğrafyasında birçok rejim ABD'nin emrine amade ve yine bazıları iktidarlarını Washington'un himayesi sayesinde sürdürebiliyorlar. ABD'ye sıcak bakma aşağıdan (yönetilenlerden), yukarıya (yönetenlere) doğru çıkıldıkça artıyor. ABD'ye duyulan sıcaklık hissi yukarıdan aşağıya inildiğinde ise giderek soğuyor ve azalıyor.


Müslüman halklar bu coğrafyada yaşanan sorunların çözümlenmemiş olmasından büyük ölçüde ABD'yi ve '

Batı

'yı sorumlu tutuyorlar. ABD'ye güvensizliğin derinleşmesinde “

Filistin meselesi

”nde kayıtsız şartsız İsrail'e destek vermesi büyük rol oynuyor. ABD'nin desteği İsrail yönetimlerinin zorbalığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor. İsrail bu yüzden “

Birleşmiş Milletler

”de alınan kararları yok sayabiliyor. “

Arap-İsrail savaşları

”nda İsrail ne zaman kritik bir pozisyonda kaldıysa ilk imdada koşup elinden tutanlar da Amerikalılar oldu.



Müslüman halkları yoksullaştıran, hak ve özgürlüklerini kısıtlayan otoriter rejimlere ABD'nin kol kanat germesi bölgedeki Amerikan aleyhtarlığının bir diğer sebebi. ABD'nin askeri ve mali yardımlarıyla bu rejimler halklarının taleplerini kolay bastırabiliyorlar.

Enver Sedat

'ın İsrail'le

“Camp David Anlaşması”

nı imzalamasının ardından ABD Mısır'a her yıl 1 buçuk milyar dolar yardım yapıyor. Bu yardım İsrail'in güvenliğini korumak ve Mısır'ı belli bir potada tutmayı amaçlıyor. Zira Mısır, Arap dünyasının en kalabalık nüfusunu teşkil ediyor.



ABD bu yardımın 1 milyar 300 milyon dolarını Mısır ordusuna kullandırıyor. Üstüne üstlük yardımın önemli kısmı Mısır'a silah satan Amerikan şirketlerine aktarılıyor. Askerî yardımın

“ABD Kongresi

”nden rahatça geçmesinin bir sebebi de bu. ABD bir eliyle verdiği parayı, öbür eliyle kendi cebine koyuyor. Artakalan paranın generaller tarafından nasıl harcandığı ise belli değil. Mısırlılar başlarında gezdirilen sopayı tutan elin ABD olduğuna inanıyorlar. Uzun bir süredir Mısır'da generallere “

havuç

”, halklara

“sopa”

politikası sürdürülüyor. Bölgedeki diğer rejimler için de durum pek farklı değil ama Amerikalılar anlamamış gibi görünüyorlar.



Öte yandan İslam coğrafyasındaki totaliter rejimler için birden fazla seçenek var. Uluslararası silah şirketlerinin en gözde müşterileri bu rejimler. ABD'den alamıyorlarsa İngiltere'den, Fransa'dan, Almanya'dan, Rusya'dan Çin'den alıyorlar. Bu rejimler ülkelerinin

'stratejik'

pozisyonlarını ve başta enerji olmak üzere doğal kaynaklarını pazarlık konusu yapabiliyorlar. Halkların ne durumda olduğu ve ne istediği, kimsenin umurunda değil. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, serbest seçim gibi kavramlarsa çoğun duruma göre şekil alan politik malzemeler.



Bu iki yüzlü politikalar sebebiyle ABD Suriye'de

Esed

'in tahtını koruyan pozisyona düştü. Neymiş, Esed'in ve ülkenin geleceğine Suriye halkı karar verecekmiş! Bütün meselenin, ülkenin geleceğine halkın karar vermesinin yollarının kapalı olmasından çıktığı unutulmuş. Mısır halkı

General Hüsnü Mübarek

'i iktidardan uzaklaştırmış, sivil bir cumhurbaşkanı seçmiş idi. Seçilmiş cumhurbaşkanını askeri darbeyle alaşağı ederek hapse atan, binlerce muhalifi katleden

General el-Sisi

Batı Avrupa'da krallar gibi karşılandı. Dün de seçilmiş başkan

Donald Trump

, darbeyle işbaşına gelen General Sisi'yi “

Beyaz Saray

”da ağırladı.

“Müslümanlar ABD'den, Batı'dan neden hazzetmiyorlar

” sorusu anlamlı geliyor mu size?


#ABD
#Donald Trump
#Beyaz Saray