Biraz Roosevelt, biraz Reagan..

04:0013/11/2016, Pazar
G: 16/09/2019, Pazartesi
Abdullah Muradoğlu

“Donald Trump
”ı biraz “
Ronald Reagan
”a benzetebiliriz. Bu benzetmenin Reagan'ın “
FBI
”in desteğiyle 1981'de Başkan seçilmesiyle ilgisi yok. Reagan'ın FBI'in “
müesses nizam
”ın kırmızı çizgilerine sadakat göstermesi Başkan seçilmesinde önemli rol oynamıştı. Donald da, Ronald gibi “
Beyaz Amerikalılar
”ın yerleşik kült değerlerini temsil ediyordu.


Trump biraz da

Franklin Delano Roosevelt

'e benzer. Demokrat aday Roosevelt, “

1929 Ekonomik Krizi

”nin büyük bir sarsıntıya yol açtığı dönemde seçildi. 1932'de işsizlik yüzde 25'lerdeydi. Gayrisafi milli hasıla yüzde 50, vergi geliri yüzde 60 düşmüştü. Sanayi üretimi feci durumdaydı. Bankacılık sisteminin çöktüğü ülkede sefalet dizboyu, umutsuzluk had safhadaydı. 2 milyon kişiyse evsiz kalmıştı. Halk krizden Borsayı ve bankacıları sorumlu tutuyordu. Öyle ki bankacılardan haydutları çağrıştıran “

bangsterler

” diye bahsediliyordu. “Temsilciler Meclisi” ve “Senato”da Demokratlar çoğunluktaydı. Halk artık bir hareket bekliyordu. Roosevelt böyle bir ortamda, umut vaat ederek iktidara geldi. Amerikalı mizahçı

Will Rogers

o günkü ortamı

“Roosevelt Kongre binasını yakıp kül etseydi, biz tezahürat yapar, 'Neyse en azından bir yangın çıkardık' derdik”

cümlesiyle ifade ediyordu

.


İlk başta bankacıları, dövizcileri hedef alan sert konuşmalar yapan Roosevelt daha sonra tutumunu yumuşattı. Roosevelt, bankacılık sisteminde radikal bir değişiklik yapmadan yeniden düzenledi. Roosevelt ekonominin yeniden yapılandırılmasında rol oynaması için kurduğu “

Ulusal Kurtarma İdaresi(NRA)”

nin başınaysa emekli general

Hugh Jonhson

'u getirdi. Her fırsatta Mussolini'ye özendiğini gösteren General Johnson bir süre sonra görevinden el çektirildi. “Müesses Nizam”ın aşırı sağ çizgiye sapmaya izin verilmedi.



Roosevelt ekonomiyi canlandırmaya ve Amerikalıları işlerinin başına döndürmeye odaklandı. Kamu girişimlerini esas alan programını ise “

New Deal(Yeni Düzen)”

olarak ilan etti. Yeni Düzen

“Amerikan Rüyası”

nı yeniden Amerikalıların gündemine soktu. Uluslararası sorunları çözmeyi arka sıralara atan Roosevelt'in girişimleri para politikasını da içeriyordu. Bu girişimler krizdeki Avrupa'da şaşkınlıkla karşılandı. ABD'yi uluslararası sorunlardan uzak tutma politikası

Hitler

ve

Mussolini

gibi diktatörlere daha cesur davranmaları için koz verdi. Roosevelt “

Stalin

'le de iyi geçinmek istiyordu. (Trump da Rusya'yla iyi geçinmek istiyor)



Roosevelt Amerikan ordusunun sayısını azaltmak için adımlar da attı. ABD Genelkurmay Başkanı

General Douglas MacArthur

, Roosevelt'i bu kararından vazgeçmesi için Beyaz Saray'a gitti. Görüşme çok, ama çok gergin geçti. Görüşmenin hemen ardından General Mac Arthur istifasını sundu. “Yeni Düzen” reformlarıysa ekonominin rayına girmesinde fayda sağladı. Roosevelt 1940'da, İkinci Dünya Savaşının ortasında, üçüncü kez Başkan seçildi.



Trump da “

2008 Krizi

”nin ardından durgunluk yaşayan Amerika'da “müesses nizam”ın restorasyonu için Beyaz Amerikalıların desteğini arkasına aldı. Bu durum, Trump'un seçim kampanyasında verdiği sözleri tümüyle yerine getireceği anlamına gelmiyor. Zaten seçilir seçilmez sert üslubunu yumuşattı ve kampanya sırasında ürküttüğü diğer Amerikalılara zeytin dalı uzattı. Ancak Trump'a tepkiler bir süre daha devam edeceğe benziyor. “Müesses Nizam”ı çevreleyen güç odakları arasında uzlaşma sağlanmadan sular durulmayacak. Bu iç çatışmanın uluslararası yansımaları olacaktır. Trump'un dış politika vaatleri, daha Başkanlık koltuğuna oturmadan, Irak, Suriye, Pasifikler veya Baltıklar'da bazı oldu-bittilerle yüz yüze gelebilir.


#D​onald Trump
#Douglas MacArthur
#New Deal
#Ronald Reagan