Yemin töreni nedeniyle Meclis'teydik.
7 Haziran seçimlerinden sonra 5 ay önce de yemin töreni yapılmıştı. Aradan kısa bir süre geçmesine rağmen Meclis'te iki farklı tablo vardı.
Milletvekili sayılarında ezici bir değişiklik yaşanmamıştı ama Meclis'in havası farklıydı.
7 Haziran'dan sonraki Meclis'te muhalefetin çalımından geçilmiyordu. HDP yüzde 13, MHP yüzde 16 almıştı ama sanki tek başına iktidar olmuş gibi bir halleri vardı. AK Partililer ise birinci parti olmuşlar ama tek başına iktidarı kaybetmenin burukluğunu yaşıyorlardı.
Kısa özeti 5 ay önce Meclis'te koalisyon havası, dün ise tek başına iktidarın verdiği moral vardı.
Aslında dün sadece Meclis açılmadı, 2019 yılına kadar devam edecek yeni bir dönem başladı.
Başbakan Davutoğlu bir süredir yeni dönemin ipuçlarını veriyor.
Hem yeni dönemin kodlarını çözmek, hem de Meclis'in nabzını tutmak üzere kulislerdeydik.
Genel Kurul salonuna girmeden önce uzun süre kuliste milletvekilleriyle sohbet ettik.
Milletvekillerine, "Hayırlı olsun" dedik, yeni kabine için nabız tutmaya çalıştık.
7 Haziran'ın tam aksine bir hava vardı. Bu kez muhalefet kulisinde moraller bozuk, iktidar kulisinde ise yüzler gülüyordu.
Yemin törenini başlamadan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan geldi.
Cumhurbaşkanı'nı Meclis'e gelişi sırasında ikinci yaşlı üye sıfatıyla AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman karşıladı.
En yaşlı üye sıfatıyla geçici Meclis başkanlığı görevini üstlenen Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı'nı Genel Kurul salonunun kapısında sıcak bir şekilde karşıladı. Siyasette bu kadar hararetli konuşmamışlardı. 7 Haziran'ın ufunetli günlerinde Baykal tecrübeli bir politikacı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'la kamuoyunda ses getiren bir görüşme yapmıştı.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı locasına geçerken selamlaştık, tokalaştık. Cumhurbaşkanı'nın, "Nasılsın, iyi misin?" sorusuna, her zaman olduğu gibi "Hamdolsun" diyerek karşılık verdik.
Cumhurbaşkanı'na yemin töreni boyunca İsmail Kahraman eşlik etti. 28 Şubat'ın çetin günlerinde Refahyol hükümetinin Kültür Bakanı olarak tanıdım İsmail Kahraman'ı. Meclis'te diğer partilerden de saygı gören, olgun, akil insanlardan biriydi. Zor günlerde dik durdu.
Yemin töreni sırasında Cumhurbaşkanı ile bir şeyler konuşup tebessüm ettikleri oldu. Bazı milletvekilleri yemin etmek için geldikleri kürsüde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı selamlamayı ihmal etmediler. Cumhurbaşkanı en son Başbakan'ın yemin etmesini bekleyip Meclis'ten ayrıldı. İsmail Kahraman aracına kadar uğurladı. İkisi arasındaki yakınlık, İsmail Kahraman'ın yeni dönemde Meclis Başkanı olacağı yorumlarına neden oldu. Bu arada Erdoğan'ın Meclis'ten ayrılması kolay olmadı. Milletvekilleri, vatandaşlar sık sık önünü kesip fotoğraf çektirdiler. Erdoğan Meclis'ten çıkarken Kanal 24'ün tecrübeli Meclis şefi Nagehan Akbulut, “Sayın Cumhurbaşkanım Leyla Zana'nın yemini için sizin bir değerlendirmeniz olacak mı?" diye sordu. Erdoğan, "Yok, bizden olmasın" diye karşılık verdi.
Leyla Zana'nın Kürtçe yemin ettiği 6 Kasım 1991 tarihinde Meclis'teydim. Leyla Zana ve Hatip Dicle, Kürtçe yemin ettikten sonra muhalefet kulisine çıkmışlardı. Zana'nın başında sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan bir saç bandı vardı. O gün Meclis'te kıyamet kopmuştu. Her an darbe olacak diye bir endişe içindeydik. Asker ne zaman gelip Leyla Zana'yı Meclis'ten götürecek diye gün sayılıyordu. Sonunda DGM'nin talimatıyla Zana ve arkadaşları Meclis'te terörle mücadelenin beyaz minibüsüne bindirip Ulucanlar Cezaevine gönderilmişti.
O günler çok geride kaldı. Hatta 7 Haziran'dan sonra Kürtçe yemin etmek isteyen HDP milletvekiline Zana, "Biz en zor dönemlerde Kürtçe yemin ettik, şimdi kahramanlık etmenin gereği yok" diye karşı çıktığını duymuştum. Leyla Zana bedel ödedi ve kritik süreçlerde çözüm yanlısı tavır koydu. Bu kez şaşırttı. Ama ne oldu? Leyla Zana Kürtçe yemin etti. Kıyamet kopmadı. Türkiye'nin geldiği noktada Zana'nın yaptığı bir kahramanlık olarak görülmedi.
Engelli milletvekilimiz Bennur Karabulut ise yeminine “Besmele" çekerek başladı. Kimsenin en ufak bir rahatsızlığı olmadı. Meclis Başkanlık Divanında başörtülü Sena Nur Çelik oturuyordu. Bırakın yadırganmayı, milletimiz başörtülü milletvekili görüntüsünü kabullendi, bağrına bastı. Hülasa Türkiye'de çok şeyi aştı. Korkularından kurtulunca korkularından başka korkacak bir şeyi olmadığını gördü.
Başbakan hızlı bir şekilde giriş yapmıştı. Yemin töreninden sonra da yine aynı hızla ayrıldı. Başbakan'la ancak Meclis'ten ayrılırken selamlaşabildik. Yeni dönem için “Hayırlı olsun" olsun dedik.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan Meclis'ten ayrıldıktan sonra tekrar kulislere döndük. Yemin töreninden ziyade yeni Bakanlar Kurulu konuşuluyordu. Siyasetin kadim sorusu kimler bakan olacak?
Öncelikle bir noktanın altını çizmek istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan-Başbakan Davutoğlu uyumunu millet satın aldı. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki uyum toplumda bir sinerji oluşturdu. Çünkü millet Cumhurbaşkanı ile Başbakanının kavga etmesini istemez. Uyumlu bir şekilde ülkesi yönetmelerini tercih eder. Yeni hükümet bu uyumun bir ürünü olacak. Kimse kabine için bir restleşme ya da sürtüşme beklemesin. Recep Tayyip Erdoğan bu hareketin lideri. Erdoğan Başbakan, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduğunda da Bakanlar Kurulu üzerinde Cumhurbaşkanının tasarrufları olmuştu. Erdoğan ben bu hareketin lideriyim ayrıca icranın başıyım işime karıştırmam dememişti. Geçmişte Özal'la Mesut Yılmaz, Demirel ile Çiller arasındaki sürtüşmeyi halkımız onaylamadığı için seçimlerde ANAP ve DYP'yi cezalandırmıştı. Ancak Erdoğan ile Gül, Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki uyumlu işbirliği yaşandığı için milletimiz AK Parti'yi güven ve istikrarın sembolü olarak görüyor. Tek başına iktidara getiriyor.
Ayrıca Erdoğan halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı.
Yeni Bakanlar Kurulu belirlenirken Cumhurbaşkanı'nın tasarrufu da olacak, Başbakan'ın 4 yıl içinde Türkiye'yi uyum içinde yönetebileceği bir kabine ortaya çıkacak.
Yeni kabine her yöneyle bir uyum ve reform hükümetinin kabinesi olacak. Bu arada bakanlıkların ayrılması söz konusu olmayacak. Sadece daha önce boş tutulan beşinci Başbakan Yardımcılığı doldurulacak. Kim bakan olacak konusuna girmek istemiyorum. Çünkü takdir Başbakan'ın onay Cumhurbaşkanı'nın olacak.
Yeni hükümet uyum ve reform hükümeti olacak. Ama aynı zamanda Usta'nın ve Hoca'nın mührünü taşıyan bir kabine olacak.