AK Parti 1 Kasım seçimlerinde muhteşem bir
başarı elde etti.
Seçim gecesi AK Parti Genel
Merkezi'ndeydik.
Milliyet'ten Serpil Çevikcan, Star'dan Mustafa Kartoğlu,Vatan'dan Murat Çelik'le birlikte.
Basından sorumlu Genel Başkan yardımcısı Ömer Çelik'in odasındaydık.
Genel Başkan Yardımcıları Mevlüt Çavuşoğlu, Naci Ağbal ve Grup Başkanvekili Mahir Ünal da vardı.
AK Parti yöneticileri bir yandan tebrik telefonlarına cevap veriyor diğer yandan da sonuçları takip ediyorlardı.
AK Parti Genel Merkezi'ne çıkan yollar karnaval havasına dönüşmüş, partinin önüne toplanan binlerce insan sevinç kutlamaları yapıyordu. AK Parti göz kamaştırıcı bir başarı elde etmiş, zümrüdü anka gibi küllerinden yeniden doğmuştu. Zafer gecesinde gözlemlerde bulunmaya, AK Parti Genel Merkezi'ne hakim olan psikolojiyi anlamaya çalıştım. Başbakan'la birlikte balkona çıkan AK Parti yöneticileri ile konuştum. AK Parti'de, “Millet bize bir fırsat daha verdi” havası hakimdi.
Başbakan Davutoğlu ile balkon konuşmasını yaptıktan sonra sohbet etme imkanı bulduk.
Üzerinden dağ gibi bir yük kalkmış, rahatlamıştı. Mutluydu.
“Ne hissediyorsunuz, yorgun musunuz?” diye sorduk. ”Üç gün hiç uyumadan çalışabilirim” karşılığını verdi. Sonra o bize sordu. “Bu sonucu tahmin edebildiniz mi?” Seçimlerden iki gün önce Konya'da Başbakan'ın evindeydik. Başbakan'ın son mesajlarını almıştık. Ama hiç birimiz, ”Tek başına iktidar olacaksınız” diyememiştik. O yüzden Başbakan'ın sorusuna, ”hayır” karşılığını verdik.
Davutoğlu'nun hemen yanında eşi Sare hanım duruyordu. “Size kalsa bugünün manşetini nasıl atardınız?” diye sorduk. Başbakan düşünürken Sare Hanım cevap verdi, ”Türkiye kazandı” Başbakan onu teyit etti; ”Türkiye kazandı”
AK Parti muazzam bir seçim zaferi kazandı. Başbakan Konya'da Mevlana'yı, Cumhurbaşkanı İstanbul'da Eyüp Sultan'ı ziyaret edip, şükür namazı kılıp Kur'an-ı Kerim okudular.
7 Haziran'da barajı aştı diye HDP yöneticilerinin yürüyüşü değişmiş, MHP lideri Bahçeli ise kibir küpü kesilmişti.
Erdoğan ve Davutoğlu ise “Şükretmeyi” tercih edip, başarıyı büyük bir olgunluk ve tevazu ile karşıladılar.
Başbakan Mevlana'yı ziyaretinin ardından “Sevgi tohumları ekmeye geldik” dedi. Gezi sürecinden bu yana kutuplaşan, “tef gibi gerilen” Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu mesajı verdi.
1 Kasım'da sadece milletvekili seçimleri yapılmadı, bir dönem kapandı, yeni bir devir açıldı.
dönemin kodları ne olacak?
AK Parti'nin tek başına iktidarında bizi nasıl bir yol haritası bekliyor?
Seçim gecesinden bu yana ulaştığım sonuçları paylaşmak, yeni sürece ilişkin perspektifi yansıtmak istiyorum.
AK Parti kurmayları 1 Kasım seçimleri ile başlayan yeni dönemi, “
Gezi parantezinin kapanması
” olarak görüyorlar.
2013 yılı Mayıs ayında üçüncü havaalanının ihalesi gerçekleşti, üçüncü köprünün temeli atıldı, nükleer santral konusunda Japonya ile 22 milyar dolarlık yatırım anlaşması yapıldı. Çözüm sürecinde PKK'nın geri çekilmesi başlamıştı.
Eski Türkiye'nin tasfiye edilip, yeni Türkiye'nin inşa sürecine geçilmişti.
Ancak eski Türkiye'nin tasfiyesini engellemek isteyen güçler Gezi süreciyle birlikte sokakları harekete geçirdi. Buna 17- 25 Aralık'ta paralel yapı, son 1 yıl içerisinde ise PKK-HDP muhalefeti de eklendi. Böylece Yeni Türkiye'nin inşasına izin vermeyenler bir “
” oluşturdu.
2013 yılı Mayıs ayından bu yana eski Türkiye'nin kodları harekete geçti, “Cephe savaşları” dönemine girdi
.
Bu süre zarfında AK Parti bir lider değişimini gerçekleştirdi, çözüm sürecindeki ortağı ise karşısındaki cephede yerini aldı. Bu kargaşa arasında Türkiye, 30 Mart'ta yerel seçimler, 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptı. AK Parti bu seçimleri kazandı ama taşlar bir türlü yerine oturmadı.
Gezi'yle oluşan sokak vesayeti, paralel yapıyla gelen kaset vesayeti, PKK-HDP ile kurulan terör vesayeti, muhalefetle birleşip bir “
” oluşturdu. Bu güç birliği 7 Haziran'da eski Türkiye'nin aktörleri AK Parti'yi geriletince, Türkiye'nin “
”ne sürüklenme tehlikesi baş gösterdi.
AK Parti ise bu süre zarfında 7 Haziran'da milletin sandıkta verdiği mesajı iyi okudu. Samimi bir sorgulamadan geçirdi. ”Mesajı aldım” dedi. Aynı zamanda millet de AK Parti'siz Türkiye'yi ve AK Parti'nin özne olmadığı siyaseti test etme imkanı buldu. Karşılıklı olarak yaşanan süreçler, 1 Kasım'da bir sonuçta buluştu.
1 Kasım'da millet AK Parti'yi yüzde 49.5'le tek başına iktidara getirerek dengeleri yeniden dizayn etti. Gezi süreciyle açılan parantezi kapatıp, yeni Türkiye'nin startını verdi.
AK Parti, yeni devri siyasetinde kendisini, 1 Kasım sandığından çıkan mesajların gereğini yerine getirmekle mükellef hissediyor.
1- Yeni dönemin yeni dili kucaklayıcı olacak. Cepheleşme siyasetinden kucaklaşma siyasetine geçilecek.
2- 1 Kasım sonuçları iyi değerlendirildiği taktirde, yeni Türkiye'yi inşa sürecinin miladı olabilir. AK Parti ve CHP'yi ön plana çıkaran, kimlik siyaseti yapan HDP ve MHP'yi gerileten seçim sonuçları siyasetin ana omurgasına oturtulması olarak değerlendiriliyor.
AK Parti iktidarının önünde 4 yıllık bir süre var. AK Parti bu süreyi kısır tartışmalarla heba etme yerine, yeni Türkiye'nin inşa süreci olarak görüyor.
Bunun için iki anahtar var.
1- Güçlü bir reform süreci başlatılacak
. Bunun için yeni anayasa gündeme gelecek. Hem Aleviler, hem Kürtler açısından kucaklayıcı bir vatandaşlık tanımının içinde yer alacağı, özgürlükçü yönünün ağır basacağı bir anayasa çalışması olacak bu. AK Parti, anayasa çalışmalarında CHP'yi kendisine daha yakın buluyor.
2-Ekonomik kalkınma dönemi. Bunun için ilk 100 günlük ve ilk 6 aylık konseptler oluşturulacak.
Türkiye 2013'ten bu yana ekonomide kalkınma gündemini kaybetmişti. Hem bu gecikme hem 2023 perspektifi esas alınarak, güçlü bir kalkınma sürecine geçilecek.
Bu arada halkımızın, AK Parti'nin seçim vaatleri ne olacak diye sorduğunu duyuyor gibiyim. AK Parti ilk iş olarak seçim vaatlerini yerine getirecek. Seçimler bitti, vaatler unutuldu diye bir şey yok. Öncelik vaatlerin…