'ün vefatının üzerinden 77 yıl geçti ama biz hâlâ Cumhuriyetimizin hangi değerler üzerinde temellendirilmesi gerektiği konusunda tam bir mutabakata varmış bile sayılmayız. 92 yıllık siyasi hayatımız hep bu değerler çatışmasının sebebiyet verdiği gerilimlerle geçti ve ülkemiz bu süreçlerde çok kan kaybetti. Ülkemizin artık bu sarmaldan kurtulması gerekiyor.
“
”nun enkazı üzerinde ve çok zor şartlar altında kurulan “
” 1923-1947 yılları arasında “
” rejimiyle yönetildi. “
” sonrasında dünya sisteminin değişmesiyle birlikte, içe kapalı yaşayan Türkiye “Batı ittifakı” içinde yer aldı ve bunun gereği olarak çok partili hayata geçti. İsmet Paşa toplumdaki değişim arzusunun yaslandığı dip dalgasının şiddetinin farkındaydı. Engeller kaldırıldı ve 1950 seçimlerine bu şekilde gidildi. Seçimlerden DP zaferle çıktı. İktidarın el değiştirmesi problemsiz şekilde gerçekleşti. Devlet ile millet arasında uyuşmazlık konusu olan birçok uygulama son buldu. Halk rahat bir nefes aldı ve Ankara Anadolu'ya daha çok açıldı. 10 yıllık DP iktidarı maalesef bir darbeyle devrildi.
Ülkemiz 1960, 1971 ve 1980'de üç askeri darbeye sahne oldu. 1970'lerdeki siyasal şiddet olaylarında 5 bin gencimizi kurban verdik. 1980'deki darbeden sonra ülkemiz 'etnik' bir tuzağın içine çekilmeye çalışıldı. 40 bin civarında insanımızı daha kaybettik. 1997'deki “
” post modern darbesi ise toplumun mütedeyyin kesimlerine yeni mağduriyetler yaşattı. Siyasi ve ekonomik bir krizin ardından kurulan “
”, kendisini mağdur hisseden bütün kesimlerin mağduriyetlerini gidermeyi, sivil siyaset üzerindeki vesayeti kaldırmayı ve ülkeyi refaha kavuşturmayı vaat ederek iktidara geldi. Bazı mevzuları çözdü, bazılarını ise çözemedi. Şimdiyse önünde bir 4 yıl daha var.
Ulusal uzlaşmasını sağlamış ülkelerde '
', iktidar partisine oy vermeyen toplum kesimleri tarafından bile '
siyasi ve ekonomik istikrar
' bakımından olumlu karşılanır. Bizde böyle bir durum ise toplumun bir yarısında büyük korku ve endişe sebebi olabiliyor. Toplum bu haldeyken büyük reformlar yapmak çok zordur. Bu korkunun iktidar tarafından tabii ki yatıştırılması gerekiyor.
50-60 yıldır sahici sorunlarımızı, sahici şekilde aramızda konuşup çözüme bağlayamadık. Halının altına silkelemekle üstesinden geldiğimizi zannettiğimiz meseleler ülkemizin ulaşması gereken düzeye kavuşamamasında etkili oldu. Cumhuriyet kurulalı 92 yıl oldu ama hâlâ bir '
' bile yapamadık. Ülkemizin dünyadaki yeri ve toplum olarak hedeflerimiz konusunda mutabakata varamadığımız sürece dört başı mamur yeni ve sivil bir anayasa yapamayacağımız ortadadır.
“
” sadece partiler eliyle gerçekleşemez. Sivil toplum kuruluşlarımız, meslek kuruluşlarımız, cemaatlerimiz, münevverlerimiz, sağıyla soluyla bütün ideolojik gruplarımız nasıl bir Türkiye hayâl ettiklerini ve bunu hiçbir kesimi dışarda bırakmadan nasıl gerçekleştireceklerini tartışmalılar. Sivil toplumun değişik kesimleri arasında kurulacak diyaloglar yeni anayasaya temel olabilecek üst değerler konusundaki mutabakata büyük katkı sağlar. Bunu şimdi yapamazsak bir daha zor yaparız. Etrafının fokur fokur kaynaştığı ülkemizin esenlik içinde kalmasının yolu toplum olarak biribirimize kenetlenmekten geçiyor. Aksi halde, hükümetler gelir gider ama biz hâlâ aynı yerde sayıyor oluruz. Hatta bulunduğumuz noktadan geriye düşmek bile sözkonusu olabilir.