Bayrak göstermek...

04:0018/09/2016, воскресенье
G: 14/09/2019, суббота
Abdullah Muradoğlu

Başta ABD olmak üzere Batı'nın arkalamasıyla
Saddam Hüseyin
1980 yılında İran'a savaş açmıştı. 8 yıl süren savaş her iki ülkeye çok büyük zararlar vermişti. Bu savaş en fazla İsrail'in ve yanı sıra Batılı silah tüccarlarının işine yaramıştı. Irak ordusu İsrail için tehdit olmaktan çıkmış, çiçeği burnunda İran İslam Cumhuriyeti'yse ağır bir darbe almıştı. İran ile savaşı sonlandıran Saddam Hüseyin 2 Ağustos 1990'da Kuveyt'e girmiş ve 7 ay sonra ABD'nin askeri müdahalesiyle ülkeden çıkarılmıştı. Bu müdahalenin simgesiyse, diz çökmüş haldeki bir Kuveytlinin ABD bayrağını öperek karşıladığını gösteren fotoğraftı. Bu fotoğraf Arap aleminde, utanç kaynağı olarak hafızalardaki yerini alacaktı.


Kuveyt, “

İran-Irak savaşı

”nda Saddam'ı destekleyen bölge ülkeleri arasındaydı. Aynı Kuveyt, bu kez Saddam'ı kendi ülkesinden çıkarmak için müdahale eden ABD ordusunu 'kurtarıcı' olarak karşıladı. O sırada Kuveytlilerin bilmedikleri bir şey vardı, o da Saddam'ın Kuveyt'e girmesine ABD'nin göz yumduğuydu. Göz yummak bir yana, ABD'liler Saddam'ın Kuveyt'i işgal etmesi için teşvik bile etmişlerdi. Yani, önce Saddam'ı suç işlemesi için yönlendirmişler ve ardından 'suçüstü' etmişlerdi.



O dönemde de ABD'nin Saddam'ı teşvik ettiğine ilişkin iddialar ortaya atılmış ama kanıtlanamamıştı. Kanıtlar 5 yıl kadar önce “

Wikileaks

”in yayınladığı ABD Dışişleri Bakanlığı belgeleri arasından çıktı. ABD'nin Bağdat Büyükelçisi

April Glaspie

, Kuveyt'i işgal etmeden bir hafta önce Saddam Hüseyin ile bir görüşme yapmıştı. Glaspie bu görüşmeyi Washington'a notlamıştı. 25 Temmuz 1990 tarihli “

Saddam'ın Başkan Bush'a Dostluk Mesajı

” başlıklı notta Irak'ın Kuveyt sınırında yaptığı askeri yığınak da gündeme gelmişti. Notta Irak'ın Kuveyt'e müdahale edeceğine dair herhangi bir bilgi yer almadığı gibi ABD elçisi Saddam'a “

Araplar arası işlerde taraf olmayız”

mesajı vermişti. Saddam, elçinin mesajını Kuveyt'i işgal etmesi durumunda ABD'nin ses çıkarmayacağı şeklinde yorumlamıştı.



Emperyalist güçlerin İslam uygarlığının merkezi bölgelerinde “

tavşana kaç, tazıya kovala

” şeklinde oynadıkları “

büyük oyun

”un bilincinde olmayan halkların milli haysiyetlerini ve bağımsızlıklarını muhafaza etmeleri kolay değil. Bugün bile bölgemizde oynanan oyunlar çok farklı değil. İran-Irak savaşıyla atılan fitne tohumları filizlenerek başak vermiş, Körfez savaşları gerçekleşmiş, Irak işgal edilmiş ve ülkenin fiilen bölünmesi sağlanmıştı. Bütün bunlar çok değil, 25-30 yıl içinde gerçekleşti. Her bir muharebe bir diğer muharebeyi, her bir çatışma bir diğerini tetikleyerek bugünlere kadar geldik. Önümüzdeki 10 yıl içinde bu havzada ne tür gelişmeler yaşanabileceğini artık siz tahmin edin.



Daha önce Menbic civarında bir köye PYD'liler Amerikan bayrağı çekmişlerdi. Üç gün kadar önce de sınırımıza bitişik Tel Abyad kasabasında dört yere ABD bayrağı astılar. 'Yerli' olduğu iddiasındaki bir örgüt ele geçirdiği mevzilere neden ABD bayrağı çeker ki? Böyle bir örgüt Kürtleri temsil edebilir mi? Hangi onurlu Kürt böyle bir aşağılanmayı içine sindirebilir? Bir yere bir yabancı bayrağın çekilmesi, o yerin o bayrağın temsil ettiği ülkeye ait olduğu iddiasını yansıtır. 19. Yüzyılda Batılı sömürgeciler Afrika'ya girdiklerinde, her biri bir bölgeye kendi bayraklarını çekerek bu yerde hâk sahibi olduklarını ötekilere gösterirlerdi. Bayrak göstermek, “

buranın sahibi biziz

” anlamına geliyordu. Keza bugün de öyledir. 'Oyun' o kadar açık oynanıyor ki figüranları da, asıl oyuncuları da, senaristleri de çok belli.


#Saddam Hüseyin
#PYD
#Menbic
#Wikileaks